Mahkemece aksi Kurum işlemlerinin iptaline dair verilen karar yerinde ise de; davacının yaşlılık aylığı şartlarından olan yaş şartını 1479 sayılı Yasanın Geçici 10/1-f maddesi uyarınca 1.1.2008 tarihinde doldurduğu ve bu tarih itibariyle aylığa hak kazandığı belli olmasına rağmen, yazılı olduğu şekilde ve 1.11.2007 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, kararın gerekçe kısmındaki açıklamadan maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendindeki “01.11.2007” tarihinin silinerek yerine; “01.01.2008” tarihinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İştirakçilerin emekli aylığına hak kazanabilmelerinin kadın 20, erkek ise 25 fiili hizmet yılını ve tabi oldukları yaşlarını doldurmaları şartı ile mümkün olduğu, ilgili mevzuat uyarınca, sosyal güvenlik sözleşmesi olan ülkelerde çalışanlardan, sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre birleştirilmiş hizmetler üzerinden her iki ülke tarafından bağlanan aylığın, tam aylığa dönüştürülmesini sağlamak amacıyla yapılan borçlanma işlemleri sırasında, tam aylığa hak kazanabilmek için gerekli şartların tespitinde, ilk aylık veya ölüm tarihindeki mevzuatın uygulanarak, kadın için 20, erkek için 25 fiili hizmet yılının doldurulması şartının aranacağı, dolayısıyla, 25 hizmet yılını dolduracak şekilde yurt dışı hizmetini borçlanmayan ilgiliye, Kurumca bağlanan kısmi aylığın tam aylığa çevrilmemesine yönelik yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir....
Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Daire kararında; "... babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur. B....
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, çalışamayacak durumda malûllük olgusu kanıtlanamadığından değinilen 45. madde çerçevesinde ölüm aylığı bağlanamayacağı, bununla birlikte çalışma gücünün % 60 oranında kaybedildiği saptandığından söz konusu 34. madde kapsamında aylığa hak kazanıldığı belirgin olup, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, aylık başlangıcı olarak 34. maddenin yürürlük günü yerine dava tarihinin esas alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir.” düzenlemesinin açık olduğu, aynı Yasa'nın geçici 54. maddesi uyarınca 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan davacı sigortalının; 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceki sürelerdeki sigortalılığının başlangıcının 18 yaşını doldurduğu tarih olan 14.03.1983 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak, önceki günlerin prim ödeme günlerinden sayılması gerektiği hususu dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, 506 sayılı Yasa'nın geçici 81’inci maddesi gereğince davacının yaşlılık aylığı şartlarının yukarıda yapılan açıklamalara göre, yargılama sırasında oluştuğunun anlaşılması halinde, bu durumun, mahkemece gözetilmesi ve şartların oluştuğu tarihi takip eden aybaşından itibaren aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmesi gerekecektir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi Davacı,9.10.1992 tarihinden itibaren malullük sigortasından aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 09.10.1992 tarihinden itibaren malullük sigortasından aylığa hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, Sağlık Bakanlığı Atatürk Sağlık Sitesi İzmir Devlet Hastanesi'nin 09.10.1992 tarihli sağlık kurulu raporu ile Muğla Devlet Hastanesi'nin 14.06.2002 tarihli sağlık kurulu raporu değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davalı ..., hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, yine kendileri tarafından açılmış bir davanın da bulunmadığını, ayrıca 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, Danıştay 8....
Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 34. maddesinde ise hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/ veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya...
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince sigortalı anne üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....