Görüldüğü üzere, davacının eldeki davaya konu talebi, sözleşmeye ve onun haksız feshedildiği ve fesih sonrası davacının elinde kalan mallar nedeniyle zarar oluştuğu iddialarına dayanmaktadır. Davacının tazminat talebinin sözleşme ilişkisine dayandığı açıktır. Davalının tazminat borcunun bulunup bulunmadığı, bütünüyle sözleşme ve seçilen maddi hukuk kuralları uyarınca tarafların yükümlülüklerine göre belirlenecektir. İstinaf dilekçesinde dayanılan Yargıtay kararlarında, kararlara konu uyuşmazlıkların sözleşmeden kaynaklanmadığına ilişkin bir değerlendirme bulunmadığı gibi, tahkim koşuluyla ilgili bir değerlendirme de yoktur....
-MUHALEFET ŞERHİ- Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle cezai şart talebinin kabulüne dair verilen kararın çoğunluk tarafından onanmasına karar verilmiştir. Davacı yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin imzalanması sırasında arsa maliklerinden ... ile sözleşme yapılmadığı sabittir. Bu aşamada sözleşmeyi tüm malikler imzalamadığı için sözleşmenin geçerli olduğundan bahsedilemez. Sözleşmenin herhangi bir yerinde arsa sahiplerinin veya yüklenicinin sözleşmede imzası bulunmayan malikin hissesini alacağı konusunda bir şart yoktur. Yani sözleşmenin geçerli hale gelmesinin taliki bir şarta bağlandığı söylenemez. Davalı arsa sahiplerinin sözleşme sonrasında izaleişuyu davası açarak sözleşmeye katılmayan ...'in hissesini almaları nedeniyle sözleşmenin geçerli hale geldiğini söylemek de bu nedenle mümkün görülmemektedir....
Bu ilke sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken ilke olması nedeniyle mahkemece, sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb herhangi bir talepte bulunamayacağı belirtilmiştir. Bu gerekçe ilke olarak doğru ise de, imzalanmış sözleşmenin yürütümü sırasında da hukukun genel ilkelerinden olan Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi gereğince de, hak ve borçların kullanımı ve ifasında da iyiniyet kurallarına uyulması gerekmektedir. Bir hakkın sırf başkasını zarara sokacak şekilde kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Uyuşmazlık konusu sözleşme hükmü bu açıdan değerlendirildiğinde bu sözleşme maddesinin davalıya keyfi olarak nitelendirilebilecek mutlak bir hak bahşetmediğinin kabulü gerekir....
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshi, kal ve eski hale getirme ile tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozma öncesi tüm talepler yönünden davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, sözleşmenin geriye etkili feshi yönünden temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olmakla bu hususta davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkeme, Yargıtayca bozma kapsamına alınmayan konuda farklı bir karar veremez....
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshi, kal ve eski hale getirme ile tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozma öncesi tüm talepler yönünden davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, sözleşmenin geriye etkili feshi yönünden temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olmakla bu hususta davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkeme, Yargıtayca bozma kapsamına alınmayan konuda farklı bir karar veremez....
Sözleşme kapsamında taraflar, davalının temsil ettiği dava dışı ... ...’ın reklam filminde oynaması, sosyal medyada tanıtım yapması ve etkinliklere katılması konusunda anlaşmıştır. Dava dışı ... ...’ın dava konusu dışında, herkesçe bilinen bir eylemi sebebiyle reklam filmi yayınlanamamıştır. Bu sebeple davacı tarafından sözleşme feshedilmiştir. Sözleşmenin feshine ve cezai şarta ilişkin taraflar arasında 19/09/2019 tarihinde protokol düzenlenmiştir. Sözleşmenin feshine sebep olan eylemler ve feshi hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmenin feshi sebebiyle davacının uğradığı zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Sözleşmenin feshi noktasında, dava dışı ... ...’ın uluslararası bir futbol maçında sahaya girmesi ile uluslararası spor kamuoyu nezdinde itibar ve güven kaybına sebep olduğu, bu sebeple başka bir spor dalında Milli Takım’ın reklam filminde oynamasının ......
ISLAH DİLEKÇESİ: Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 19/12/2023 tarihli ıslah dilekçesinde, bilirkişi raporuna aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte ve fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle, 171.119,74 TL tutarındaki hak ediş bedeli alacağının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle müvekkil şirketin sözleşmeye güvenerek yaptığı yatırımlar bakımından; (500,00 TL kıyafet masrafı, 500,00 TL damga vergisi olmak üzere) toplam 1.000,00 TL'lik zararın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda ispat külfeti üzerinde olan davalının, davacının performansının düşük olduğunu ve bunun davacının kusurundan kaynaklandığını, dolayısıyla sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini dosya kapsamı itibari ile kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca, taraflar arasındaki sözleşmenin haklı neden olmaksızın davalı tarafından feshedildiğinin kabulü gerektiğinden ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi ve değerlendirmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Ne var ki, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshi halinde kural olarak davacının ifa menfaatine ilişkin kar kaybı zararı isteminde bulunma hakkı mevcut ise de, ilk derece mahkemesince, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sözleşmenin sona ermesi gereken sürenin tamamı ve brüt kar esas alınarak mahrum kalınan kâr hesaplanmıştır....
Dava konusu taşınmaz 2886 sayılı Yasa hükümleri uyarınca ihale ile kiraya verilmiş olup, sözleşmenin 10. maddesinde kira süresinin bitiminde kiracının derhal; sözleşmenin feshi halinde tebligatı müteakip 15 gün içinde taşınmazı tahliye edeceği, 14.maddesinde ise kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1 i oranında ceza ödeneceği karalaştırılmıştır. Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren yenilendiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığına göre sözleşmenin süre sonu olan 18.04.2008 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekir. Bu tarihten itibaren davacının sözleşme hükmüne dayanarak cezai şart alacağı talep etmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır....
Şirketi açısından husumet itirazlarının olduğunu, ibra işlemi ile tarafların söz konusu sözleşmeler ve aradaki ticari ilişki itibariyle birbirlerini ibra ettiklerini, davacının sözleşmenin feshi ve karşılıklı ibralaşma sonrası 4 yıl sonra alacak davası açtığını, ... 10 ATM'nin ...E sayılı dosyasında kapsamında dosyanın derdest olduğunu, davacının huzurdaki davayı neden açtığını anlamadıklarını, davacı şirketlerin temsil ve imza yetkilileri tarafından düzenlenen ibranameler ile borcun sona erdiğini ve fakat buna rağmen davacıların davalı hakkında sözleşmelere dayalı olarak bakiye borç tutarının tahsilini talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Dava, taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesi kapsamında yapılmış olan işten dolayı hakediş alacağı ve sözleşmenin erken feshi nedeniyle uğranılan kâr kaybı zararının davalılardan tahsili istemiştir. ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin ......