Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP Davalılar vekili, alacak davasının bir yıllık zamanaşımı süresi bulunduğunu, davacı tarafça sunulan sözleşmeye göre 04/11/2011 tarihinde akdedilen sözleşmenin altına şerh düşülerek teslim edildiğini, yine davacı vekilinin delillerinden olan ihtarnamenin 24/01/2012 tarihli olup dava tarihinin 16/04/2013 olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, müvekkili ...’in sigorta aracılık hizmetleri konulu bir firmanın sahibi olarak ticari faaliyette bulunduğunu, diğer davalı ... ile ...'...

    Somut olayda, davacı ile dava dışı T5 arasında düzenlenen Dargeçit Noterliğinin 24/07/2018 tarih ve 1260 yevmiye sayılı alacağın devri sözleşmesiyle, T5 Artuklu İlçe Jandarma Komutanlığında bulunan 39.000,00 TL tutarındaki alacağını davacıya yazılı şekilde devrettiği, bu sözleşmenin davalıya 30/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ ile alacağın temlik edildiğinden haberdar olunmasına rağmen söz konusu alacağın davacıya ödenmediği ve alacağın temlik edenin hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır....

    Yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra ortaya çıkacağından, sözleşme devri düzenlemesinin esas amacı olan feshin son çare olması ilkesi ışığında sözleşmenin devamını sağlamayı amaçladığından dolayı sözleşmenin devrini kabul ettiğimizde sözleşmenin sürdüğünden bahisle yıllık ücretli izin hakkının alacak hakkına dönüşmesi ve de devreden işverenin sorumluluk durumunun ortadan kalkmasından dolayı devreden işverenin yıllık ücretli izin alacağından sorumluluğu söz konusu olamayacaktır. Somut olayda, davacının Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun 15.09.2011 tarihli kararı ile 6111 sayılı Kanun'un 166. maddesi hükümleri doğrultusunda Kars Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sürekli işçi olarak atandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda devir ile birlikte iş sözleşmesi sona ermediğinden buna bağlı yıllık izin alacaklarının da talep edilmesi mümkün değildir....

      Dava dilekçesinde açıkça davacının maliki olduğu 2 adet minibüsün şirket bünyesinde çalıştırılmış olması nedeniyle alacak istendiği açıklanmış olup bu halde davanın Özel Mavi Işık Eğitim Kurumları Tic. Ltd. Şti.'ye yöneltilmesi gerekirken pasif husumet ehliyeti bulunmayan şirket ortaklarına yöneltilmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

      Diğer bir ifadeyle, sözleşmenin devri halinde devralan asıl sözleşmenin tarafı konumuna geçer ve asıl sözleşmenin tüm hükümleri kendisini bağlayıcı hale gelir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır (TBK'nın 205/3. Maddesi)..." şeklinde olup, davacı tarafından da sözleşmeden kaynaklanan alacakların temlik edildiği ya da sözleşmenin dava dışı kooperatif tarafından kendisine devredildiğine dair bir iddiada da bulunulmamış olup, sözleşmeninde ifa ile son bulduğu gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir....

        Davacı, 01.09.2014- 31.03.2018 tarihleri arasında davalı idareden hizmet alım sözleşmesi ile iş alan yükleniciler nezdinde iş yeri devri hükümlerine göre çalışmıştır. 4857 sayılı Yasa'nın 2/6. maddesi uyarınca davalı kurum asıl işverendir. Aynı madde uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte (müteselsil) sorumludur. Husumet itirazı yerinde görülmemiştir. İş yerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri iş yeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanunun 6. maddesinde, iş yerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir....

        Yine sözleşmenin özel şartlar ve ödeme koşulları başlığı altındaki 2'nci maddede farklılık bulunup, davacı, "İlk etapta sözleşmenin akti ile birlikte arama ruhsatlı sahanın devri gerçekleştirilecektir, aşağıda belirlenen ödeme planının birinci diliminin, 350.000 USD avans çeki ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir" derken; davalı, "İlk etapta sözleşmenin akti ile birlikte arama ruhsatlı sahanın devri, aşağıda belirlenen ödeme planının birinci diliminin, 350.000 USD tediyesi ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir" demektedir. Mahkemece ispat yükü üzerinde olan davacı yanca sunduğu sözleşmenin ilk sayfasına yönelik iddialarını usulüne uygun delillerle ispat edememesi nedeniyle her iki sahanın toplam bedelinin 4.750.000 $ olduğu kabulü ile uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiğine yönelik tespitinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin birinci sayfasında yer alan 4'üncü maddesi "İkinci etapta, yine ödeme planı çerçevesinde 11x400.000....

          a 50.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin verildiği daha sonra alacaklı ... tarafından yazı ile ikiyüz ve rakam hanesine 2 rakamı ilave edilerek 50.000,00 TL'lik senedin 250.000,00 TL senet haline dönüştürülmesi nedeniyle takip konusu senedin gerçek bedelinin 50.000,00 TL olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddiyle davalı borçlu ... ile kardeşi davalı ... arasında ... 13. noterliğince düzenlenen 11/3/2003 gün ve 9100 yevmiye nolu “düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve gayri menkul satış vaadi sözleşmesi devri” başlıklı sözleşmenin ... 20. İcra Müdürlüğünün 2003/675 sayılı takip dosyasından dolayı kambiyo senedi gerçek bedeli olan 50.000,00 TL asıl alacak ile işbu bedele taahkuk eden faiz ve ferileriyle birlikte öngörülen miktar kadar tasarrufun iptaline davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Ancak Türk Ticaret Kanunu m. 11/3’te ticari işletmenin devri sözleşmesinin içeriğine ilişkin her hangi bir şart getirilmemesine rağmen, 27 Ocak 2013 tarihli ve 28541 sayılı R.G.’de yayınlanan Ticaret Sicil Yönetmeliği (TSY) m.133/2’de, ticari işletmenin devri sözleşmesinin hangi hususları içermesi gerektiği belirlenmiş olduğundan, artık bu yazılı şeklin nitelikli (mevsuf) yazılı şekil olarak anlaşılması gerekir. (Prof.Dr. Rıza Ayhan, Ticari İş-Ticari İşletme-Tacir-Ticaret Sicili-Ticaret Ünvanı-Haksız Rekabet, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XVI, sayı 3-4.2012,31-53, s.35-37) "Ticari işletmenin devri 1 Temmuz 2012 itibariyle hem TTK’da hem de 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlenir. TSY ise ticari işletmenin devri kapsamında düzenlenecek devir sözleşmesinin içereceği konularla birlikte bu sözleşmenin ticaret siciline ve ilgili diğer sicillere tesciline ilişkin hususlara açıklık getirir....

              Noterliğinin 04/09/2013 tarih, ... yevmiye nolu ihtarı ile protokol hükümlerine göre ... ... şubesinden kullanılan kredi borcu olan 326.366,67-TL'nin 30/09/2013 tarihine kadar ödenmesi gerektiği, ancak ödemelerin geç yapılması ve Ağustos 2013 tarihine ilişkin taksitin ödenmemesi nedeniyle bankaca kendisine ihtar gönderildiği, akde aykırılığın üç gün içerisinde giderilmemesi halinde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının davacı ile davalı şirket olduğu, sözleşmenin konusunun ise davacının davalı şirketteki hisselerinin protokolde belirlenen şartlarla devir edilmesi ve tarafların borç ve alacaklarının belirlenmesi olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 3. maddesinde davacının yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre, davacının protokol tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden istifa ederek şirkette bulunan 8052 payını 212.550-TL bedelle, davalı ...'...

                UYAP Entegrasyonu