Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

payları ile sınırlı olup müvekkilinin dava dışı şirkete ortaklık dışı bir borcu olmadığı gibi sermaye borcu da bulunmadığını, kaldı ki bir şirketin alacaklısı tarafından alacağının temini için sermaye koyma borcunu henüz tamamen ifa etmemiş olan herhangi bir ortağa doğrudan gidebilme hakkı dahi bulunmadığını, neticeten müvekkilinin ortağı olduğu ortaklık, sermaye şirketi olup ortaklık borçlarından kendi malvarlığı ile sorumluluğu olmadığını, müvekkili, sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olup kaldı ki getirmemiş olsa bile bu sorumluluğun muhatabı ortaklık olduğunu, mahkemece de bilindiği üzere limited ortaklıklarda ortağın şahsi malvarlığı ile sorumluluğunun doğduğu tek istisna AATUHK nun 35. maddesi kapsamında Amme alacaklarının tahsili olduğunu, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları ile de sabit olduğu üzere, limited şirket ortakları borçlu şirkete göre 3. kişi konumunda sayılamayacağını, bu nedenle kötüniyetli alacaklı tarafından müvekkile hukuka aykırı şekilde haciz ihbarnameleri gönderilmesi...

    Başka bir anlatımla ortağın, taahhüt ettiği sermayeyi koyma borcuyla sınırlı olan sorumluluğu şirkete karşı olup, şirket borçlarından dolayı alacaklılara karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. TTK’nın 573/2. maddesi uyarınca esas sözleşmede öngörülmesi şartıyla sermaye koyma borcu yanında limited şirket ortağı yönünden ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri de öngörülebilecek olup ek ödeme yükümlülüğüne dair şartlar aynı Kanun’un 603 ve devamındaki maddelerde, yan edim yükümlülüğüne dair şartlar ise 606 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Bu kapsamda limited şirket ortağı, ancak yukarıda anılan kanunî düzenlemelerde belirlenen şekil ve esaslar çerçevesinde, esas sözleşmede belirlenen ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri ile sorumlu tutulabilecektir. Bu durum, ortakların şirkete karşı koymayı taahhüt ettikleri sermaye borcuyla sınırlı olarak sorumlu olduklarına dair kuralın istisnasını teşkil eder....

      Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir. Somut olayda; davacı yazılı delil sunmamış ise de, "... teslimatı", "... adına ortaklık ödemesi" "... adına", "... sermaye taahhüt bedeli", ... teslimatı", "... sermaye bedeli" vb. açıklamalı banka dekontlarını sunmuştur. İhtiyati tedbire konu payların uyuşmazlık konusu olduğu, dosya kapsamından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği kanaatine varılarak teminat mukabilinde davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekmiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        nin borcuna ilişkin (-) 27.286.004,22 TL kefaletlerinin bulunduğu, bu miktarın davacılar ....ti. ile .....'lerinin pasif hesaplarında gösterilmemesi halinde bu davacıların borca batık olmadığı nazara alınarak bu yönüyle davacılar .... açısından iflas erteleme dava şartı olan borca batıklık unsurunun gerçekleşmemiş olduğu gözetilerek bu davacılar yönünden davanın reddine karar .../... S.2. verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacılar ....'nin iflasına karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil.... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin İMKB nezdinde menkul kıymet alım satım işlemlerinde aracılık faaliyeti gösterdiğini, taraflar arasında Sermaye Piyasası Aracı Alım Satım Sözleşmesi akdedildiğini, davacının yaptığı işlemler neticesinde borçlu duruma düşüp, borcuna karşılık 10.000 USD meblağlı bir adet çek verdiğini, ardından borcu ödememek için İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1998/685 E, nolu dosyası ile menfi tesbit davası açtığını, mahkemece tedbir kararı verildiğini, bankaca tedbir kararı olduğundan çekin arkasının yazılmadığını, davalının davasının reddedildiğini, akabin de yazılı delil başlangıcı teşkil eden çek ve mahkeme ilamında yer alan tesbit hükmüne dayanarak takibe girişildiğini, takibe itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %40’dan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Noterliğinin 128.04.2017 tarih ve ------ yevmiyeli işlemi ile ------ şirketli ünvanlı sermaye şirketinin kurulduğu, şirketin kuruluş sermayesinin 300.000 TLY olup, her bir ortağın 100.000 TL sermaye taahhüt ettiği, davacının söz konusu sermaye koyma borcunu ödediği ancak diğer ortakların bu ödemeleri yapmadığı, diğer ortakların halen borçlu oldukları, şirketin sermaye ihtiyacı olması üzerine şirkete 28.000USD ve 24.000 EURO borç verdiği, bu borcun 28.000 USD kısmının davalı tarafından alınan makinelerin: bedelinin ödenmesi için 3. Şahıslara yapıldığı, 24.000 EURO kısmının ise 17.10.2018 tarihinde doğrudan davalının------ Şubesi hesabına gerçekleştirildiği, davalı şirketin davacının hesabına dört ayrı ödeme yaparak USD borcunun bir kısmını ödediği, bu ödemelerin: 12.01.2019 tarihinde 30.000 TL (Açıklaması: 28.000 dolar 1....

