Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

    Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

      Dosya kapsamından, iş kazasında yaralanan sigortalının 15.02.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başladığı anlaşıldığından; 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin aylığa mı, gelire mi uygulandığı araştırılıp, gelire uygulandığının anlaşılması durumunda, gelirin, anılan madde uygulandığında ilk peşin değeri ve gelirin bağlandığı tarihten 54. maddenin uygulandığı tarihe kadar fiili ödeme miktarının da sorularak, itiraz halinde bilirkişi incelemesiyle tutar net olarak belirlenmeli oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılındaki deprem sonrası evi yıkılan davalıya çekişme konusu taşınmazın tahsis edildiğini, ancak süresinde teslim almadığı için 7269 sayılı Yasanın, 3177 sayılı Yasa ile değişik 40. maddesi ve 29. maddesi uyarınca 03.03.2008 tarihinde, 3197 sayılı kararla hak sahipliğinin iptal edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile .... adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, 7269 sayılı yasadan yararlanabilmek amacıyla yaptığı başvuru sırasında 56 m² hasarsız evinin bulunduğunu, bu yapının kalıcı konut alımına engel olduğu gerekçesiyle konut hakkının iptal edildiğini, İdare Mahkemesine açacağı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....

          DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, Mahalli İskan Komisyonu’nun 29.06.1998 tarih ve 117 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalı ...’nin hak sahibi sayılmasına karar verilip 583 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 11 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile bireylerinin SSK kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2011/1696 Esas, 2012/2082 Karar sayılı ilamıyla reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir....

            HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile aile temsilcisi olarak başvuran davalı ... ve ailesinin, Mahalli İskan Komisyonu'nun 29.08.1998 tarih ve 18 no'lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 2438 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına 28.12.2007 tarihinde tescil edildiğini, ne var ki davalı ...'nın başvuru öncesi sigortalılık kaydı bulunduğunun tespiti üzerine Mahalli İskanKomisyonu'nun 15.06.2011 tarih ve 17 no'lu kararı ile 29.08.1998 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir....

              Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının kesinleşen idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve tescile dayanak olan hak sahipliği kararının ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b.1 fıkrası uyarınca oy çokluğuyla esastan reddedilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j....

                Komisyonu'nun 29.06.1998 tarih ve 57 no'lu kararı ile tarımsal ... hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 2756 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına 28.12.2007 tarihinde tescil edildiğini, ne var ki davalı ...'in başvuru öncesi sigortalılık kaydı bulunduğunun tespiti üzerine Mahalli ... Komisyonu'nun 15.06.2011 tarih ve 39 no'lu kararı ile 29.06.1998 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürüp tapunun iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, Mahalli ... Komisyonu'nun 15.06.2011 tarih ve 39 no'lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararın kesinleşen idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve tescile dayanak olan hak sahipliği kararının ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu ......

                  İskan Komisyonu'nun 09.08.2002 tarih ve 167 no'lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 2164 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...' in başvuru öncesi sigortalılık kaydı bulunduğunun tespiti üzerine ... İskan Komisyonu'nun 06.04.2012 tarih ve 265 no'lu kararı ile 09.08.2002 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, ... İskan Komisyonu'nun 06.04.2012 tarih ve 265 no'lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....

                    ve dava dışı eş.....adına aynı bölge içinde sağlam konutları olduğu tespit edildiği için hak sahipliklerinin iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden,çekişme konusu 1543 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümün 12.01.2007 tarihinde davalı adına tahsis sureti ile tescil edildiği, dosyadaki 11.06.2003 tarihli Konut Teslim Tutanağına göre , dava konusu 5 nolu dairenin davalıya vekaleten.....teslim alındığı daha sonra 25.08.2011 tarihli Hak Sahipliği İnceleme Komisyon Kararı ile de davalının hak sahipliğinin iptal edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere ecrimisil, kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu en azı kira geliri, en çoğu mahrum kalınan gelir olan bir nevi haksız kullanım tazminatıdır. Somut olayda davalı, dava konusu konutu, yapılan tahsis uyarınca kullandığına göre tahsis işlemi iptal edilinceye kadar kötü niyetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. ./.....

                      UYAP Entegrasyonu