Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava; Anonim şirket hisse devri sözleşmesinden dönme nedeniyle alacak istemine ilişkindir....

    Maddesindeki düzenleme TBK m. 179'da sıralanan ceza koşullarından hiçbirine uymadığını, bir an için maddenin 3. fıkrasında düzenlenen "dönme cezası" yakın seçenek gibi görünse de "proje iptali" ile "sözleşmeden dönme" veya "sözleşmeyi fesih" birbirine denk olmadığını, proje iptalinde sözleşme ayakta iken dönme veya fesihte sözleşme ortadan kalktığını, kaldı ki eser sözleşmesinde iş sahibi aleyhine dönme cezası düzenlenmesi hukuka uygun düşmeyeceğini, zira dönme cezası, borçluya bedelini ödeyerek sözleşmeden kurtulma imkanı verdiğini, bu yönüyle her ne kadar "ceza" denmekteyse de bir yaptırımdan çok bir imkan düzenlemesi olduğunu, eser sözleşmelerinde bu imkanın iş sahibine değil de yükleniciye tanınması beklenir çünkü bir eser meydana getirmeyi yüklendiğinden, bedelini ödeyerek bu borcundan kurtulma imkanı gerçekte yüklenicinin işine yarayacağını, karşı davacı, 3. ve 4. etap işler için cayma parası isteminde bulunduğunu, müvekkil sözleşmeden dönme iradesini açıkladığı ihtarnamede, 3. ve...

      Tüketici Mahkemesi'nin 22/01/2021 tarih ve 2019/954 Esas 2021/50 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Müvekkil davacının, davalı şirket ile 15/03/2015 tarihinde inşaat sözleşmesi imzaladığını ve sözleşmeye istinaden davalıya 35.500 TL ödeme yaptığını, işbu sözleşmenin bitiş tarihinin 15/09/2016 olmasına rağmen yaklaşık 3 yıldır inşaatta hiçbir ilerleme olmadığını, bu süreçte müvekkilinin sözleşmeden dönmek istemiş ise de belki tamamlanır umudu ile sözleşmeden dönmediğini, ancak davalı şirketin inşaatı bitirmek için hiçbir çaba göstermeyip müvekkilin zararını karşılamak için hiçbir girişimde bulunmadığını ve müvekkilin sözleşmeden dönme isteğini kabul etmediğini, bu nedenle müvekkil sözleşmeden tek taraflı olarak dönme iradesini ortaya koyduğunu, davalı aleyhine 25/09/2019 tarihinde Adana 1....

      DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle sözleşmeden dönme, ödenen bedelin iadesi ve senetler sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine taleplerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne dair kararına karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur....

      DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanın ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir. Öncelikle mahkemece hüküm altına alınan değer davalı yönünden kesin nitelikte olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine karar verilmelidir....

      kendisine 21 adet kapının değiştirilmesi teklifinin gelmesi durumunda kapıları değiştirebileceğini belirttiği, ancak davacı tarafından bu talebin dikkate alınmadığını, karşı tarafın dönme hakkının uyuşmazlıkta kullanabilmesinin mümkün olmadığını; Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2014/5389 Esas, 2015/801 Karar sayılı kararında, giderilebilecek ayıplarda dönme seçeneğinin kullanılamayacağını belirttiğini; mahkemece, gerekçeli kararında davacı tarafın dönme talebini kabul ederek sözleşme nedeniyle ödenen 69.250,00 TL'nin iadesine karar verdiğini, bilirkişi raporunda sözleşmenin 114 kapı için yapılmış olmasına rağmen ancak 21 adet kapının değiştirildiği, bu değiştirme akabinde ortaya çıkan ücretin 24.449,60 TL olduğunun belirtildiğini; onarım aşırı bir masrafı gerektirmiyorsa, sözleşmeden dönmenin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğini, eserin önemli ölçüde ayıplı sayılabilmesi için, tamamen ve kesin bir şekilde kullanılamayacak durumda olmasının şart olduğunu; bilirkişi raporunda görüleceği...

        Ne var ki, mahkemece, davacıya bu talebi hakkında değişim hakkını mı, yoksa sözleşmeden dönme hakkını mı kullanacağı hususu açıklattırılmamış ve hükmün 1.fıkrasında aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve bedel iadesi taleplerinin reddine, 2.fıkrasında ise araç üzerinde bulunan ayıbın davalılarca ücretsiz olarak onarılmasına şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece, davacının davasını neye hasrettiği açıklattırılıp, seçimlik hakkını ne şekilde kullandığı sorularak, değişim mi yoksa sözleşmeden dönmek mi istediği açıklattırılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının ve davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

          Dolayısıyla, bu sözleşmelerden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, hakimin kararına ihtiyacı vardır, yani mahkemede açacağı “sözleşmenin feshi” davası sonunda fesih (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebilir. Mahkeme, önce fesih isteyenin haklı olup olmadığını tartışır; haklı ise feshe karar verir, aksi halde davayı reddederek sözleşmeyi yürürlükte tutar. Bir başka anlatımla, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır. Sözleşmenin haklı olarak feshi halinde BK’nın 108.maddesi uyarınca ancak menfi zarar talep edilebilir. Gerçekten, BK’nın 108/II. maddesi uyarınca “… borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir “Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır....

            Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu ise iş bedelini ödemektir.Sözleşmeden dönme, sözleşmeyi sona erdiren ve tarafların iradelerine bağlı sebeplerden birisidir. Bedel karşılığı eser sözleşmelerinde dönme beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanı olduğundan, karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17/03/2010 gün, 2010/98-1538 sayılı kararı). Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş bedelinin geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/02/2010 gün, 2010/19-38 ve 2010/69 sayılı kararı)....

              Bu nedenle davacı söz konusu yeri tecrübe ve muayene edene kadar sözleşmeden cayabilir. Tüm dosya kapsamında davacının sözleşmeden caydığı, davacının sözleşme kapsamında dava konusu yerden yararlanmadığı, bu nedenle tecrübe ve muayene koşulları oluşana kadar sözleşmeden cayma hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının dava konusu devre mülkten yararlanmadığı, dolayısıyla tecrübe ve muayene koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davasında haklı olduğu anlaşılmış, bu nedenlerle açılan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." gerekçesi ile, "...Açılan davanın kabulü ile, taraflar arasındaki 09/03/2014 tarihli sözleşmenin iptali ile, 11.525,00.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,..." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....

              UYAP Entegrasyonu