Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir.” düzenlemesinin açık olduğu, aynı Yasa'nın geçici 54. maddesi uyarınca 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan davacı sigortalının; 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceki sürelerdeki sigortalılığının başlangıcının 18 yaşını doldurduğu tarih olan 14.03.1983 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak, önceki günlerin prim ödeme günlerinden sayılması gerektiği hususu dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, 506 sayılı Yasa'nın geçici 81’inci maddesi gereğince davacının yaşlılık aylığı şartlarının yukarıda yapılan açıklamalara göre, yargılama sırasında oluştuğunun anlaşılması halinde, bu durumun, mahkemece gözetilmesi ve şartların oluştuğu tarihi takip eden aybaşından itibaren aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmesi gerekecektir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi Davacı,9.10.1992 tarihinden itibaren malullük sigortasından aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 09.10.1992 tarihinden itibaren malullük sigortasından aylığa hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, Sağlık Bakanlığı Atatürk Sağlık Sitesi İzmir Devlet Hastanesi'nin 09.10.1992 tarihli sağlık kurulu raporu ile Muğla Devlet Hastanesi'nin 14.06.2002 tarihli sağlık kurulu raporu değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....

      Davacı, Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.07.1992 tarih ve 80 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1714 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 181 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile reisi ...’ın Bağ-Kur kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1325 Esas, 2013/780 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....

        Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 34. maddesinde ise hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/ veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya...

          "İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince sigortalı anne üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....

            un 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında Mahalli İskan Komisyonunun 15/03/1996 tarih ve 35 nolu kararı ile tarımsal iskana hak kazanmış olduğunu, verilen karar gereğince dava konusu 1802 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, Mahalli İskan Komisyonunun 06/04/2012 tarih ve 2012/242 sayılı kararı ile hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek 1802 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, herhangi bir savunma getirmemişlerdir. Mahkemece, 5543 sayılı yasanın 6495 sayılı yasa ile eklenen geçici 7/3 fıkrasında mülga 2510 sayılı yasaya göre hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam eder hükmü gereğince, yine hak sahipliğinin iptali kararı verilmişse de, davalının sigorta kaydının bulunmasının yerleşik hayata geçtiğinin kanıtı olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

              Somut olayda, davacının talebi bakımından, (ölüm/yaşlılık aylığı) yapılması gereken iş sigortalının hangi tarih itibariyle yaşlılık aylığının iptal edildiği, 6552 sayılı Kanun uyarınca hangi tarih itibariyle sigortalılığının geçerli sayılması sonucu aylığa hak kazandığı Kurumdan sorularak, sigortalının iptal sonucu alamadığı yaşlılık aylığı dökümü ve sigortalının vefatı neticesinde davacıya bağlanan ölüm aylığına ilişkin olarak ayrıntılı döküm ve tüm gelir bağlama evraklarını getirtmek, Kurumdan hem sigortalının hem hak sahiplerinin alması gereken aylıkların ayrıntılı dökümü istenerek, Kurum işlemlerini irdeleyen karşılaştırmalı ve ayrıntılı bilirkişi raporu almak, faiz alacağını da bu kapsamda belirleyerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan gerekçelerle, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.a.6. maddesi uyarınca gönderilmesine karar verilmiştir....

              Davalılar, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereği hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereğince 2510 sayılı yasa döneminde hak sahibi olanların herhangi bir koşul aranmadan hak sahipliklerinin devam edeceği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü....

                K A R A R Davacı; tahsis talep tarihinin 17.10.2007 olarak düzeltilmesini ve bu tarih itibarıyla geçerli olan aylığa hak kazandığının tespitini istemiştir. Mahkemece davacının tahsis talep tarihinin 17.10.2007 olarak tespitine karar verilmesi yerindedir. Ancak, davacının bu tarih itibarıyla geçerli olan aylığa hak kazandığının tespiti hakkındaki istemi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; Davacının tahsis talep tarihine göre 506 sayılı Yasanın 5698 sayılı Yasa ile değişik 63 maddesinin (A) bendine göre mi, yoksa maddenin değişiklikten önceki hükümlerine göre mi aylık bağlanması gerektiğini tespit etmek ve davacının bu istemi yönünden de olumlu veya olumsuz bir karar vermekten ibarettir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06/12/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılında meydana gelen depremler sonrası 22 parsel sayılı taşınmazda davalının payı nedeniyle bakanlıkça yaptırılan kalıcı konutlardan 1 parsel, F1-1 Blok 8 nolu bağımsız bölümün adı geçene verildiğini, ancak davalının payını depremden önce sattığının anlaşılması üzerine hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek, 8 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının hak sahipliğinin iptaline dair işleme karşı açılan davanın reddedilerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü....

                    UYAP Entegrasyonu