nün nüfus kayıtlarında soyadı bulunmadığından bahisle istemin reddine karar verilmiş ise de, muris ...'nün nüfus kaydında soyadı bulunmamakla birlikte, 1960 yılında öldüğü kayden anlaşılmakla, 21.06.1934 yılında kabul edilen Soyadı Kanunu ile her Türk için soyadı taşınması mecburi hale getirildiğinden murisin nüfus kaydındaki soyad eksikliğinin bir yanlışlık veya kayıtların intikali sırasında ihmalden kaynaklanabileceği de göz önüne alınarak bu husus ilgili nüfus müdürlüğünden araştırma yapılması, soyadı varsa tapu kaydındaki şerhe işlenmesi, aksi halde "çoğun içinde az da vardır" kuralınca talep tespit niteliğinde kabul edilerek şerhte adı geçen ...'nün davacının murisi ... ... olduğunun tespitine karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki soyadı düzeltilmesine ilişkin davada İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evli kadının eşinin soyadı yanında kullandığı önceki soyadının nüfus kaydından silinmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmesiz yargıya tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın 5490 sayılı Kanun uyarınca soyadı düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki soyadı düzeltilmesine ilişkin davada İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evli kadının eşinin soyadı yanında kullandığı önceki soyadının nüfus kaydından silinmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmesiz yargıya tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın 5490 sayılı Kanun uyarınca soyadı düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
ile birlikte davacının soyadı olan ''Şenolsun"uda kullanmasına izin verilmesini talep etmiştir....
İdari nitelikteki soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkını engellemesi sonucunu doğuracağından çoğunluğun davacının babası tarafından dava açmak suretiyle yapılmış bir soyadı düzeltmesi bulunduğu takdirde davanın reddi gerektiği yolundaki görüşüne katılmıyoruz. Bu halde mahkemenin soyadı değişikliği davasını kabul etmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından kanun yararına temyiz isteminin reddi gerektiği görüşündeyiz....
Dosya içeriği ile toplanan delillerden: davacı Dilek’in evli olmadığı ve bekârlık soyadı olan Kirişçioğulları yerine Jiyan soyadını kullanmak istediği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere; 2525 sayılı Soyadı Kanununun 3. maddesinde “Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz” hükmü yer almaktadır. Ayrıca; 2891 sayılı Soyadı Nizamnamesinin 5. maddesinde “Yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır”, 7. maddesinde de “Yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Diğer taraftan; 21.6.1934 gün ve 2525 sayılı Soyadı Kanununun 3. maddesinde yer alan “…yabancı ırk ve millet isimleriyle…” ibaresinin, Anayasanın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz, mahkemenin 17.3.2011 gün ve 2009/47- 2011/51 sayılı ilamı ile reddedilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 06/02/2018 tarih, 2017/1130 Esas, 2018/81 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, 17/12/2016 doğumlu Atlas Ege'nin velayetinin müvekkiline verildiğini, davalı Batuhan'ın ortak çocuğu 1 yaşında iken bir kez gördüğünü, sonrasında arayıp sormadığını, ortak çocuğun 5 yaşında olup davalı Batuhan ve ailesinden hiç kimseyi tanımadığını, 2022 yılında okula başlayacak olan ortak çocuğun annesinin soyadı ile kendi soyadının farklı olması sebebiyle sosyal ve psikolojik yönden olumsuz etkileneceğinin açık olduğunu belirterek ortak çocuğun soyadının annesinin Köse olan soyadı ile değiştirilmesini istemiştir....
Aile Mahkemesinin 26.03.2009 gün ve 2008/606 E.-2009/191 K. sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece çocuk ...’in velayetinin davacı anne ... ...’a bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istisnai durumlarda uygulanabilmesinin...
Aile Mahkemesinin 10.10.2002 gün ve 2002/437 E.-548 K. sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece çocuk ...’ın velayetinin davacı anne ...’e bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2010 kesinleşme tarihli ve 2007/329 E- 2009/115 K sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece çocukların velayetinin davacı anneye bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin...