Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın sözleşme sırasında davacı şirketi tek başına temsile yetkili olduğu, ancak bu yetkinin olağan işleri kapsadığı, olağanüstü nitelikteki işler açısından diğer yönetim kurulu üyelerine haber verilmesi, temsil yetkisinin şirket çıkarlarına ters düşmeyecek şekilde kullanılması gerektiği, sözleşmenin ifası için davacının yapması gerekli aktif bir ediminin bulunmadığı, davalı tarafın davranışları ile örtülü olarak bu duruma onay verdiğinin söylenemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, lisans sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava, marka lisans sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....

    Bilirkişi raporu alınmıştır.Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 12/04/2023 tarihli raporda " Davacının davalı şirketten muaccel alacağının bulunup bulunmadığının tespiti yapılmış ve davacı taraf icra takibinde; Eylül ayı için(Fatura kesildiği için) KDV dahil olan tutar 10.502,00 TL, diğer aylar için ise KDV hariç 26.700,00 olmak üzere toplamda 37.202,00 TL tutarındaki alacak talebinde bulunabileceği, söz konusu bu alacağın taraflar arasında akdedilen, 01.01.2017 tarihli Danışmanlık sözleşmesine dayalı ödenmeyen sözleşmenin erken feshinden doğmuş Eylül, Ekim, Kasım, Aralık Aylarına ait fatura alacağının tahsilinden ibaret olduğu görülmektedir....

      Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin feshi ile ödenen miktarın tahsili ve bonoların iptali isteğine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarında devremülk satışına ilişkin sözleşme olduğunu, sözleşme uyarınca henüz hizmet verilmediğini ileri sürerek sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile ödediği bedelin avans faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Mahkemece, hükmedilen alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/152 E. ve 2015/344 K. sayılı dosyası ile iki takip açısından derdestlik nedeni ile davanın reddine karar verildiğini, eldeki davanın tahsilde tekerrür olmamak üzere açıldığını, davalının kiralanan alanı teslim imkanı bulunmadığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL alacağın işleyecek ticari en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline ve sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. 2. Asıl davada verilen ilk hükümden sonra açılan birleşen davada davacı; ek dava olarak bakiye 600.000 TL alacağın işleyecek en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II....

          anlatılmış olmasından dolayı, sözleşmenin geçersizliğinin davacı tarafından ileri sürülmesi, davacının salt kötü niyetle hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, gelinen aşamada, davacı tarafından sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi, hakkın kötüye kullanılmasının dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, sözleşmenin geçerliliği hakkında bunca zamandır bilgi sahibi olan ve bununla birlikte müvekkili şirkete ödemeler yapanın davacı olduğunu, sözleşmenin taraflar arasında uygulandığını, davaya konu taşınmaz inşaatının devam ettiğini, edimlerin ifası söz konusu ise sözleşmenin geçersizliğine dayanılamayacağını, şu aşamada sözleşmenin şekil şartlarından dolayı geçersiz olduğunun ileri sürülemeyeceğini, taraflar arasında alacağın temliki hükümlerinin uygulandığını, sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasının yeterli olduğunu, bu nedenle dava konusu sözleşmenin geçerli olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin alacağın temliki hükümlerine göre geçerli olduğu için, müvekkili sözleşme gereği, %6 oranındaki...

          HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, Tüketici Hakem Heyeti kararına itiraz ve iptali olmadığı taktirde irade fesadı nedeniyle taraflar arasında imzalanan sigorta sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile ödenen primlerin iadesi talebine ilişkindir....

          Dava kira sözleşmesinin gerçersizliğinin tespiti ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Dava konusu çekişmeli alan fıstık çamı ağaçlandırılması için 25.02.1991 tarihinde orman yönetimi tarafından davacı köye 49 yıl süre ile tahsis edilmiştir. Bu tahsis nedeniyle davacı köy 14.03.1991 tarihli taahhütnameyi düzenleyerek idareye vermiştir. Davacı şimdi taahhütname hükmüne rağmen dava konusu taşınmazın 12.02.1993 tarihli sözleşme ile davalıya kiralanmasının taahhütname hükümlerine aykırı olduğunu ve sözleşmenin bu nedenle geçersizliğinin hükmen tespitini ve elatmanın önlenmesini istemektedir. Burada öncelikle belirlenmesi gereken husus; Borçlar Kanununun 20. maddesi hükmü gereğince bir sözleşmenin konusu imkansız veya gayri muhik ya da ahlaka (adaba) aykırı olursa o sözleşmenin ifasının mümkün olup olmayacağıdır. Gerçekten, bir aktin mevzuu imkansızsa o akit ahlaka ve adaba aykırı ise mutlak butlanla batıl olup baştan itibaren geçersizdir....

            Bu durumda mahkemece ....01.2007 günlü sözleşmenin resmi şekle uygun yapılmadığından geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesi zorunludur. ....06.2009 tarihli inşaat sözleşmesine gelince;dosya kapsamından ve taraf beyanlarından bu sözleşmenin ....01.2007 günlü sözleşmenin devamı, yani arsa payı karşılığı inşaat yapılması amacı ile mi düzenlendiği yoksa bedel karşılığı inşaat yapımına ilişkin bir eser sözleşmesi mi olduğu anlaşılamamaktadır. Bu nedenle mahkemece taraflardan yukarıda belirtilen hususta diyecekleri sorularak ve varsa delilleri toplanarak öncelikle bu sözleşmenin hukuki niteliği saptanmalı; sonuçta bu ikinci sözleşmenin de arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu anlaşılırsa, bunun dahi resmi şekle aykırılıktan dolayı geçersizliğinin tespitine karar verilmelidir....

              kullanılacağı, alt kiraya verilemeyeceği, aksi durumun sözleşmenin feshini doğuracağı, banka dilerse bu hakkını kullanabileceği, borçlunun önceden bankanın yazılı iznini almak şartıyla üçüncü bir şahsa kiraya verebileceğinin belirtildiği, davalının fesih ihtarnamesi incelendiğinde, belirtilen nedene dayalı olarak feshin gerçekleştirilmediği, feshin temel nedeninin ödemeler olduğu, protokolde alt kiraya aykırılık nedeniyle feshin davalının takdirine bırakıldığı ancak fesih ihtarında buna dayalı bir irade beyanının söz konusu olmadığı, bunun aksi dahi değerlendirilse davacı tarafından ibraz edilen belgeler ve taraflar arasındaki yazışmalar da nazara alındığında, aradan geçen onca süreye rağmen bu konuda ses çıkarılmamasının protokolde yazılı onay aranması nedeniyle bunun yazılı bir onay olduğu kabul edilemeyecek olsa dahi, hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, davalı tarafın feshinin haklı bir fesih olmadığı ve yine 27.06.2007 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin tespiti yönündeki...

                Mahkemece; İİK'nın 50. maddesi yollaması ile HMK' nın yetkiye ilişkin hükümleri dikkate alındığında 18.04.2017 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiği, HMK nın 17. maddesine göre yetki sözleşmesinin bağlayıcı olması nedeniyle davalının yetki itirazının reddine , davalı vekilinin lojmanların kalorifer tesisatlarının bütününe yakınının tamamlandığını, mahallinde keşif yapılarak tanıkların keşif mahallinde dinlenmesi talebinin sözleşmenin 2017 yılında feshedilmiş olması ve dava tarihi itibariyle işin tamamlanmış olması nedeniyle mahallinde keşif yapılmasının sonuca etkili görülmediği, yapılan iş miktarının tanıkla ispatının mümkün olmadığı, davalının ana taşeron tarafından davacıya yapılan ödeme kayıtlarının tespiti, bu yolla da taraflar arasındaki sözleşmenin 5.c maddesinde yer alan "idare tarafından işverene uygulanan pursantaj miktarları aynen taşerona uygulanır" maddesi gereği yapılan işin...

                  UYAP Entegrasyonu