Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hisse devrinin geçersizliğinin tespiti, olmadığı takdirde hisse devrinin bedelinin tahsiline ilişkin davada; A) Her ne kadar davacı tarafça hisse devrinin geçersizliğinin tespiti olmadığı takdirde bedelinin tahsili amacıyla açılan davada davalı şirkette taraf olarak gösterilmişse de, davalı şirketin söz konusu sözleşmede hisseleri devredilen şirket olduğu, hisse devri sözleşmesinin davacı ... ile davalı ... arasında akdediliği, sözleşmelerin nispiliği gereği söz konusu sözleşmenin ve bu sözleşmede devri yapılan hisse devirlerinin geçersizliğinin tespiti ya da devir bedelinin tahsiline ilişkin davada ancak sözleşme tarafları olan ... ve ...'...

    Dolayısıyla bu sözleşmelerden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, mahkeme kararına ihtiyacı vardır, yani mahkemede açacağı "sözleşmenin feshi" davası sonunda feshi (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebilir. Mahkeme, önce fesih isteyenin haklı olup olmadığını tartışır; haklı ise feshe karar verir, aksi halde davayı reddederek sözleşmeyi yürürlükte tutar. Bir başka anlatımla, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır. Somut uyuşmazlığımızda, mahkemece davalı yüklenicinin kusuru olmaması nedeniyle sözleşmenin feshi talebinin de reddine karar verilmiş ise de, davalı yüklenici tarafından davacı arsa sahibine karşı ... 5....

      İhbar tazminatı hesabında davacının tüm çalışma süresi dikkate alınarak 8 hafta üzerinden hesaplama yapılmış ise de davacının 1.dönem çalışması 01/09/2008 tarihinde emeklilik nedeniyle feshedilmiş olup ihbar tazminatına hak kazanamadığından 2008 öncesi çalışma süresinin 2010 sonrası çalışma süresi ile birleştirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle ihbar tazminatı hesabında sadece ihbar tazminatına hak kazanılan 01/01/2010-14/09/2011 tarihleri arasındaki 2.dönem dikkate alınmalıdır. Yıllık izin hesabında da .... Şirketi işyeri devri bulunmadığından daha önce davacının kendisine bağlı hizmeti yoksa sadece 2010 sonrası 2.çalışma dönemi süresindeki yıllık izin alacağından sorumlu olacaktır. Davacının 1.dönem emekli olarak ayrıldığı ve 2.dönem işyeri devri bulunmadığı dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir....

        Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir. Sözleşmenin devri, diğer adıyla sözleşmenin yüklenilmesi için yüklenme anlaşmasına konu olan borç ilişkisinin devredilebilir nitelik taşıması gerekir. Bir borç ilişkisinin devredilebilirliliği, kendisinden doğan hakların ve borçların devredilebilir olmasına bağlıdır. Borç ilişkileri, kural olarak devredilebilir bir nitelik taşırlar. Borçlar Kanunu'nda kendi niteliği gereği devredilemeyen sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Taraflar sözleşmenin yüklenilmesini yasaklamış bile olsalar, sonradan bu yasağı kaldırarak sözleşmeyi yüklenilebilir hale getirebilirler (Dr. Hasan Ayrancı Sözleşmelerin yüklenilmesi (Devri) Yetkin Yayınları Basım 2003 sf 95- 96)....

        Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin içeriğine göre sözleşmenin tapu devrini içeren bir devre mülk sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı 634 sayılı KMK’nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olup, bu hak gayrimenkul hisse devri vaadi de içerdiğinden devrin anılan yasa hükmü ile TMK'nun 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar birbirlerine verdiklerinin iadesini her zaman talep edebilirler. Ancak taraflar arasında haricen düzenlenen sözleşme sonucunda tapuda devir işlemi yapılmış ise, geçersiz sözleşme geçerli hale gelecektir. Yargıtay 13....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve alacak hukukuna ilişkin davada İstanbul 2. Tüketici ile 5. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 05.06.2003 günlü dilekçede yükleniciden yazılı sözleşme ile konut aldığını, ancak davalının edimini yerine getirmediğinden sözleşmenin feshini ve ödenen paranın iadesini talep etmektedir....

          Noterliğinin 13/12/2016 tarih ve 9817 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde miras payının devri sözleşmesi ile bu hissesini 60.000,00 TL'ye devrettiğini hür iradesiyle beyan ettiği dikkate alındığında hissesine düşen meblağ ile devretmeyi kabul ettiği meblağ arasında pek bir fark olmayıp bedel yönünden işlemin muvazaalı olduğunu beyan etmenin mümkün olmadığını, aynı zamanda sırf müvekkil ve davalının kardeş olmaları sebebiyle sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığını söylemenin mümkün olmadığını, müvekkilinin baba malını almak istediğini, olup bedelini de ödediğini, dolayısıyla yapılan sözleşme muvazaalı olmayıp tarafların gerçek iradelerini yansıttığından dolayı davalarının kabulü gerektiğini bildirerek kararın kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava; miras payının devri sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, asli müdahale talebine konu dava ise miras payının devri sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada ... 2. Tüketici ve 1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dilekçesinde davalı şirketten yazlıı sözleşme ile aldığı konut için düzenlenen sözleşmenin iptalini ve ödediği paranın iadesini talep etmektedir....

            nun 12.11.2012 tarihinde vefat ettiğini öğrendiğini, davalıya aracın devrini vermesi söylendiği lalde davalının buna yanaşmadığı gibi ödenen parayı da iade etmediğini, sözleşmenin ifası ve aracın müvekkiline noter satışı ile devri imkanı kalmadığını, davalının tek yasal mirascısı olduğunu iddia ederek 08.11.2012 tarihli oto alım satım sözleşme senedine istinaden peşin ödenen 8.000,00 TL'sının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca faizi ile sözleşmenin 6. maddesinde kararlaştırılan 2.000,00 TL'sı cezai şartın faizi ile olmak üzere toplam 10.000,00 TL'nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkilinin ikametgahının bulunduğu Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, sözleşmenin tarafı olarak gözükmeyen müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, sözleşme ve yapıldığı iddia edilen ödemelerden ne ...'nun ne de ...'...

              Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalıların murisi arasında yapılan araç takas sözleşmesi gereğince araçları birbirlerine teslim ettiklerini, aracın noterden devri yapılmadan davalıların murisinin vefat etmesi üzerine davalıların haksız bir şekilde davacı elinde bulunan aracı bağlattırarak cebren elinden aldıklarını ve bu itibarla sözleşme hükümlerini ihlal ettiklerini bu durumda sözleşmenin 6. maddesi gereğince davalıların sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan sorumlu olduklarını belirterek sözleşmeden cayma nedeniyle 3.000 TL cezai şartın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; süresinde verdiği dilekçesi ile zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, esastan da davanın reddini dilemiştir....

                UYAP Entegrasyonu