kaldırılan 39'uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarına sahip olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68’inci maddesinde belirtilen koşullar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı tutarının, almakta oldukları emeklilik veya yaşlılık aylıklarına eklenmek suretiyle ödeneceği belirtilmiş olmasına, 09.03.1983 günlü ve 1983/1 Esas, 1983/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile, “geçici 20. maddede öngörülen sandıkların kanunla kurulu ... sandıkları niteliğinde sayılmaları gerekmesine, buna göre fıkradaki “sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olanlar” ibarelerinden, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar gereğince, 20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile birleştirilen ..., Bağ – Kur ve ......
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer verilen düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; geçici köy korucularının görevde bulundukları süre içinde yaralanmaları, engelli hale gelmeleri veya ölmeleri halinde 2330 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 2330 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasında ise, ölenlere bağlanması gereken görev malullüğü aylığının dul ve yetimlerine intikal ettirileceği ve ilgili sosyal güvenlik kurumlarınca kendi mevzuatlarına göre bağlanan aylıkların % 25 artırılarak ödeneceği; 2. fıkrasında da Emekli Sandığı dışındaki diğer sosyal güvenlik kurumlarından aylık alanların, Emekli Sandığından aylık alanlarla aynı haklardan yararlandırılacağı; öte yandan 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesinde 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlananlara (tabi oldukları sosyal güvenlik kurumuna bakılmaksızın) "ek ödeme" ve "eğitim öğretim yardımı" yapılacağı öngörülmüştür....
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir." Bu yasal çerçevede, görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir. İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte, esas olarak iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasından kaynaklanan bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözen özel mahkemeler olup, bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması, işçilik alacaklarının belirlenmesi gibi kendi içinde bütünlük ve uzmanlık gerektiren konular görev alanına girmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134....
Maddesi ile değişen 3201 sayılı Kanunun 3. Maddesinde "Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.” hükmü mevcut iken bu madde 17/7/2019 tarihinde 7186 sayılı kanunun 8 md. maddesine ile "Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince Kurum tarafından davacılara 2001 ile 2015 yılları arasında ödenmesi gereken aylıkların ve faizinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Kurum tarafından ödenen aylıkların doğru hesaplandığını, sigortalının 18/04/2007 tarihinde vefat etmesine rağmen bu durumun göz önüne alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava Kurum tarafından iptal edilen aylığın iptal edildiği tarih itibari ile yeniden bağlanması ve eksik ödenen aylık ile faizlerin tahsili istemine ilişkindir....
Yapılacak iş; davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gereken sosyal güvenlik yasası belirlenerek, tüm sosyal güvenlik kurumlarının 5502 sayılı Yasa gereğince aynı çatı altında toplandığı gözetildiğinde tahsis talep dilekçesi aylık bağlanması gereken Kuruma verilmiş gibi işlem yapılması gerektiği gözetilerek davacının belirlenen yasa hükümleri gereğince yaşlılık aylığı şartlarının hangi tarih itibariyle oluştuğunu belirleyip oluşuyor ise yaşlılık aylığını belirlenen sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre hakettiğinin kabulüyle belirlenen yasa hükümlerine göre aylığın bağlanması gereken tarih ile aylığın kesildiği 24.10.2002 tarihi arasında alması gereken yaşlılık aylığı miktarını Kurumdan sormak, davacıya 506 sayılı Yasa gereğince ödenen toplam aylık miktarı bu miktardan fazla ise aradaki farkı belirleyip 5510 sayılı Yasanın 96. Maddesindeki düzenleme esas alınarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir....
Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, ... 2015, s.95) Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (K. Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, ... 2015, s.386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....
İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte ... veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir....
Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır…” düzenlemesi yer almaktadır. 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan dava konusu düzenleme ilk kez 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer almıştır. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir. Somut olayda, davacının babasının 1971 yılında, annesinin 03/02/1993 tarihinde vefat ettiği, 16/07/1977 tarihinde evlendiği eşinden 16/10/2008 tarihinde boşandığı, daha önce Ankara 27....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklı alacak istemine ilişkin olup, karar Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince erilmiştir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 22/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....