"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * temyiz eden ... vekili Av... geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı- karşı davalı ... Türk Medeni Kanununun md. 166/1 ve 163'e dayalı boşanma isteğinde bulunmuştur. Mahkemece sadece 163. madde çerçevesinde değerlendirme yapılarak 166. maddeye dayalı istek hakkında bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır....
Asıl dava, TMK’nun 163. Maddesi gereğince, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeni ile boşanma, olmadığı takdirde, TMK’nun 166/1. Maddesi gereğince, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma, fer'ileri, birleşen dava ise, TMK’nun 164. Maddesi nedeni terke dayalı boşanma ve ferilerine ilişkindir. Tanıkların nasıl dinleneceği HMK'nın 261. maddesinde düzenlenmiştir. HMK'nın 261/3.maddesinde de "Hâkim, tanık sözünü bitirdikten sonra, ifade ettiği hususların açıklanması veya tamamlanması amacıyla başka sorular da sorabilir" denilmektedir. Somut olayda; Davacı-davalı kadının, dava dilekçesinde yer alan iddiaları arasında, davalı-davacı kocasının, trans bireyle mesajlaşmasının olduğunu söylediği ve bu mesajları öğrendiğinde evi terk ettiğini ifade ettiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, taraf ve tanık beyanları ile kısıtlı adayının malvarlığını kötü yönetme durumunun bulunduğu, yargılama sırasında dahi ikinci bir iş kurduğu, aile fertleri arasında kısıtlı adayının borç yapma riskinin varlığı nedeniyle mirasa dahil malların paylaşımı yoluna gidildiği, TMKnun 406.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kısıtlanmasına ve davacı eşinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....
Dava, haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle TMK 163.madde gereğince boşanma, aksi takdirde TMK 166/1.madde gereğince terditli açılan boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince, TMK 163.maddeye dayalı davanın reddine, TMK 166/1.madde gereği açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilere hükmedilmiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesi kararından sonra dosya istinaf inceleme aşamasında iken 05.03.2023 tarihinde davalı T4 vefat etmiş, bu haliyle tarafların evlilik birliği davalı erkek eşin ölümü ile sona ermiştir. 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Kanunla değişik Türk Medeni Kanununun 181/2. maddesi, "boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde de, Türk Medeni Kanununun 181/1. maddesi hükümlerinin uygulanacağını"; yani, sağ kalan eşin mirasçılık haklarını kaybedeceğini öngörmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dairemizce; resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; Asıl dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK 166/1- 2) hukuksal nedenine dayalı boşanma ve ferileri, birleşen dava ise zina (TMK 161) kabul edilmediği takdire pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış (TMK 162), kabul edilmediği takdirde haysiyetsiz hayat sürme (TMK 163), kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK 166/1- 2 ), sebebine dayalı boşanma isteklerine ilişkindir....
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; TMK'nun 236/2. maddesindeki düzenlenen eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına iişkin hüküm edinilmiş mallara katılma rejimine özgü artık değere katılma alacağına ilişkin olduğu gibi; bu maddenin uygulanabilmesi için evliliği sona erdiren boşanma kararının "zina (TMK m. 161)" veya "hayata kast (TMK 162)" sebebine dayalı olarak verilmiş olması gerekir. Kesinleşen taraflara ilişkin boşanma kararının ne "zina" ne de "hayata kast" sebebine dayalı olmadığı, TMK'nun 166/1-2 ve 163. maddelelerine göre karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin davayı ret gerekçesi yerinde değildir. Mahkemece, davanın esasına girilerek taraflarca gösterilen deliller toplanıp gerçekleşecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemesi'nin 05.02.2014 tarih, 2013/1236 Esas-2014/200 Karar sayılı kararı ile çocukların TMKnun 404.maddesi gereğince vesayet altına alınmasına ve kendilerine dedeleri ...'ın vasi olarak atanmasına karar verildiği; anne Selda'nın ise Denizli 3.Aile Mahkemesi'nin 2013/865 esas sayılı dosyası ile velayetin kendisine tevdii hususunda dava açtığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; Türk Medeni Kanununun 336.maddesine göre boşanma halinde velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olup velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez....
Maddesine dayalı hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, TMK'nun 163. Maddesine dayalı suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma, TMK'nun 166/1 maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır....
Somut olayda, davalı-davacı erkek duruşmada ve 08.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle davanın hukuki sebebini zina sebebi ile boşanma yanında, haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece, davalı-davacı erkek tarafından ıslaha ilişkin maktu ıslah harcı yatırılmamış olduğu böylelikle usulüne uygun yapılmış bir ıslah işlemi olmadığı gerekçesiyle davalı-davacı erkeğin haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir, davanın hukuki sebebini genişletip, değiştirebilir ıslah karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı olmadığı gibi bu konularda harç ödenmesine de gerek yoktur....
Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir" TMK'nın 162. maddesine göre; "Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur". TMK'nın 163. maddesine göre; "Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir"....