Siyasi Partiler Kanunu'nun 71. maddesinde, "Siyasi partilerin yapacakları giderler, sözleşmeler ve girişecekleri yükümlülükler; genel merkezde parti tüzelkişiliği adına, illerde il yönetim kurulu adına ve ilçelerde ilçe yönetim kurulu adına yetkili kılınan kişi veya kurulca yapılır. Siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilat kademeleri tarafından parti tüzelkişiliği adına sözleşme yapılmasına ve yükümlülük altına girilmesine ilişkin esaslar , merkez karar ve yönetim kurulunca tespit olunur. Bu esaslara aykırı olarak yahut siyasi partilerin tüzüklerine göre merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı yetki verilmediği veya sonradan bir kararla onaylanmadığı takdirde, partinin teşkilat kademelerinin yaptıkları sözleşme ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı, parti tüzelkişiliği hiçbir suretle sorumlu tutulamaz; merkez karar ve yönetim kurulu veya genel başkan veya parti tüzelkişiliği aleyhine takipte bulunulamaz....
Ceza Dairesinin bu kararından hemen sonra yayınlanan dava konusu yazıda "hiç kimsenin anlamasına imkan olmayan, anladığı takdirde vicdanen kabulüne imkan bulunmayan hukuki ayrıntılarla, 2002 seçimlerinin iktidar adaylarından biri, belki de birincisi olan bir siyasi partinin genel başkanının önünün kesilmeye kalkışılması; Ankara'nın milletin kararını gaspetme girişimi olarak algılanmalıdır, hiç kimse hele siyasi şahsiyetler Yargıtay 8. Ceza Dairesinin Tayyip Erdoğan ile ilgili kararın altına yargı kararıdır diyerek saklanmamalı, sözde bir kuvvetler ayrılığından dem vurarak kaçak dövüşmemeli, hiçbir parti lideri, ülkede büyük seçmen teveccühüne hedef bir partinin genel başkanının fi tarihinde okuduğu bir şiirden ötürü ömür boyu siyasi haklarından mahrum bırakılmasını hukuk adına izah edemez....
Siyasi partilerin, il ve ilçe teşkilat kongrelerini süresinde yapmayan veya üst üste yapmayan partinin o yerdeki teşkilatları kendiliğinden fesih edilmiş sayılmayacağı ancak o il ve ilçe parti organlarında görev alanların görevleri sona ereceği gözden kaçırılmaması gerekmektedir. 2820 sayılı kanunun 19 ve 20. maddeleri ve parti tüzükleri uyarınca olağan genel kurullarını iki defa üst üste yapmayan parti il ve ilçe teşkilatlarının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 121. maddesi gözetilerek 5253 Sayılı Dernekler Kanunu'nun 36. maddesi aracılığı ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinin 5. bendi uyarınca kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti Sulh Hukuk Mahkemesinden istenilebilecektir....
Yani siyasi parti genel merkezinin sorumluluğuna, merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı yetki verilme veya sonradan kararla onaylama koşuluna bağlanması, ancak 03.08.2016 tarihinden sonra il veya ilçe teşkilatları işlemlerinde geçerli olacaktır. Parti genel merkezinin sorumluluğunu sınırlayıcı yasal düzenlemenin önceki olaylara uygulanması mümkün değildir....
(AYM Sevim Akat Ekşi, B.No.2013/2187, 19/12/2013) Siyasi parti kurma, üye olma, ayrılma ve siyasi parti içinde faaliyette bulunma serbestilerini içeren siyasi örgütlenme özgürlüğü, Anayasa’nın 33. maddesinde yer alan genel örgütlenme özgürlüğünden ayrı olarak, Anayasa’nın 68. maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin 11. maddesinde ise genel olarak örgütlenme özgürlüğü öngörülmüş olup, siyasi örgütlenme özgürlüğüne ilişkin ayrı bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Uygulamada ise AİHM içtihatlarıyla, siyasi partilerin de Sözleşmenin 11. maddesinde öngörülen korumadan yararlanacakları kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, siyasi parti merkez yönetim kurulu ve il yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 18.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 18.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda; davalı siyasi parti ilçe teşkilatının 2006 yılından itibaren olağan kongresini iki defa üst üste yapmaması nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 87/2. maddesi uyarınca ilçe teşkilatının kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istenilmiş; dava dilekçesinde davalı olarak ilçe teşkilatı gösterilmiş ve dava dilekçesi davalı sıfatıyla parti genel merkezi yerine parti genel merkezini temsile yetkisi olmayan ilçe teşkilatına tebliğ edilerek yargılama yapılmış ve karar verilmiştir....
Şu ayakkabı kutularından bizde de olsa" dediğine şahit olduğunu, yine tanıklardan İ.A 'nın da, hükümet aleyhine birtakım yazılar ihtiva eden broşürün esnafa kendisi tarafından dağıtılıp dağıtılmadığını davacıya sorduğunu ve davacının ise kabul ettiğini beyan ettiği, Anılan ifadelerin değerlendirilmesinden, davacının bir siyasi parti aleyhine, diğer siyasi parti lehine siyasi faaliyette bulunduğunun sabit olduğu ve bu suretle 633 sayılı Kanun'un 25. maddesinde düzenlenen dini görevi içinde veya dışında her ne suretle olursa olsun siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övme ve yerme yasağını ve 657 sayılı Kanun'un 7. maddesinde düzenlenen tarafsızlık koşulunu ihlal ettiği, bu nedenle anılan fiili nedeniyle davacının görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, Dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesine olanak bulunmadığı, Bu itibarla, dava konusu...
şeklinde beyanının bulunduğu anlaşılmıştır. 10.12.2020 tarihli Disiplin Kurulu Kararı ile, Disiplin kurulunca 10.12.2020 tarihinde yapılan toplantıda; davacının 17.11.2020 tarihinde saat 14:48'de sosyal medya hesabından tweet atarak; 'dangalak, ibneler, armut adam' gibi tabirlerle siyasi eylem ve içerikli, farklı görüş ve düşünceye sahip kişilere hakaret eden ifadelerle, kendisinden mesai saatleri içerisinde görevi dışında beklenmeyen ve görev saatleri içerisinde görev tanımı ile uyuşmayan davranışlarda bulunmanız, yaptığınız davranışın işyeri barışını bozacak şekilde olması, siyasi saik gözetilerek hakaret ve ağır eleştiriyi aşan ifadelerde bulunması, farklı düşünce ve görüşteki - kişilere hakaret ettiği, rencide ettiği, kamu hizmeti yürüten bir işte istihdam edilmesi de göz önüne alınarak mesai saatlerinde görev ve ilke sorumlulukları yerine siyasi eylem içerikli hakaret içeren mesajlar atması nedeni ile Disiplin Kurulu Kararı sonucu 4857 Sayılı İş Kanunun 25/II maddesinin ahlak ve...
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/05/2016 gününde verilen dilekçe ile siyasi parti disiplin kurulu kararının iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen 15/11/2016 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan inceleme sonucu verilen karar kesin olduğundan ve istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından istinaf dilekçesinin reddine dair verilen 02/05/2017 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararının Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 17/04/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı adına gelen olmadı, karşı taraftan davalı vekili Avukat... geldi. Açık duruşmaya başlandı....