Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaz ...... köyü, 116 ada 53 parsel olduğu halde; mahkemece dava konusu olmayan ...... köyü 106 ada 209 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında soy isimleri bulunmayan tapu malikleri yönünden davacı idarece tapuda soy isim düzeltilmesi yaptırılmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda, dava konusu .........
Buna göre, davalının bağıştan rücu için ayrı bir dava açmasına gerek olmadığı, bunu süresinde verdiği cevap dilekçesi ile defi olarak da ileri sürebileceği, hal böyle olunca davalı tarafından süresinde verilen cevap dilekçesi ile defi olarak ileri sürülen bağıştan rücu iddiasının değerlendirilmesinde isabetsizlik olmadığı gibi soy bağının reddi davasının davalı tarafça 27/10/2020 tarihinde açıldığı, soy bağının reddi davasındaki iddianın sabit olup olmamasının, bağışlamanın geri alınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında belirleyici olacağı, bu nedenle 1 yıllık hak düşürücü sürenin soy bağının reddi davasının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, hal böyle olunca davalının bağışlamadan rücu definin hak düşürücü süre içerisinde ileri sürüldüğü, soy bağının reddi davasında verilen karar ile davacının henüz evlilik birliği sonlanmadan başka bir erkek ile birlikte yaşamak sureti ile sadakatsizlik yaptığının sabit olması sebebi ile bağışlamadan rücu koşullarının oluştuğu, bu gerekçe...
Hükmün, davalı Kurum tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 22.12.2014 gün ve 2014/21681 Esas ve 2014/27604 Karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, davacı işveren vekili tarafından bu kez Dairemizin anılan kararında davacının, yanlış yazılan soy isminin düzeltilmesi 08.06.2015 havale tarihli dilekçe ile istenmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, “Köse” olan soy isminin Dairemizin, 22.12.2014 gün ve 2014/21681 Esas ve 2014/27604 Karar sayılı ilâmında “Kasa” olarak yazıldığını belirterek soy isminin düzeltilmesini istemiş olup bu talebin karar düzeltme niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından, maddî hataya dayalı düzeltme isteminin esastan incelenmesine karar verilmiş olmakla; onama ilamında; davacının “Köse” olan soy isminin “Kasa” olarak yazılması belirgin şekilde maddî hataya dayandığı anlaşıldığından, bu durumun düzeltilmesi gerekmiştir....
Yukarıda belirtildiği üzere soy bağının reddi davası babalık karinesi kapsamında yer alan dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soy bağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soy bağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocukla koca arasında soy bağının bulunmadığını tespite yönelik açılacak dava soy bağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi davasıdır. Aynı şekilde nüfusta tescil sırasında yanlış ve yanıltıcı beyanla baştan nüfus kaydına yanlış olarak tescil edilen kaydın düzeltilmesi davalarında da dava ilk baştan bilerek yanlış beyanda bulunarak tescil yaptırılması sebebiyle babalık davası değil nüfusta kayıt düzeltme davasıdır. Kaldı ki Aile Mahkemeleri özel görevli mahkeme olup hak düşürücü süreleri dikkate alarak yargılama yapmaktadır....
ın kızı olan torunu davalı ...’in kaldığını, mirasbırakanın terekesindeki taşınmazların mirasçılar arasında paylaştırıldığını, sonradan davalı ...’in biyolojik babasının başka biri olduğunun ortaya çıktığını, bu hususun DNA raporu ile ispatlandığını, açtıkları soy bağının reddi davasının kabulüne karar verildiğini, bu nedenle ...'in mirasçı olmadığını, davalı ...’in yaşı küçük olduğundan malları diğer davalı annesinin idare ettiğini ve bir kısım taşınmazları kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ve miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Davalılar, soybağının reddine ilişkin verilen kararın kesinleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece " soy bağının reddi davasının redle sonuçlanıp kararın kesinleştiği, davalının mirasçılığının sürdüğü’’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Evlilik dışı doğan çocuk yönünden babanın nafakayla yükümlü tutulabilmesi için, çocukla babası arasında soy bağının kurulmuş olması zorunludur. T.M.K. 333.maddesinde; "Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir." hükmü yer almaktadır. Eldeki dava babalık davası değildir. Babalık davası ile birlikte nafaka istenmemiştir. Çocuk ile anne arasındaki soy bağı doğumla kurulur. Baba ile soy bağı ise, tanıma, anne ile evlilik ve hakim hükmüyle kurulur. Soy bağı ayrıca evlat edinme yolu ile de kurulur (TMK. m.282). Dosyada yer alan nüfus kaydından, çocuğun ( Ç.. Ş.. ) baba adının Semih, soyadının Şişeci olduğu, çocuğun anne soyadı ile annenin nüfus kaydına tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyiş ile; davalı ile bu çocuk arasında, kanunda gösterilen yöntemlerden biriyle bir soy bağı kurulmadığı görülmektedir....
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Olayın çıkış nedeni üzerinde durularak sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK' nin 29. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılmaması, 2-Sanıklara verilen cezada 5237 sayılı TCK'nin 86/3-a maddesine göre arttırım yapılırken, üst soy olan sanık ...'nın alt soy; alt soy olan ...'in ise üst soy olarak gösterilmesi suretiyle hükümde çelişki yaratılması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 05/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....
Aile Mahkemesi'nin 2014/655 E. sayılı dosyasında Mete Selvi ve Aslı Selvi’nin Ahmet Selvi’nin çocukları olmadığı iddiası ile soy bağının reddi davası açıldığı, soy bağının reddi davası tapuda ki maliklerde değişiklik yaratacağını, mülkiyet hakkının değişmesi ihtimal dâhilinde olduğundan soy bağının reddi davasının sonucunun beklenmesi gerektiği yönünde 16.12.2015 tarihli dilekçelerinde talepte bulunmalarına rağmen bu güne kadar bu konuda hiçbir ara kararı tesis edilmediğini, soy bağının reddi davasının kabul ile sonuçlanması durumunda diğer davalılar Mete Selvi ve Aslı Selvi’nin mirasçılık hakları sona ereceği, onların miras payları müteveffa Ahmet Selvi’nin annesi ve kardeşlerine intikal edeceği, mülkiyet hakkının değişmesi ihtimal dâhilinde olduğundan soy bağının reddi davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, hem T7 hem de Bayram Selvi davalı olarak gösterildiği ve paylaşımın bu şekilde yapıldığı, oysaki T7 vefat etmiş olup buna göre çocuklarına pay dağıtımı yapıldığını, açıklanan...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/10/2019 NUMARASI : 2017/459 ESAS 2019/684 KARAR DAVA KONUSU : Babalık (Soybağının Reddi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 2013 yılında boşandıklarını, davalının başka bir erkekle birlikteliğinden Ali ve Kenan isimli dünyaya gelen ikiz çocukların nüfusta üzerine kaydolduğunu, bu konuda savcılığa şikayetçi olduğunu, yeni eşi ile bu konuda sorun yaşadığını, soy bağının reddi ile birlikte 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır....