Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 24 maddesinde, sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının % 70 inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verileceği, ancak, bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının % 70 inin dörtte birini geçemeyeceği bildirilmiştir. 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesindeki “ geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen” ibarelerinin değiştirilip yerine” Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” ibarelerinin getirtilmiş olması bu tür yeni yasaların yürürlüğe...
Yapılacak iş, davacı babanın memur emeklisi olup olmadığı, herhangi bir sosyal güvenlik yasasına göre aylık alıp almadığını araştırmak, aylık alıyor ise davacı babanın maddi tazminat isteminin reddine karar vermek, almıyor ise davacı baba ...'a iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatta bulunmak, gelir bağlanma talebinin reddi halinde giderek SGK....
Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 11/11/2021 NUMARASI : 2016/235 E., 2021/304 K., DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İDDİANIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının özürlülük oranının %94 olduğunu, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Erişkin Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ile Cem POLAT’a, tedaviye rağmen çalışma olanağı vermeyen şizofreni ve tedavi ile işlevselliği düzelmeyen Obsessif Kompulsif Bozukluk(OKB) tanısının konulduğunu, anılan rapor doğrultusunda Cem POLAT’a babası T2 velisi sıfatıyla Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/597 E, 2008/690 sayılı kararı ile vasi olarak atandığını, mahkemenin 03/12/2013 günlü kararı ile Cem POLAT’ın kısıtlılık halinin devamına, velisi T2 da görevinin süresiz olarak uzatılmasına karar verildiğini, kısıtlı Cem Polat'ın ilk kez sigortalı olarak 01/12/1994 tarihinde işe başladığını, 01/12/1994 tarihinden itibaren başlayan sigortalılık hizmetinin 2012 yılında da devam ettiğini...
Bir Kanun hükmünün Kanuna konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve Kanunun hem özü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören Medeni Kanun’un 1 inci maddesine uygun değildir (22.02.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). 4.Sosyal Güvenlik Kurumları arasında, sadece bağlanan aylıkların seviyesi bakımından değil, koruma kapsamına alınan tehlikeler, hak kazanma şartları bakımından da farklılıklar olduğu belirgindir. Önemli olan, hangi Kurum olursa olsun, aynı külfete katlanan insanların aynı haklara sahip olmasının sağlanması geçerli bir çözüm yoludur. Esasen, Sosyal Güvenlik Kurumlarının görevi, Sosyal Sigorta Kanunları çerçevesinde kapsama aldıkları kişileri koruma garantisini sağlamaktır. Sosyal sigorta hukukunda amaç, yüksek standartta sosyal güvenlik sağlayan bir sistemin oluşturulmasıdır. Yine, sosyal sigortalar külfet-nimet dengesi üzerine kurulan Kurumlardır....
Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....
İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ilişkisini devam ettirenler için, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23. maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2. maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. Yurda kesin dönüş, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini burada sağlamak üzere Türkiye’ye dönüş yapmalarını ifade eder....
Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. 5510 sayılı yasa ile de buna benzer bir düzenlemeye gidilerek 34/d maddesinde “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve...
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 24.maddesinde hangi hallerde sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı, 65. ve 69. maddelerinde ise hangi hallerde sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanacağı belirlenmiştir.Yasa’nın öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda; hak sahibine aylık bağlanamayacağı açık-seçiktir. 506 sayılı Yasa'nın 65.maddesinde ölüm sigortasından sağlanan yardımlar arasında, ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına aylık bağlanmasının yer aldığı, 69.maddesinde ise, sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamının, sigortalıya ait aylıktan ... olması halinde, artanının, eşit hisseler halinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına aylık olarak verileceği, ancak, bunların her birinin hissesinin sigortalıya ait aylığın %25'ini...
Aynı KHK ile 46/2 maddesi değiştirilerek, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir.” hükmü getirilmiştir. 3- 04/10/2000 tarihli KHK Anayasa Mahkemesinin 26/10/2000 gün ve 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. 4- 4956 sayılı Yasa, 08/08/2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır.” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir....