Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında yazılı adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığı, miktar itibariyle davada tanık dinlenemeyeceği, davacı ortaklığa konu otobüsün alımı sırasında çekilen banka kredisine kefil olmuş ise de, kredi borcunu ödediğine ilişkin dosyada herhangi bir banka kaydına rastlanılmadığı; aksine, kredi ödemelerinin büyük bir kısmının davalı ... tarafından ödendiği, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Uyuşmazlık; taraflar arasında adi ortaklık kurulup kurulmadığı, bu kapsamda sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinin adi ortaklığın mevcudiyetine etki edip etmeyeceği ve tasfiye sırasında nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ilişkindir. 6100 sayılı...

    Şti'nin 138 adet hissesini 02.09.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 69.000,00 TL bedelle davalıdan devraldığını, bedeli nakten ve tamamen ödediğini, devir sonrasında devralınan hisselere ait davalının ödenmemiş sermaye koyma borcunun ortaya çıktığını, davalıya bu meblağı ödemesi hususunda ihtar göndermesine rağmen davalının ödemeye yanaşmadığını, bu nedenle borcun 01.05.2011 tarihinde müvekkilince ödendiğini, müvekkilinin yapmış olduğu mükerrer ödeme nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Şirketin sermaye eksikliğinin giderilmesi için şirket ortakları sermaye koyma borcunun kapatılması için bazı taşınmazlarını ayni sermaye olarak borçlu şirkete devretmişlerdir.Sermaye olarak devredilen taşınmazlar üzerinde ipotekler vardır. İpotekli taşınmazın şirkete ayni sermaye olarak konulması mümkündür. Ancak bu durumda yani ipotekli taşınmazın ayni sermaye olarak konulması halinde ipotek bedeli ayni sermaye değerinden indirilerek bakiye değer iyileştirme projesi yönünden ayni sermaye olarak kabul edilmelidir.Mahkemece ayni sermaye olarak konulmak istenen taşınmazlar yönünden bu yönde bir inceleme yapılmadan ayni sermaye olarak iyileştirme projesine katkı sağlayacağının kabulü isabetsiz olduğu gibi, Şekerbank A.Ş’nin bilirkişi kurulunun asıl ve ek raporlarına itirazları doğrultusunda inceleme yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

        ın 1.412.659,32-TL sermaye koyma taahhütünü yerine getirmeden sermaye artırım kararı alındığını, bunun TTK'nın 456.maddesine aykırı olduğunu, Bakırköy ... ATM'nin ... Esas sayılı dosyasında özel denetçi atandığını ve özel denetçi raporunda ...'ın sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinin tespit edildiğini, hakim hissedarların sermaye artırımı ile amaçlanan müvekkilinin hissesinin azaltılması olduğunu, davalı şirketin bu amaç ile daha öncede karar aldığını, bununla ilgili Bakırköy ... ATM'nin ... Esas sayılı dosyasında davanın görüldüğünü ve 08/02/2018 tarihinde sermaye artırım kararının iptaline karar verildiğini, sermaye artırım kararının HMK'nın 2.maddesine de aykırı olduğunu, iyi niyete dayanmadığını, davalı şirketin hakim hissedarları hakkında usulsüz işlemleri nedeniyle Bakırköy .... ASCM'nin .....

          Mahkemece yapılacak iş; sözkonusu borcun tahsili için davacıya ödeme emri tebliğinden önce dava dışı borçlu şirket hakkında takip yapılıp yapılmadığı ve borcun şirketten tamamen veya kısmen tahsil imkanı bulunup bulunmadığı araştırılarak ve 506 sayılı Yasa'nın 80, 5510 sayılı Yasa'nın 88, 6183 sayılı Yasa'nın 35 ve mükerrer 35'inci maddeleri de göz önüne almak; dava dışı asıl borçlu şirketten tahsil imkanı araştırması yapıldığı ortaya çıkarsa prim borcuna sebep, esastan çalışma olup olmadığını araştırmak ve prim borcuna konu işyerinin mühürlenmesine ilişkin belgeleri getirterek tüm delilleri birlikte değerlendirerek karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yetersiz inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            den pay devralmak suretiyle 6.000 adet ve 15.000.000 TL nominal değerli pay sahibi olduğunu, ödemelerin pay bedellerine mahsuben sermaye borcu için yapılmış ödemeler olduğunu iddia ettiğini, davacı 2.400.000 Euro'yu ..... şerhi ile havale ettiğini, davacının şirket ortağı olup, toplamda 15.000.000 TL olan sermaye borcuna mahsuben ödemeyi yaptığını, bu durum davacının havaleyi gönderirken dekonta düştüğü şerh, tarafların aralarındaki yazışmalar, e-mailler, ticaret sicil kayıtları ve ticari defterlerle sabit olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirkete 6.000 adet ve 15.000.000 TL nominal değerli hisselerle ortak olduğu ve takip-dava konusu 2.400.000 Euro tutarındaki ödemelerin sermaye borcuna mahsuben yapılan ödemelerin geri istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

              Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanık savunmasında şirkete karşı olan sermaye koyma borcunu ödediğini belirtmiş olup, bu ödemenin resmi kayıtlarla doğrulanması gerekmekle şirketin banka hesabı kayıtlarının temin edilerek söz edilen sermaye payının ödenmiş olup olmadığının belgelendirilmesi gerektiğinden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat ve tazminatın reddine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki davada verilen karar gerekçesiz olup, karar gerekçesi olarak belirtilen gerekçenin sadece haciz ihbarnamelerine ilişkin usule yönelik kanun maddelerinin belirtilmesinden ibaret olduğunu, davacı yanın dava dilekçesindeki iddiaları ispatlayamadığını, karşı tarafın açmış olduğu davanın üçüncü şahısların 89/3 haciz ihbarnamesine karşı açılmış olan bir dava olduğu göz önüne alındığında huzurdaki davadaki itilafın icra dosyasındaki borçlunun borcu olup olmadığının belirlenmesi değil, davayı açan üçüncü şahıs olan T1 icra dosyasındaki borçlu şirketin hissedarı olup olmamasından kaynaklandığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararları gereği davacının sermaye borcunu ödediğini bankaya açıklamalı olarak sermaye borcuna ilişkin yatırdığı paranın dekontuyla kanıtlamasının mümkün olduğunu, ancak dava dosyasına işbu zamana kadar davacı tarafından sermaye borcunun ödendiğine ilişkin herhangi bir dekont sunulmadığını...

                Davalılar mülkiyeti nakleder nitelikteki harici sözleşmenin geçersiz olup, feshinin istenemeyeceğini, kaldı ki ölüm nedeniyle sözleşmenin sona erdiğini, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini belirterek davanın reddini dilemişlerdir....

                  un tahvil alımı konusunda yaşayabileceği riskleri bildiğinin varsayılmasının kabul edilemez olduğunu, yurtdışında gerçekleştirilecek işlemlere ilişkin risk bildirim formunun bulunmadığını, imzalanan belgelerin kabul beyanı olmadığını, davacının nitelikli yatırımcı beyanının da olmadığını, davalının özen ve sadakat borcuna aykırı davrandığını belirterek rapora itiraz etmiştir. Davalı şirket vekili 24/02/2021 tarihli dilekçesiyle raporda geçen usuli hataya ilişkin mütalaayı kabul etmediklerini, ancak esasa ilişkin değerlendirmelere katıldıklarını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu