Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının sözleşmeyi feshedebilmesi için ihtarnamenin davalıya tebliği gerektiği, somut olayda davalının adresten ayrılması nedeniyle tebligatı yapılmadığı, böylelikle davalının temerrüdünün gerçekleşmediği bu durumda ise sözleşmenin feshinden söz edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İncelenen dosyada, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında, sözleşme sonucu yapılan işler ve iş sahibi yüzünden ifa imkansızlığı nedeniyle uğranılan değer kaybını tespit etmek mümkün olmadığından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL ayrıca sözleşmenin haksız feshinden dolayı 5.000,00 TL tazminat olmak üzere 10.000,00 TL'lik belirsiz alacak davası açıldığı, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren de yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince kurulan hükümde, davacının dava açarken talep ettiği sözleşme sonucu yapılan işler ve iş sahibi yüzünden ifa imkansızlığı nedeniyle uğranılan değer kaybına ilişkin 5.000,00 TL'lik alacak kalemi ile sözleşmenin feshinden dolayı uğranılan 5.000,00 TL'lik tazminat talepleri hakkında ayrı ayrı değerlendirme yapılmaksızın toplam değer üzerinden hüküm tesis edilmesi yerinde görülmemiştir....

    Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki 29.12.2003 tarihli distribütörlük sözleşmesini, sözleşmenin 20. maddesine uygun olarak feshettiğini, sözleşmenin feshinden sonra taraflar arasında yeni iş şartları üzerinde mutabık kalarak geçici ve belirli süreli yeni bir iş ilişkisinin başladığını, yani fesihten sonra beş ay boyunca sözleşmede yazan şartlardan farklı koşullarda mal alımını davacının sürdürdüğünü, müvekkilinin davacının yatırımlarına ve elaman istihdamına dair hiçbir taahhüdünün bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

      Mahkemece, TBK madde 435/2'ye göre davalının feshinin haksız olduğu, TBK m.138 hükmünün şartları gerçekleşmediğinden işbu uyuşmazlıkta uygulama imkanının olmadığı, sözleşmenin BÖLÜM I 14, Bölüm II 12, Bölüm III 5 hükümlerinde cezai şartla birlikte kanundan doğan haklar saklı tutulduğundan bu husus TBK m. 179 I'de yer alan aksinin kararlaştırıldığı bir husus teşkil ettiğinden davacının hem cezai şartı hem de tazminatı talep edebileceği, davacının sahibi olduğu "..." adlı spor programının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 2/1 maddesinde tanımlanan "herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler" kapsamında eser olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalının sözleşmeyi haksız feshinden dolayı davacının lisans bedeli/tazminat tutarı olarak 70.000 TL, telif hakkı alacağı olarak 70.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL talep edebileceği ancak sözleşmenin feshinden 5 hafta sonra iş bulabilmesi ihtimali kapsamında yapılan oranlama sonucu davacının 12.500 TL telif alacağı ve...

        edilmemesi ve feshinden dolayı uğranılan zarar karşılığı taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL’nin de tahsiline karar verilmiştir....

          Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Her ne kadar davacı İş kanunu kapsamında işçi sayılmamakta ve somut olaya iş kanununun uygulanmasına olanak olmasa da, yanlar arasında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi bulunup böyle bir sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde 24.6.1959 günlü E/32-K/26 sayılı içtihadı birleştirme kararında benimsendiği gibi davacının B.K.'nun 313(TBK 430-440) ve devamı maddelerine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının iş aktinin feshinden dolayı Borçlar Kanununun bu hükümlerine dayanarak tazminat istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece bu konuda gerekli araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

            Mahkemece, davacının gecikme zammı alacağına ilişkin davasının kabulü ile; 46.296,04 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, faize yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının diğer kalemlere ilişkin davasının kabulü ile; sözleşmenin feshinden kaynaklanan 29.067,48 TL tazminat, 8.700,00 TL cezai şart, 5.798,00 TL elektrik su ısınma gideri, 824,23 TL karar pulu bedeli olmak üzere toplam 44.390,21 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faize yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, ıslah dilekçesi ile 90.686,25 TL'nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminini talep etmiştir....

              Dava kira ve hizmet sözleşmesinin feshinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece belirli günlere ait incelenen seyahat raporlarının iki tanesinde hataya rastlandığı ancak her bir araç için günlük km raporlarının söz konusu araç takip sisteminden alınabildiği dikkate alındığında, günlük seyahat raporlarının km sütunlarında hata olmasının ayıp olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca 26.04.2011 tarihinden sonra sözleşmenin feshi sebebi olabilecek “durdurma problemi” yaşandığına dair bir iddia ya da tespitin de dosya kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmeyi fesh etmekte haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır....

                Davacının cezai şart bedel taleplerinin yanı sıra sözleşmenin feshinden sonra sözleşmenin olağan bitim tarihine kadar davalıya (alım taahhüdü kapsamında) yapacağı satışlardan elde edeceği kar mahrumiyetini de talep etmektedir. Sözleşmenin feshinden sonra sözleşmenin olağan bitim tarihine kadar davacının davalıya (alım taahhüdü kapsamında) yapacağı satışlardan elde edeceği kar mahrumiyeti (ilgili yıllar faaliyet giderlerinin oransal olarak tenzili ile) 78.664,23 TL olarak hesap edilmiştir. Özetle, Nispi cezai şart bedeli; eksik alımlar nedeniyle sözleşmenin feshinden önceki dönem için 52.880,00 USD ve sözleşmenin feshinden sonraki (sözleşmenin olağan bitiş tarihine kadar geçecek) dönem için 228.240,00 USD olmak üzere (52.880,00 USD + 228.240,00 USD) 281.120,00 USD (eksik alım nedeniyle) nispi cezai şart bedeli, maktu cezai şart bedeli; mübrez protokot 4....

                  Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin alacak talebi hakkında açmış olduğu alacak davasına yönelik verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hüküm yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmediği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, 01.06.2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle fesihten sonraki döneme ilişkin uğranılan zararların tazminine ilişkin tazminat talebi bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca ve 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, sürenin sözleşmenin fesih tarihi olan 01.06.2003 tarihinde başladığı, zamanaşımına konu alacak talebi sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğundan dava açmadan önce sözleşmenin feshi ile öğrendiği gözetildiğinde dava tarihi...

                    UYAP Entegrasyonu