              nin ayni sermaye artırımına gidilebilmesi amacıyla Büyükçekmece Belediye Başkanlığı'nın 10.01.2020 tarihli Meclis Kararı alındığı, 10.01.2020 tarihli Meclis Kararı ile; Orhan Veli Kordonboyu Sosyal Tesisi, Prof. Dr. Türkan Savlan Spor ve World Point Sosyal Tesisi ve Celaliye Sosyal Tesislerinin faydalanma ve kullanma haklarının sermaye artışına esas olacak ayni değerlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun "Sermaye Koyma Borcu" başlıklı 127/1....

                A.Ş’ye sermaye artışı olarak verilmesine meclise katılanların oybirliği ile karar verildiğini, 6102 Sayılı TTK’nın’nın “Sermaye Koyma Borcu” başlıklı 127. maddesinin “Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak… (d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları… konulabilir” hükmünü içerdiğini, aynı Kanun’un “Ayni Sermaye” başlıklı 581. maddesinde “Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan; nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabileceğini, hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.” hükmünün yer aldığını beyanla ... Başkanlığı'nın hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlarda kurulu olan ve ekli meclis kararlarında belirtilen kafeler, taşınmazlar ile pano ve ATM alanlarının 5 yıllık kira bedellerin değerinin belirlenmesini talep ve dava etmiştir....

                  Şti. ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağının ve bu kanun hükümlerine göre takibe tabi tutulacağının düzenlendiği, ortağın bu borcunun onun Ltd. Şti.'ye karşı taahhüt ettiği veya ödediği sermaye borcundan ayrı bağımsız bir borç olduğu, sorumluluğun sermaye payı oranı ile sınırlı olduğu, bu borcun doğmasının ön koşulunun amme borcunun Ltd. Şti'den tahsil imkanının bulunmaması olduğu, amme borcunun muhatabı şirketten tahsilinin mümkün olmaması halinde ortağın sorumluluğunun söz konusu olabileceği, davacı tarafça talep edilen amme borcuna ilişkin ödemenin bilirkişi ek raporunun içeriğinde de belirtildiği üzere dava dışı ... Ltd....

                    sermaye artışında bilançonun pasif kalemine ilişkin tutarın yeni kurulan şirketin sermayesinin bir unsuru olarak yer alması ve ayrı şekilde görülmesi şartıyla bu işlemin işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyeceği ve vergiye tabi tutulmayacağı, davacının kısmi bölünme neticesinde sermaye azaltımına ilişkin sıralamaya uymadığı ve yeni kurulan şirketin kayıtlarında yer alan hesaplarda, davacı kurumdan sermaye olarak gelen tutarlara ayrı bir şekilde yer verilmediği, sermayeye eklenen 2.134.253,00-TL'nin tutarındaki maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışı olduğu ve şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle işletmeden çekildiğinin kabulü ile işletmeden çekilen 2.134.253,00-TL üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi tutarı düşüldükten sonra kalan tutarın brüte iblağ edilerek üzerinden gelir (stopaj) vergisi hesaplanarak muhtasar beyanname ile beyan etmesi gerektiği, ayrıca gerçekleştirilen kısmi bölünme işlemi dolayısıyla yapılan 22.170.000,00-TL tutarındaki sermaye azaltımının geçmiş...

                      UYAP Entegrasyonu