deliller ile taleplerin çelişkili olduğunu, davacı ile müvekkili arasında geçerli bir simsarlık sözleşmesi olduğunu kabul etmemekle birlikte, davacının Cömert Demirboğa ile yapmış olduğu satış kaparo teslim tutanağında 950.000 TL satış bedelinde mutabakata varıldığının yazıldığını, 12/10/2020 1.600.000 TL bedelli olarak tapunun müvekkiline devredildiğini, ancak daha sonrasında müvekkili ile Zişan Zafer'in 1.050.000 TL satış bedelinde anlaştığını ve 13/10/2020 tarihinde banka aracılığıyla tapu bedelinin ödendiğini, 550.000,00 TL gibi önemli bir meblağın elden verilmiş olması ihtimali hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taşınmazın 1.050.000 TL'ye satılmış olduğunu bildikleri halde davacının tapu bedelindeki rakam üzerinden komisyonculuk ücreti istemesinin haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, yine davacının makbuzunu sunmadan dava dilekçesinde %18 KDV bedeli dahil olarak komisyon bedeli istemesinin Vergi Usul Kanunu'na aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde müvekkilinin...
a gayrimenkul hisse satış sözleşmesinde emlakçılık komisyon bedeli olarak ... İli ... İlçesi ... Mahallesi ... Ada ... Parsel sayılı taşınmazı vermeyi kararlaştırdıklarını ve ......
Bu şekli ile işlemiş faiz alacağı yönünden davacının talebi bulunup bulunmadığının netleştirilmesi, davaya bu alacağında konu edilmesi halinde eksik harcın ikmali sonrası karar verilmesi gerekirken kamu düzenine ilişkin harç hususu gözetilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2- Kabule göre de; Taraflar arasındaki sözleşmede simsarlık ücreti, sözleşmenin 3. maddesinde belirlendikten sonra, satım işleminin her ne şekilde olursa olsun emlakçı saf dışı edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda satış bedeli olarak belirlenen bedelin (%4+KDV)’si oranında ücret ödeneceği kabul edilmiş durumdadır. Bu davada, davacının talebi % 4 cezai şart istemine yönelik olup, sözleşmede öngörülen %4 oranındaki ücretin %3'ü, davalının kendi tarafından ödenmesi gereken simsarlık ücreti olup, satış bedelinin geri kalan %1’i oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir....
Taraflar arasında 04/11/2019 tarihli simsarlık sözleşmesi akdedildiğine ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf davacının üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediği, getirmiş ise davalı tarafından sözleşme kapsamında anlaşılan bedeli ödeyip ödemediği hususlarındadır. 6098 Sayılı TBK'nun "Simsarlık Sözleşmesinin Tanımı ve Şekli" başlıklı 520/1. maddesinde; " Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir." hükmü düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK'nun "Ücret Hak Etme Zamanı" başlıklı 521. maddesinde; "Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir....
sözleşmesi imzalamakta olduğunu, taraflar arasında akdedilen 04/01/2023 tarihli simsarlık sözleşmesi uyarınca, sözleşmeye konu taşınmazın davalı tarafından müvekkillerin aracılığıyla kiralanması sonucu sözleşme uyarınca, bir aylık kira bedeli + KDV tutarında olan hizmet bedelinin fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalması kaydıyla temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte şimdilik 10.000 TL'sının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığı, öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....
AŞ, toplam satış bedelinin 162.000,00 TL olarak belirtildiği, sözleşmedeki konutun 1878 ada 1 parselde bulunan zemin kat 8 nolu daire, davalı adına tapuya kayıt edilen taşınmazın ise 1878 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 30 nolu bağımsız bölüm olduğu, davalı tarafça davacının banka hesabına 22.09.2014 tarihinde 32.000,00 TL tutarında ödeme gerçekleştirdiği, açıklama kısmında Kalekent A2 blok daire 8 satış bedeli adı altında ödemenin yapılmış olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, takip konusu alacaktan dolayı davacının borçlu olup olmadığı. davalının takibe konu ettiği alacağın davacıya ödenen simsarlık bedeli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı tarafça davacı hakkında İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2017/1158 Esas sayılı dosyasında 32.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, icra takibinde alacağın sebebinin belirtilmediği, davacının takibin kesinleşmesi sonrasında iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır....
Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, "taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz". Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/03/2017 tarihli ve 2017/13-644 Esas 2017/460 Karar sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davada dayanılan davacı emlakçı ile davalı arasında imzalanmış olan 24/02/2014 tarihli "Satıcı/Kiraya Veren Sözleşmesi " başlıklı sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 520. maddesindeki şartlara uygun, geçerli bir simsarlık sözleşmesidir....
CEVAP: Davalı vekili; şartları bulunmadığı halde davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında adi yazılı bir simsarlık sözleşmesi akdedilmediğinden davacının simsarlık ücretine hak kazanabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında yazılı bir biçimde akdedilmiş herhangi bir simsarlık sözleşmesinin mevcut olmadığını, kanunda simsarlık sözleşmesi için öngörülen yazılı şeklin ispat değil, geçerlilik şartı olduğundan davacının simsarlık ücretine hak kazanabilmesinin söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarının da simsarlık sözleşmesinin unsurlarını kapsamadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Tellallık (simsarlık) sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404-409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı "...simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, "Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir" şeklinde anlaşılmalıdır. Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir: a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir....
Simsarlık sözleşmelerinde aracının görevi sadece taşınmazı alıcılara göstermekle sınırlı değildir. Tarafları bir araya getirip anlaşmaları için çaba göstermesi de gerekir. Borçlar Kanunu 405/1. maddesine göre simsar iş sahibi ile üçüncü kişi arasında, simsarın faaliyeti sonucunda bir sözleşme kurulması ile ücrete hak kazanır. Buna göre simsarın ücretini talep hakkı, simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla değil, esas sözleşmenin geçerli olarak kurulmasıyla doğmaktadır. Simsarın ücrete hak kazanabilmesi için öğretide kabul edilen kıstas kurulması gereken esas sözleşmeyle ilgili olarak iş sahibinin simsarlık sözleşmesinde öngörülen ekonomik sonuca ulaşıp ulaşmadığıdır. Somut davada; simsarlık sözleşmesi ile davacıya ücret ödenmesi kararlaştırılmıştır. Fakat satış akit tablosundan da anlaşılacağı üzere ilerleyen aşamada sözleşmeye konu gayrimenkul satışı gerçekleşmemiştir....