Ancak, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 33. maddesine göre, sözleşmenin feshi halinde acentenin borçlarının teminatı olarak 1.400 USD alındığı ve davacı acentenin çalışanının eylemleri nedeni ile 3. kişiler tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine açılmış 2 adet dava bulunduğu anlaşılmakla, teminatın iadesi için bu davaların sonucu beklenerek bu davalar nedeni ile davalı sigortanın davacıdan isteyebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı saptanmadan teminatın iadesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin alacak talebi hakkında açmış olduğu alacak davasına yönelik verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hüküm yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmediği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, 01.06.2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle fesihten sonraki döneme ilişkin uğranılan zararların tazminine ilişkin tazminat talebi bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca ve 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, sürenin sözleşmenin fesih tarihi olan 01.06.2003 tarihinde başladığı, zamanaşımına konu alacak talebi sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğundan dava açmadan önce sözleşmenin feshi ile öğrendiği gözetildiğinde dava tarihi...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekAv....gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, taraflar arasında akdedilen ürün satış sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle ödenen tutarın iadesi ile davalı elinde karşılıksız kalan çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve ceza-i şart alacağının tazmini istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasında sözleşmenin iptali, menfi tespit ve bedel iadesi davasının yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, 9.8.2006 tarihli devre tatil sözleşmesi imzaladığını, ancak tatil hakkını hiçbir şekilde kullanmadığını, tarafına tatil hakkını kullanmak üzere yer teslimi yapılmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, cayma belgesinin verilmediğini, bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu 26.5.2015 tarihli ihtarla sözleşmeyi feshederek, ödemiş olduğu paranın iadesini istemişse de talebinin kabul edilmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi, borçlu olmadığının tespiti ile ödediği 22.036,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini...
Verilen kararın hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozması halinde; Mahkemece, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkının da değerlendirilmesi gerekecektir. Olayımız yönünden yapılan değerlendirmede ise aracın 2004 yılında satışının yapıldığı, ayıbın ortaya çıkması anına kadar yaklaşık 6,5 yıl boyunca (128.000 km) kullanıldığı dikkate alındığında sözleşmenin feshi ve aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine hükmedilmesinin hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı açıktır. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler gereğince ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkı üzerinde durulmadan, aracın değiştirilmesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3- Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali ve bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan mesken olduğu düşüncesi ile satın aldığı dairenin vasfının tapuda büro olarak göründüğünü, bu durumun düzeltilmesi için davalının taahhütte bulunduğunu ancak tapuda cins tahsisini yaptırmadığını, bu durumun hukuki ayıp niteliğinde olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshi ile davalıya ödemiş olduğu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının tapudaki bu durumu bilerek taşınmazı satın aldığını, davacıya başka daire verilmesi için teklifte bulunulduğunu ancak kabul etmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....
Davalının delil olarak sunduğu sözleşmeler ve Beşiktaş 6. Noterliğinin 16/01/2015 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarname birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin bayilik sözleşmesi niteliğinde olduğu değerlendirilmiş, bayilik sözleşmesine ilişkin olarak, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle açılan alacak davası sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 146.maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımına tabi olup, Davalının zamanaşımı itirazı dava ve cevap dilekçelerinde fesih tarihinin tespiti için gerekli belge bulunmadığından değerlendirilememiş, daha sonra sunulan delillerden sözleşmenin Beşiktaş 6....
Hukuk Dairesine gönderilmesi için mahkemesine iade edilmesine karar verildiği görülmüştür.Bölge Adliye Mahkemeleri 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli 29525 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.Yerel mahkemece ayıplı, eksik iş sebebiyle sözleşmenin feshi ve ödenen sözleşme bedelinin iadesine ilişkin görülmekte olan davada nihai karar 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiştir.Yukarıda açıklanan sebeple kanun yolu inceleme görevi Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğundan, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda gösterilen...
-TL aidat ve müvekkiline vadesi geçmiş 36.454,16 TL borcu bulunduğunu, her iki sözleşmeden kaynaklı borcu sebebiyle ödeme ıhlan gönderilmesine rağmen davacının yaklaşık 10 aydır oturduğu daireyle ilgili borcunu ödemek yerine sözleşmenin kanuni olmayan gerekçelerle feshini talep ettiğini, davacı sözleşmelerin kendisiyle müzakere edilmeden yapıldığını iddia etse de sözleşme maddelerinin müzakere edildiğini ve davacının sözleşmesini noter huzurunda imzaladığını, resmi merciler önünde imzalanan sözleşmenin şartları incelenmeden ve yeteri kadar bilgi verilmeden imzalandığı İddiasının abesle iştigal olduğunu, sözleşmenin cezai şartlar dâhil birçok maddesinin karşılıklı hükümler içeren adil bir sözleşme olduğunu, müvekkilinin aleyhine ve ciddi maddi sorumluluk getiren 4/c maddesi gibi düzenlemeler bulunduğunu, bu açıdan sözleşmenin haksız şartlar İçerdiği ve tüketici aleyhine uygulandığı, bu sebeple feshi gerektiği talebinin gerçekçi olmadığını; davacının Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2006/14920...
Davacı asıl alacak ile gecikme zammı talebinde bulunduğundan,gecikme zammı tutarı harcı yatırılan müddeabihe dönüştüğünden tüm toplam alacak tutarı için faiz yürütülmesinde aykırılık olmadığı kabul edilmelidir.Genel işlem kurallarına aykırılık da görülmediğinden,aslında uygulama aşamasında sözleşmenin inkar edilmediği gözetilerek ,sözleşmede bazı nüshaların imzasız olduğu hususu sözleşmenin geçerliliğini etkileyecek unsur olarak görülmemelidir.Davacı davasını ispatlamıştır.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir....