Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, ... 2015, s.95) Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (K. Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, ... 2015, s.386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

    İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte ... veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir....

      Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır…” düzenlemesi yer almaktadır. 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan dava konusu düzenleme ilk kez 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer almıştır. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir. Somut olayda, davacının babasının 1971 yılında, annesinin 03/02/1993 tarihinde vefat ettiği, 16/07/1977 tarihinde evlendiği eşinden 16/10/2008 tarihinde boşandığı, daha önce Ankara 27....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklı alacak istemine ilişkin olup, karar Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince erilmiştir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 22/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince Kurum tarafından davacılara 2001 ile 2015 yılları arasında ödenmesi gereken aylıkların ve faizinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Kurum tarafından ödenen aylıkların doğru hesaplandığını, sigortalının 18/04/2007 tarihinde vefat etmesine rağmen bu durumun göz önüne alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava Kurum tarafından iptal edilen aylığın iptal edildiği tarih itibari ile yeniden bağlanması ve eksik ödenen aylık ile faizlerin tahsili istemine ilişkindir....

        Davanın yasal dayanağı mülga 1479 sayılı yasanın 45/2- c maddesinde düzenlenmiştir. 45/2- c maddesinde, sigortalının 18 yaşını (ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını) doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malül olan çocuklar ile yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla birlikte sonradan boşanan veya dul kalan ve bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı düzenlenmiştir....

        Aynı KHK ile 46/2 maddesi değiştirilerek, " Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir. hükmü getirilmiştir. 3-04.10.2000 tarihli KHK Anayasa mahkemesinin 26.10.2000 gün ve 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. 4-4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir....

          Ayrıca VI. bendin son cümlesinde; "... evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir..." düzenlemesine yer verilmiştir. 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 506 sayılı Kanun'un 68. maddesine ek düzenleme yapılarak, anılan maddenin VI numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiştir. Öte yandan 4958 sayılı Kanun'un 53. maddesi ile 506 sayılı Kanuna getirilen Ek 47. madde ile de "kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları" bağlanmış gelir ve aylıklar bakımından kesme nedeni sayılmıştır....

            Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 28/05/2019 tarihli işlemi ile, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 80. maddesinin ikinci fıkrasına göre, davacı vekilinin vekâletnamesinde vazife malullüğü aylığı bağlanması müracaatında bulunabileceğine dair yetkisi bulunmadığı ve vekâletnameye baro pulu yapıştırılmadığı gerekçesiyle başvurusu reddedilmiştir. Davacı vekili, 10/06/2019 tarihli dilekçe ile; davalı Kurumun, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 80. maddesinin ikinci fıkrasına göre, vazife malullüğü aylığı bağlanması müracaatında bulunabileceğine dair yetki içeren vekaletnamenin sunulması gerektiği yönündeki değerlendirmesinin hukuki dayanağının bulunmadığından bahisle, aynı vekâletname ile, baro pulu eksikliğini gidermek suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yeniden başvurmuştur....

              İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23. maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2....

                UYAP Entegrasyonu