Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile aile temsilcisi olarak başvuran davalı ... ve ailesinin, Mahalli İskan Komisyonu’nun 12.08.1992 tarih ve 104 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 2765 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...’in başvuru öncesi sigortalılık kaydı bulunduğunun tespiti ile Mahalli İskan Komisyonu’nun 27.04.2012 tarih ve 313 no’lu kararı ile 12.08.1992 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın, ölenin hak sahiplerine bağlanan aylığa ilişkin bulunmasına ve davanın İş Mahkemesi sıfatıyla verilmiş olmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 10.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 19.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İdare Mahkemesi'ne dava açıldığı, davanın reddine ilişkin kararın Danıştay'ın 05.02.2014 tarih 2013/4278 Esas 2014/690 Karar sayılı kararı ile bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Kahramanmaraş İdare Mahkemesi'nin 05.05.2015 tarih 2015/224 Esas 507 Karar sayılı kararı ile hak sahipliğinin iptaline ilişkin 13.12.2011 tarihli idari işlemin iptaline karar verildiği ve bu kararın 18.05.2016 tarihinde kesinleştiği, ...Bu halde, hak sahipliğinin iptaline ilişkin idari işlemin iptal edildiği ve iptale ilişkin hükmün kesinleştiğinden bahisle eldeki davada verilen hükmün bozulması" gereğine işaret edilerek bozulmuştur....

        SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerde hükmün 1. paragrafı tamamen silinerek, yerine; “1-Davacının Alman Rant sigortasına giriş tarihi olan 01.07.1985 tarihinin ilk sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve koşulları gerçekleştiğinden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığa hak kazandığının TESPİTİNE; hak kazanılan aylıklardan ilk üç aylığın üçüncü ayın bitiminden, diğer aylıklara hak kazanılan tarihlerden itibaren ödenecekleri tarihe kadar yasal faiz uygulanması gerektiğinin tespitine, Kurum işleminin iptaline,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Somut davada; davacıya, babasından dolayı ölüm aylığı alma hakkını doğuran olay, eşinin ölümü olacağından ve eşinin öldüğü 19/03/2017 tarihi itibariyle davanın yasal dayanağını 5510 sayılı Kanun'un 34. ve 54. maddeleri oluşturduğundan, anılan Kanun'un 54. maddesinin 5. bendi ise hak sahibine, tercihine göre ana/baba veya eşe ait aylıklarından birinin bağlanacağını düzenlendiğinden dolayısıyla davacının çift aylığa yani hem babasından hem de eşinden dolayı ölüm aylığına hak kazanması mümkün bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....

          hak kazanamadığını beyan ederek, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini savunmuştur....

            Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun Uygulama Esaslarıyla İlgili Yönetmeliğin 11. maddesinde, sigortalı veya hak sahipleri tarafından aylığa katılacak kurumlardan birine, bu kurumun mevzuatına göre tahsis için yapılan ve kurum kayıtlarına alınan başvurunun aylığı bağlayacak kurum mevzuatına göre geçerli sayılacağının hüküm altına alınmış olduğunu, bu itibarla tahsis talep dilekçesi alınan sigortalı veya hak sahiplerinin öncelikle sigortalılık statüsü ve en son çalışmasının bulunduğu ünite tespit edilecek ve bu ünitenin mevzuatına göre tahsis talebi değerlendirileceğinden dolayı 4759 sayılı kanunun 3. maddesine istinaden 53 yaş 9000 prim günü yada 4447 sayılı kanunun 6. maddesine istinaden 58 yaş sartını tamamlamadığı için sigortalının talebinin reddedilmiş olduğunu, bilirkişi raporunda da görüleceği üzere, 1479 sayılı Kanun'a göre emekli aylığı bağlanması şartları oluşmadığından davacının emeklilik talebinin müvekkili kurumca...

            Eldeki davada ise, mahkemece bozma sonrası davalı kurumdan gelen belgelere ve Kurum kabulüne göre davacıya durdurulduğu tarihten itibaren yeniden aylık bağlanması nedeniyle aylıklar bakımından uyuşmazlığın ortadan kalktığına dair kabul isabetli ise de, davacının davadaki ödenmeyen aylıkların faizi ile iadesi talebi yönünden herhangi bir irdeleme yapılmamış olması karşısında davanın konusunun ortadan kalktığından bahsedilmesi mümkün olmayıp, bu kapsamda davacının bozma sonrasında ölüm aylığı nedeniyle davalı Kurumdan toptan ödeme alıp almadığının belirlenmesi ile aylıklar yanında faizlerinin de ödenip ödenmediği hususu davalı Kurumdan sorulduktan sonra, ödenmemesi halinde, toptan ödeme tarihine kadar her bir aylığa ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizlerin de usulünce belirlenmesi ile varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir....

              uygulanacağının belirtilmesi nedeniyle davacıya kısmi aylığın bağlandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre kısmi aylığın tam aylığa çevrilebilmesi için 25 yıl üzerinden borçlanma yapılması gerektiği, bu itibarla davacının 10 yıl üzerinden borçlanma yapmak suretiyle kısmi aylığının tam aylığa çevrilmesi isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; anılan Yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'da kısmi aylık tam aylığa dönüştürülürken borçlanılacak hizmet süresinin tespitinde, kısmi aylığın bağlandığı tarihteki hükümlerin uygulanacağı yolunda bir düzenleme bulunmaması karşısında, anılan Yönetmelik kuralının dayanağı olan yasa hükümlerine aykırı olması nedeniyle uygulanma olanağı bulunmadığından, davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu’nun 24.08.1995 tarih ve 101 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün davalılar adına tescil edildiğini, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı müfettişlerince davalı ...’ın hak sahipliğine müracaat tarihinden ve hak sahipliği kararı alınmadan önce sigorta kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 13.12.2011 tarih ve 2011/15 no’lu kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir....

                  UYAP Entegrasyonu