Somut olayda; davacı murisinin 170 gün SSK ve 510 gün Emekli Sandığı hizmeti olduğu, 23.7.1999 tarihinde ölümü üzerine hak sahiplerine 1.3.2003 tarihinden itibaren Emekli Sandığından 680/10100 oranında kısmi aylık bağlandığı, davacının 1.120 gün borçlanıp kısmi aylığını tam aylığa dönüştürmek istediği, ancak Kurum tarafından davacı murisinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve murisin tabi olduğu 5434 sayılı Kanun hükümleri ile aylık bağlandığı, aylık bağlama tarihinde yürürlükte olan kanun hükümleri uyarınca davacının aylığının tam aylığa çevrilmesi için 10 yıllık hizmet süresinin şart olduğu, bu itibarla tam aylık talebinin kabul edilebilmesi için 8 yıl 1 ay 10 günlük sürenin borçlanma yoluyla ihyası gerektiğini belirtmiştir....
Fıkralara göre:"31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce T6na müracaat edilmesi zorunlu olduğunu, kuruma başvurulmadan açılan davanın reddinin gerektiğini, hak sahiplerinin almakta oldukları kısmi aylıklarını, sigortalının yurt dışı hizmetlerinden ölen sigortalıya kısmi aylığın bağlandığı tarihteki malulluk veya yaşlılık aylığına hak kazanmaya yetecek kadar olan sürelerini 3201 sayılı Kanuna göre borçlanarak tam aylığa yükseltebileceklerini, kurumlarınca davalının müteveffa eşi Cihan Curuk'a sağlığındaki 24.08.1993 tarihli tahsis talebi dikkate alınarak Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine göre Türkiye'deki 298 gün sigortalı çalışmaları ile Almanya'daki çalışmaları birleştirilerek 01.09.1993 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığı...
İş Mahkemesi Dava, aylığa hak kazandığının ve birikmiş aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esasdan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Somut davada; davacı 07.03.2016 tarihli tahsis talebine istinaden aylığa hak kazandığının ve birikmiş aylıklarının tahsilini talep etmiştir....
İş Mahkemesi Dava, aylığa hak kazandığının ve birikmiş aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esasdan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Somut davada; davacı 07.03.2016 tarihli tahsis talebine istinaden aylığa hak kazandığının ve birikmiş aylıklarının tahsilini talep etmiştir....
ın malullük aylığından faydalanmak için Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 09.11.2006 tarihinde aldığı raporun para karşılığında düzenlenmiş sahte bir rapor olduğunu iddia ettiği, sanığın şikayeti üzerine Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce katılanın yeniden kontrol muayenesine tabi tutulduğu, bunun sonucunda Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 24.04.2012 tarihli rapor düzenlendiği, özür durumunun oranı ile ilgili olarak iki rapor arasında farklılıklar bulunması üzerine Konya İl Müdürlüğü tarafından Gelirler İdaresi Başkanlığına 11.02.2013 tarihinde “sigortalının çalışma gücü kayıp oranının aylığa hak kazandığı 01.12.2009 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilerek sakatlık indiriminden yararlanıp yararlanamayacağının” sorulduğu ve 15.02.2013 tarihinde Konya Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilerek Gelirler idaresi Başkanlığından gelecek cevabi yazıya göre işlem yapılacağının belirtilmesi karşısında; sözü edilen hususlar yerine...
Dava konusu bağımsız bölümün davalılar adına tesciline dayanak olan Türkoğlu Mahalli İskan Komisyonu'nun 24.08.1995 tarihli işleminin 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararı ile iptal edildiği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin anılan 13.12.2011 tarihli kararın iptali için ... 2. İdare Mahkemesi'ne dava açıldığı, davanın reddine ilişkin kararın Danıştay'ın 05.02.2014 tarih 2013/4278 Esas 2014/690 Karar sayılı kararı ile bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ... İdare Mahkemesi'nin 05.05.2015 tarih 2015/224 Esas 507 Karar sayılı kararı ile hak sahipliğinin iptaline ilişkin 13.12.2011 tarihli idari işlemin iptaline karar verildiği ve bu kararın 18.05.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu halde, hak sahipliğinin iptaline ilişkin idari işlemin iptal edildiği ve iptale ilişkin hükmün kesinleştiğinden bahisle eldeki davada verilen hükmün bozulması gerektiği anlaşıldığından onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"Dava, 3201 ve 506 sayılı Yasalar kapsamında kısmi aylığının tam aylığa yükseltilmesi gerektiğinin ve tahsis talep tarihi itibariyle tam aylığa hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve......arafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının borçlanma işleminin geçerliliğine karşın, sözü edilen 6. madde uyannca yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları arasında yer alan yurda kesin dönüş yapma koşulunun davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak saptanıp, sonucuna göre karar verilmeliyken; mahkemece, bu yönde herhangi bir inceleme yapılmamış, fiilen çalışılan ve işsizlik yardımı alınan süreler dışlanıp, bu dönemler dışında aylığa hak kazanıldığı yönünde hüküm kurulmuştur. Davacının yazılı beyanına karşın, borçlanma başvurusu ve tahsis talep tarihlerinde yurda kesin dönüş yapmadığı, içeriği davacı tarafından da kabul edilen belgede yer alan bilgiler ışığında çekişmesizdir. Kesin dönüş, yabancı ülkedeki çalışma ilişkilerinin her yönüyle sona erdiritip, yerleşmek niyetiyle yurda dönülmesi ve ikametgahın Türkiye'ye nakli biçiminde gerçekleşmelidir....
un herhangi bir ... kuruluşu kapsamında çalışmasının, aylık ve gelirinin olmaması dikkate alındığında 29/07/2003 tarih ve 4958 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik kapsamında bu tarihten sonra aylığa hak kazandığının kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, davacılardan ...'un talebi değerlendirilirken 506 sayılı Yasanın 99/1. maddesinde yer alan “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar.” hükmü ile 5510 sayılı Yasanın 97/1. maddesinde “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.” hükmü de değerlendirilmelidir....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde; sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde; hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının eşinin 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı alma açısından hakkı doğuran olayın eşin vefatı olduğu ve babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun'un 34 ve 54 üncü maddelerindeki düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanması mümkün olmayıp davacının çift aylığa hak kazanmasına olanak bulunmamaktadır. 24....