Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda uyuşmazlık, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olup olup, davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Uyuşmazlığın davalının sunduğu simsarlık sözleşmesine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Buna göre mahkememiz huzurdaki uyuşmazlığa bakmakla görevli olmayıp görevli mahkeme İstanbul Tüketici Mahkemesidir. Tüm bunlara göre davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

      Davacı ile davalı arasında emlakçılık (simsarlık) ilişkisinin bulunduğu, davalının alıcı ile satıcıya bir araya getirerek anlaşmalarına aracılık ettiği, davacının 10.000 TL para ödediği sabittir. Davacının 10.000 TL'yi davalıya ödediği, taşınmaz satışının gerçekleşmediği ve davalının bu parayı iade etmediği sabittir. Davacının iddiası ve davalının cevap dilekçesindeki beyanları dikkate alındığında davalının ödenen 10.000 TL'nin emlakçılık hizmet ücreti olarak kabul ettiği anlaşılmaktadır. TBK'nın 520. maddesi gereği, simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır (TBK m.521). Simsarın ücret isteyebilmesi için simsarın çalışmasının sözleşmenin yapılmasına neden olması gerekir....

      KARAR Davacı oto alım satım işi yapan davalıdan 22.05.2012 tarihinde araç satın aldığını, araç bedeli olarak toplamda 23.700,00 TL ödediğini, daha sonra aracın motor ve şase numaralarının üzerinde değişiklik yapıldığı gerekçesi ile araca el konulduğunu ileri sürerek araç bedeli olarak ödediği 23.700,00 TL ile fazladan ödemek zorunda kaldığı 1.600,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....

        KARAR Davacı, davalıdan ot-balya yapımında kullanılmak üzere satın aldığı tarım makinesinin ayıplı ve arızalı çıktığını, tamir işleminin de sonuç vermediğini ve tarım makinesini davalıya teslim ettiğini, işlerinin aksadığını ileri sürerek satış bedeli olarak ödenen senetlerin iadesi ile iş kaybından dolayı uğradığı zararın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

          Mahkemece, davanın kabulü ile, 1.000,00 TL kira alacağı, 1.000,00 TL eksik imalat bedeli olmak üzere 2.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler İle tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki İşlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür....

            Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.06.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Davacı, davalılardan arsa sahibi ... ile diğer davalı yapı müteahhidi ... arasında .... 06/05/2011 tarih ve 10994 yevmiye no'lu "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"imzalandığını, davalı yapı müteahhidi ile arasında 17/07/2011 tarihinde davaya konu dairenin satımı konusunda adi yazılı şekilde satış sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmede belirtilen 70.000,00 TL'yi nakden ödediğini, bakiye sözleşme bedeli olan 65.000,00 TL'yi de dairenin teslim tarihi olan 28/02/2014 tarihinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bakiye bedeli ödemek kaydıyla...

              la 2.000 TL bedelin emlak komisyonu olarak gönderildiğini, davalının evin satışında hiçbir görev üstlenmemesine rağmen satış vaadi sözleşmesi imzalattığını, müvekkilinin karşı tarafa duyduğu güvenden ötürü sözleşmeyi okumadan ve emlak komisyon bedeli içereceğini düşünmeden imzaladığını, anlaştıkları emlak komisyon bedelinin ödendiğini, sözleşmede de ...'...

                Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının satın aldığı mesken niteliğindeki taşınmazın satışında davalının simsar olarak faaliyet gösterip göstermediği, taşınmazın satışına dayanak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin simsarlık sözleşmesi mahiyetinde olup olmadığı, davalının bu sözleşmeye istinaden simsarlık ücreti talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Dosyaya ibraz edilen belgelerden davalının meslek olarak emlak danışmanlığı yaptığı, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde "şahit" olarak imzasının bulunduğu, sözleşme içeriğinde emlak komisyoncu bedelinden bahsedildiği sabit olup, davaya dayanak icra takibinin de, davacının satın aldığı taşınmazın emlak komisyon bedelinin tahsiline ilişkin olduğunun anlaşılmasına göre, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....

                Somut olayda; davacının, davalıların zilyedi oldukları 2/B vasfındaki taşınmazın, dava dışı Hacı Ayyıldız'a satışı işleminde simsarlık edimini yaptığını ve ücrete hak kazandığını belirterek ücret talep ettiği, davalıların ise davacının edimini yapmadığını belirterek davanın reddini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince davanın reddine şeklinde karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk borçlar kanunun 520. Maddesinde simsarlık sözleşmesi düzenlenmiş olup, söz konusu madde uyarınca "Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz" hükmü yer almaktadır....

                UYAP Entegrasyonu