Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşletme sermayesi ihtiyacı olan şirketin ortaklarının sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde iyileştirme projesi ciddi ve inandırıcı kabul edilemez. Ortakların sermaye koyma borcunu yerine getirip getirmediği konusunda raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Mahkemece bu çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi işletme sermayesi ihtiyacının işletme ortağı olarak bir firma ile anlaşma yaparak nakit girişinin sağlanacağına ilişkin iddia üzerinde durulmadan karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, ortağın sermaye koyma borcunu ödememesi nedeniyle ...'nın 529. maddesi gereğince açılan, ortağın şirketten çıkarılması talebine ilişkin olup, mahkemece dosya içerisinde bulunan şirket ana sözleşmesine göre şirketin iki ortaklı olduğu, iki ortaklı limited şirkette çıkma veya çıkarılmanın istenemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Ancak mahkemece davacı şirketin kurulduğu tarihteki ana sözleşmeye bakılarak iki ortaklı olduğuna karar verilmiş ise de şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilmemiş olup dosya kapsamından dava tarihi itibariyle şirketin kaç ortaklı olduğu anlaşılamamaktadır....

      ilişkin payları satış sureti ile sermaye koyma borcunu yerine getirmek için devretmiş olup işbu hususa ilişkin müvekkil şirket kayıtlarını dilekçe ekinde ibraz ediyor ve şirket kayıtlarına delil olarak dayandığını, söz konusu pay satışının esasında şirkete sermaye koyma niteliğinde olduğundan söz konusu pay satışlarına ilişkin ön alım hakkı kullanılması mümkün olmadığını, İstanbul İli Beyoğlu ilçesi, Emekyemez Mahallesi, 255 ada, 6 parselde kayıtlı asma katta 2 numaralı bağımsız bölüm, çay ocağı vasfındaki taşınmazın 25.02.2022 tarihinde şirkete sermaye konulması amacı ile satış yolu ile devri yapıldığını, ekte sunulan vergi tahsil alındı belgelerinden de anlaşılabileceği üzere 28.02.2022 ve 14.03.2022 tarihlerinde pişmanlıktan yararlanılarak 195.000 TL'ye yükseltilmiş ve bu miktar üzerinden harç tamamlandığını, bu düzeltme işlemi, eldeki ön alım davasının açılma tarihinden önce tamamlandığını, davalı tarafın satış sözleşmesinde yer alan ve satış bedelinden kaynaklanan hatayı dava...

      Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir." düzenlenmiş olup, iş bu yasal düzenlemeye göre, şirkete ayni sermaye koymak için değer tespiti ve buna ilişkin rapor talebinde bulunanın, hangi şirkete ayni sermaye koyma taahhüdünde bulunduğunu açıklaması ve bunun üzerine yapılacak inceleme sonucu, kanunun aradığı şartlarda rapor düzenlenmesi gerektiği ve raporu hazırlayacak bilirkişi ücretinin de peşin olarak yatırılması gerektiği halde, davacı Adalet İlkme tarafından açılan iş bu davada, değer tespiti istenen taşınmaza ilişkin bilgiler sunulmakta ise de, değer tespiti istenen taşınmazın hangi şirkete ne oranda sermaye olarak konulacağı açıklanmadığı gibi, raporu hazırlayacak bilirkişi ücretinin yatırılmadığının tespiti üzerine, mahkememizce hazırlanan tensip zaptı ile davacıya dava dilekçesinde belirtilen eksikliği tamamlaması ve ek delil gider avansını yatırması hususunda ihtaratlı davetiyenin, davacıya 28/09/2021 tarihinde tebliğine rağmen verilen iki haftalık kesin süre içerisinde...

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlık, şirketler hukuku ile ilgili sermaye koyma borcundan kaynaklanmakta olup dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 18.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın Limited Şirketi ortağı bulunan davalılar arasındaki sermaye koyma ediminden kaynaklanmakta olup, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 27.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Uyuşmazlıkta, yukarıda sözü edilen Kanun hükümleri uyarınca emlak vergilerinin 9/10'u tecil edilen taşınmazın, kısmi bölünme hükümleri uyarınca davacı şirket tarafından 996 hisse ile kurulan şirkete ayni sermaye olarak konulduğu, bu sermaye koyma işlemi ile davacı şirketin yeni kurulan şirkette pay sahibi olduğu, karşılığında bu şirketin hisselerini aldığı, şirketteki mesuliyetinin ayni sermaye olarak koyduğu taşınmaz nedeniyle aldığı paylarla sınırlı bulunduğu ve şirkete karşı bir takım haklara sahip olduğu gibi borç ve sorumluluklar da yüklendiği, ayni sermaye olarak koyduğu taşınmaz nedeniyle sahip olduğu hisse senetlerini Yasa hükmü uyarınca iki yıl geçmeden devredemeyeceği ve en önemlisi ayni sermaye koyma işleminin kayıtlı değerle yapıldığı ve bu şartlarla devredildiği görülmüş olup, olayda yasanın aradığı anlamda gerçek bir satış işlemi bulunmadığından, tecil edilen vergilerin muaccel halde geldiğinden söz etmeye olanak bulunmamaktadır....

              Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin son üç yılda kâr getirici faaliyetinin olmadığı, sermaye artırımı kararına rağmen ortakların sermaye koyma borcunu ödemedikleri, şirket ortaklarına ait taşınmazların şirkete ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin taahhüde de uyulmadığı, yeni ortak alımı konusunda bir gelişme sağlanmadığı, bu haliyle bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere borca batık şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabul edilemeyeceği, somut tedbirler içermediği gerekçesiyle iflasın ertelenmesi talebinin reddine, istemci şirketin iflasına dair verilen karar istemci vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.02.2011 tarih ve 2010/13721-1903 E-K. sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez, istemci vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....

                Mahkemece; iddia, savunma, kayyım raporları, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı şirket ortağının 1.353.637,51TL sermaye taahhüt borcu bulunduğu, bu taahhüdünü yerine getirdiğinde şirketin borca batıklık durumunun ortadan kalkacağı bu durumda iflas ve iflas erteleme koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davacı şirket ortaklarının ödenmemiş sermaye borcu bulunduğu, sermaye koyma borcunu tam olarak yerine getirmeyen şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı kabul edilemeyeceği, sermaye borcu ödendiğinde borca batıklıktan kurtulacağı anlaşılan davacı şirketin bu aşamada borca batıklığından da gerçek anlamda söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  İstinaf Sebepleri Davalı vekili; taraflarca imzalanan sözleşmenin adi ortaklığın unsurlarını taşımadığını, ortak amaç ve sermaye unsurunun yer almadığını, gerekçeli kararda da sermaye payı ve masraflara ilişkin delil bulunmadığının açıklandığını, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, bu nedenle adi ortaklık kapsamında değerlendirme yapılamayacağını, dava konusu araçları davalının aldığını, bakım ve işletme masraflarını karşıladığını, davacı tarafından bildirilen bir kısım faaliyet ve çabanın vekaletsiz işgörme kapsamında değerlendirilebileceğini, bu durumun davacıya makine ve gelirleri üzerinde ortaklık hakkı kazandırmayacağını, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, ortaklığa getirilen katılım payı üzerinden tasfiyenin yapılması gerektiğini, katılım payı getirilmediği için belirlemenin doğru olmadığını, hangi işin yapıldığı, ne kadar kazanç elde edildiğine dikkat edilmediğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve...

                    UYAP Entegrasyonu