Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Arıcı,K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.95). 13. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk, hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak, bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. 14. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı kanun ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır....

    İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 13/02/2020 NUMARASI : 2016/1175 E., 2020/50 K., DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; SGK Balıkesir İl Müdürlüğü'ne 30.04.2014 tarihinde Bağkur hizmetleri nazara alınmaksızın SSK/5510 kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması talebiyle müracaat edildiğini, Altıeylül Sosyal Güvenlik Merkezinin 02.06.2014 tarihli yazısında; 01.09.1989- 30.09.2008 tarihleri arasında 5235 gün sigortalı hizmetinin bulunduğu, Bağ-kur hizmetleri olmasından dolayı devam eden şirket ortaklığı nedeniyle tahsis talebine göre (4/a) sigorta kapsamında aylık bağlanmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, davacının belirtilen tarihler arasında 5355 gün SSK prim günü; basında geçen 2325 gün hizmeti için 1/4 karşılığı olan 581 gün itibari hizmet ilavesi ile toplam 5936 gün sigortalılığının bulunduğu, basında geçen günlerin sigorta başlangıcını geriye götürmesinin söz konusu olduğunu...

    Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

      Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

        Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu ./... tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

          Bilindiği üzere, sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasada güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo – ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. ./... Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır....

            İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, 1997 yılında emekli olan davacıya Almanya'da geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak kısmi aylık bağlandığı, ancak o dönemde yürürlükte bulunan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek 19. maddesi uyarınca en düşük aylık miktarı olan 14. derecenin 2. kademesi ve 30 fiili hizmet yılı dikkate alınarak aylık bağlandığı, bu hususun davacı için artık kazanılmış hak teşkil ettiği, anılan maddede 2005 yılında yapılan değişiklik ile ülkemiz ile diğer ülkeler arasında yapılan sosyal güvenlik anlaşmaları gereğince bağlanan kısmî aylıkların istisna tutulmasına ilişkin hükmün ancak anılan değişikliğin gerçekleştiği 21/04/2005 tarihinden sonra emekli olanlara uygulanabileceği, kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29. maddesine göre de ortaya çıkan kısmi aylık miktarının gereği halinde Türk mevzuatında öngörülen en düşük aylık düzeyine çıkarılabileceği, bu nedenle 5434 sayılı...

              Kaldı ki, çeşitli Sosyal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri bulunanların emeklilik, malullük, yaşlılık hallerinde kendilerine, ölümleri ile de hak sahiplerine aylık bağlanması aşamasında 2829 sayılı ...Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanacağı, anılan kanunun gereği ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanması gerektiği, bu işlem yapılırken de sigortalılık süresinin başlangıç tarihi olarak (birleştirilen hizmet sürelerinin geçtiği kurumlar arasında ayrım yapılmaksızın) ilk defa hangi kurumda çalışmaya başlandı ise o tarihin esas alınacağı hususunun anılan yasanın 6/1. maddesinin bir gereği olması karşısında, artık Bağ-Kur'a tabi olarak çalışmaların başlangıcının kastedildiği sonucu çıkartılamaz. 2829 sayılı Kanunun gereği hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanması gerekmektedir....

                Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (K. Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

                  05.11.2019 tarihli cevabi yazıda,aylık bağlanan statünün değişmeyeceğini,kısmi aylık bağlama işleminde değerlendirileceği belirtilmek sureti ile tam aylık bağlanması talebinin reddedildiğini, 506 sayılı yasanın Geçici 81/C bendi hükmüne göre davacının 60 yaş ve 3600 gün ile SSK aylığına hak kazanmakta olduğunu, davacının 12.3.1959 doğumlu olduğunu,tahsis talep tarihi olan 06.09.2019 tarihinden önce 60 yaşını doldurduğunu,tam SSK aylık talep hakkının olduğunu,Tüm Türkiye hizmeti ile aylık talebinde önceki kısmi aylığın devam edeceğine dair bir hükmün bulunmadığını,3201 sayılı yasa kapsammda borçlanma halinde statünün değişmeyeceği söylenebilirse de davacının tam aylık talebinin 3201 sayılı kanuna tabi bir hizmetinin bulunmadığını, davacının yurtdışı hizmeti hariç Türkiye hizmetleri ile tam aylık bağlanmasını istediğini,2829 sayılı yasanın4.maddesi uyarınca Türkiye hizmetlerinin birleştirilmesinin zorunlu olduğunu,8.maddesi uyarınca SSK dan aylık talep etme hakkının olduğunu, davacının...

                  UYAP Entegrasyonu