Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Somut olayda, davalı taraf süresinde zamanaşımı def’i ileri sürmüştür. Ancak, mahkemece yıllık izin alacağı yönünden zamanaşımı def’i dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    -KARAR- Davacı vekili, taraflar arasında 19.02.2009 tarihli, (5) yıl süreli '' Otogaz Bayilik Anlaşması'' akdedildiğini, davalının sözleşmeyi 15.10.2009 günü keşide ettiği ihtarname ile haksız olarak feshettiğini, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartı ve davacı zararını ödemesi gerektiğini belirterek, ıslah edilen hali ile 15.000,00 USD cezai şart bedelinin 15.10.2009 olan sözleşmenin feshi tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile ve 51.234,30 TL kar mahrumiyeti tutarının 15.10.2009 tarihinden uygulanacak avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının davalı ile diğer bayilerine uyguladığı kar paylaşımı ile fiyat politikası arasındaki fahiş farkı gidermesi ihtarından sonuç alınamayınca sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, tazminat şartlarının oluşmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....

      Somut olayda, taraflar arasında franchise sözleşmesi düzenlendiği, franchise veren davacının sözleşme hükümlerine aykırı davranılması nedeniyle sözleşmenin feshi, cezai şartın tahsili ve ödenen kira bedellerinin davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, söz konusu sözleşme ile kullanılmasına izin verilen markadan kaynaklanan bir uyuşmazlık mevcut olmayıp, aynı sözleşmenin feshine yönelik hükümlere dayalı olarak talepte bulunulduğuna göre, uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanma yeri bulunmadığı ve dolayısıyla uyuşmazlığın genel mahkemelerin görevi dahilinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakma görevinin genel mahkemenin görevi dahilinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 23. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nde sözleşmenin feshi için dava açıldığını, mahkemece 09.03.1999 tarih ve 1998/948 E., 1999/260 K. sayılı kararla davanın reddedildiğini, kararın kesinleştiğini ayrıca taraflar arasında ,,, 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/105 E., 2008/187 K. sayılı dosyası ile borcun ifasına izin, müdahalenin men-i, cebri tescil ve alacak davası açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini, inşaatta gizli ayıp olduğunu binalarda oturan kişilerin tehlike içinde olduklarını ileri sürerek, yargılamanın iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin feshi davasının 1999 yılı içinde kesinleştiğini, HMK'nın 377. maddesi uyarınca davanın reddi gerektiğini, davacının kendisine isabet eden dairelerin tümünü sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının yargılama iadesi talep ettiği, ,,, 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/948 E., 1999/260 K....

          Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, aracın satım tarihinden dava tarihine kadar geçen 1 yıl, 5 ay, 19 günlük sürede arıza nedeniyle 2 kez kurtarıcı ile götürülmek suretiyle toplam 17 kez servise gittiği ve toplamda 103 gün serviste kaldığı, tüm bu arızaların aracın gizli ayıplı olduğunu gösterdiği, davacının sözleşmenin feshi ile bedel isteme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshi ile aracın davalı tarafa iadesinden sonra 84.196 TL araç bedelinin aracın tesliminden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, faiz alacağı yönünden fazla istemin reddine, 12.198 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; sözleşmenin uzadığına veya yenilendiğine ilişkin bir delilin sunulamadığı, sözleşmenin özel hükümlerinin incelenmesinde de sözleşmenin uzamasıyla ilgili herhangi bir hükme yer verilmediği, dolayısıyla sözleşmenin uzadığının ispatlanamadığı, 01.10.2001 ile 01.04.2002 tarihleri arasında geçerli sözleşme bakımından sözleşme kapsamında sözleşmenin bilinçli olarak uzayacağı dönem öngörülmesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında sözleşmenin normal süresi sona erdikten sonra belirsiz süreli olarak zımni tecditle uzadığının dosya kapsamından anlaşıldığı buna göre davada sözleşmenin niteliği ile birlikte feshi ihbar hakkının usulüne uygun kullanıp kullanılmadığının önem taşıdığı, feshin davalı tarafından usulüne uygun biçimde yapıldığı, davalının satışlarının fesih bildiriminden sonra gerçekleştiği, davalının feshin haksız olduğunu ispatlayamaması karşısında iyi niyetli sayılamayacağı, dolayısıyla açılan davanın haksız olduğu...

              Dava, taraflar arasında akdedilmiş franchising sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinden bahisle alacak talebine yöneliktir. Dava dilekçesi incelendiğinde davacının temel olarak bir sınai mülkiyet yahut bu mülkiyetin kullanımından kaynaklı bir uyuşmazlığa dayanmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı doğuran hukuki ilişkinin franchising sözleşmesi olduğu, davacının marka hakkına ulaşıp ulaşmadığının değil, sözleşmenin haklı sebeple feshedilip edilmediğinin irdelenmesi gerektiği, bu itibarla ne sözleşmenin ne de uyuşmazlığın marka hakkına dayalı olarak kabul edilemeyeceği hukuki kanaatine ulaşılmıştır. Zira Yargıtay .... Hukuk Dairesi de benzer uyuşmazlıklarda aynı hususa dikkat çekmiştir. "Dava, taraflar arasında aktedilen franchising sözleşmesinin feshi nedeniyle alacak ve tazminatın tahsili istemine ilişkin olup dava franchising alan tarafından açılmıştır....

                Ek bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın sözleşmenin haksız feshi nedeni ile ---- sözleşmenin feshinden ----- bir ödeme yapılmadığı, yapılmayan ücret karşılığının 56.567,34 TL olduğu,---olduğu ve alacağına eklenmesi gerektiği, davacı ---- edebileceği alacak toplamının 40.839,21 TL olduğu, davacı --- davalı tarafa iadeli taahhütlü mektup ile gönderilen 14.04.2016 tarihli ihtarnamenin davalı tarafa 15.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarname ile davalı tarafa-- olduğu, tarafların tacir ve yapılan işin ticari iş olması nedeniyle kanuni temerrüt faizi talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; sözleşmenin feshi ile alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık;--- arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalının sözleşme şartlarına aykırı davranarak yükümlülüklerini ihlal edip etmediği, sözleşme kapsamında kararlaştırılan cezai şartı ödeme yükümlülüğünün olup olmadığı, yine davacının kar kaybı talep edip edemeyeceği, edebileceği takdirde bu miktarın tespiti ile davalıdan tahsiline ilişki alacak davası ile sözleşmesinin fesihine ilişkin davadır. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır....

                    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.2.2013 tarihli işlemin 3 yıl süre ile sözleşme yapılmamasına ilişkin kararın iptaline, 95 adet reçete bedeli olan 17.595,69 TL.nin davacıdan tahsiline yönelik işlemin iptali ile ilgili davacı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı idarenin, 1.2.2013 tarihli yazı ile , 13.7.2012 tarihli soruşturma raporunda, 95 adet reçete toplamı 17.595 TL.nin tahsili gerektiğinin açıklandığı, sözleşmenin V/1-ı maddesi gereğince cezai şart uygulanmadan sözleşmenin feshi ile 3 yıl süre ile sözleşme yapılmamasına karar verildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu