GEREKÇE: Dava, simsarlık (tellallık) sözleşmesi kapsamında gayrimenkul alım satımına aracılık etmekten kaynaklı ücret alacağının tahsili talebini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; ve bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TBK'nın 520/3. maddesinde sözleşmenin yazılı şekilde yapılması gerektiği açıklanmış olup yazılı şeklin unsurlarının mevcut olup olmadığının genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. TBK'nın 14. maddesi uyarınca, sözleşmede tarafların imzalarının bulunması şart olup bu şartın gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Ancak, imzalı bu belgenin simsarlık sözleşmesi sayılabilmesi için simsarlık sözleşmesinin asli unsurlarını da içermesi gerekir....
Yönünden açmış olduğu dava yönünden; Simsarlık sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520-525 maddelerinde düzenlenmiştir. TBK. 520. maddesinde “Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. TBK 147/5 Maddesi vekalet ,komisyon ve acentelik sözleşmelerinden ticari simsarlık ücreti alacağı dışında ,simsarlık sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıl zamanaşımı uygulanacağı belirtilmiştir....
Tellallık (simsarlık) sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404- 409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520- 525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı "...simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, "Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir" şeklinde anlaşılmalıdır. Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir: a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; "...Dosya kapsamında yer alan taraf beyanları, tanık beyanları, 20.06.2017 tarihli yazılı simsarlık sözleşmesi, icra dosyaları, 20.06.2017 tarihli Denizbank dekontu, tapu kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesinin bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/13- 7 2015/1677 E. K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/2488- 2013/3356 E. K., Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/3384- 2019/648 E. K. Ve bir çok yerleşik içtihatlar ile de sabit olmak üzere konusu taşınmaz olan simsarlık sözleşmesinin geçerlilik şartının yazılı şekle bağlandığı, taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış herhangi bir simsarlık sözleşmesi bulunmaması sebebi ile davalı Levent'in davacıdan simsarlık ücreti talep edemeyeceği kanaatine ulaşılarak, davalı Levent'in ve Gamze'nin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 77....
Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı TBK’nın 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı BK m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli değildir. Simsarlık sözleşmesi vekâlet sözleşmesinin, konusu belirli (akit yapma hususunda aracılık faaliyetinde bulunma) ve simsarın her zaman ücrete hak kazandığı özel bir çeşididir. Bu sebeple TBK’nın 520/2. maddesinde (BK m. 404/2) "simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır" denilmiştir. Simsarlığın önem ve yararı şu şekilde açıklanmaktadır: Bir akdin yapılması için tarafların birbirleriyle buluşmaları lazımdır. Fakat bu buluşma her zaman kolay bir şekilde olmaz; hatta çoğu zaman bazı zorluklarla karşılaşılabilir....
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava; TBK'nun 520 ve devamı maddeleri uyarınca, taraflar arasında düzenlenen simsarlık sözleşmesinde kararlaştırılan simsarlık ücretinin, daha önce açılan davada hükmedilen kısmi bölümü dışında kalan bakiye bölümüne ilişkin alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında davaya konu 05/05/2016 tarihli simsarlık sözleşmesinin varlığı ve davalı tarafça cevap dilekçesinde dile getirilen 37.000.000,00 TL işlem bedeli üzerinde tahrifat yapıldığı iddiası dışında, içeriği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Davacı tarafça, sözleşmede 1.000.000,00 TL olarak kararlaştırılan simsarlık ücretinin 5.000,00 TL'lik bölümünün tahsili amacıyla İzmir ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... esas sayılı dosyasında 21/04/2017 tarihinde dava açılmış, yapılan yargılama sonunda 01/11/2018 tarih ve .../... karar sayılı ilam ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi sonrasında İzmİzmir Bölge Adliye Mahkemesi ......
GEREKÇE: Dava; simsarlık sözleşmesi uyarınca simsarlık ücretinin tahsil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ,bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davaya konu simsarlık sözleşmesi uyarınca alıcı ile satıcı arasında satım sözleşmesi kurulmadığı hususu ihtilafzısdır. Uyuşmazlık simsarın satım sözleşmesi kurulmasa da komisyon ücretini talep edip edemeyeceği noktasındadır. 6098 sayılı yasanın 520. Maddesi uyarınca; Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz. TBK.'nun 521. maddesi gereğince simsar ; ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Ancak sözleşmede bu durumun aksi kararlaştırabilir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının, simsarlık işi ile iştigal etmekte olan müvekkili firmaya müracaatı üzerine güzel Yurt Rezidans ile bir araya getirerek anlaşma sağlandığını, 8.12.2016 tarihinde her üç tarafın imzasını taşıyan simsarlık ve komisyonculuk sözleşmesi düzenlendiğini, davalının sözleşmeden cayması üzerine cayma bedeli olarak toplamda 11.232 TL ödemesi gerekirken 8.000 TL'lik bir bono ile ödemeye hazır olduğunu bildirdiği, yine bono‘nun vadesinde ödenmeyince takip yapıldığını, davalının daireyi satın almak maksadıyla Kapora niteliğinde komisyon bedeli için 2.000 TL verdiğini ve daireyi almaktan vazgeçtiğinden bahisle, bu tutarın iadesini talep ettiği halde kendisine iade edilmediğini, ayrıca komisyon bedeli olarak verdiği 8000 TL tutarlı bonoya istinaden takip yapıldığını beyan ettiğini, 2.000 TL'nin ödenmesi konusunda Esenyurt Tüketici Hakem Heyetine müracaat ettiğini, hakem heyeti tarafından verilen karara ilişkin itirazı mahkeme tarafından reddedildini,...
Davalıya 08/01/2018 tarihinde gayrimenkul alım satımı hususunda Emlak Komisyoncusu aracılık hizmetini yerine getirmesi şartıyla 150.000,00 TL gayrimenkulün %3 bedeli olarak 3.000 TL lik senet imzalayıp vermiş bulunmaktayım. Davacıya söz konusu senedi komisyon ve kapora bedeli olarak teslim ettim. Kredi bedeli çıkmadı ve daireyi bu sebeple alamadım. Sözleşmede kredi çıkmadığı takdirde kapora iade edilecektir ve komisyon ücreti 3.000 TL şeklinde anlaşılmıştır ibaresi olmasına rağmen söz konusu senedi iade etmedi. Davacı vekili davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir....
Maddesine göre simsarlık sözleşmesinin, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşme olduğunu, simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekalete ilişkin hükümlerin uygulandığını. davacı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu paranın müvekkiline vekil sıfatı ile gönderildiğini, başka bir anlatımla dava konusu paranın asil adına vekaleten müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin vekil sıfatı ile hareket ettiği için bu davanın müvekkiline yöneltilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, müvekkilinin ......