Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uygulamada satış vaadi sözleşmelerinin yorumunda Borçlar Kanunu'nun 18.maddesi hükmünün gözetilerek sözleşmelerin ifasına olanak verecek şekilde yoruma gidilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Somut olayda; gerek sözleşme içeriğinden ve gerekse vaat borçlusunun duruşmada alınan imzalı beyanından, davanın dayanağı satış vaadi sözleşmesi ile davacının taşınmazda paydaş kılınmasının amaçlandığı görülmektedir. 24.04.1978 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında vurgulandığı üzere zemininde bina bulunan ancak kat mülkiyeti ya da kat irtifakı henüz kurulmamış bir taşınmazda bağımsız bölüm satış vaadi geçerli kabul edilmiş, böyle bir satış vaadi söz konusu ise bağımsız bölüme tahsis edilecek arsa payı oranının bilirkişi görüşünden yararlanılarak saptanması her zaman olanaklı bulunduğundan bağımsız bölüme düşen arsa payı oranı satış vaadi sözleşmesinde gösterilmemiş olsa bile bu sözleşmenin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır....

    K A R A R Davacı, davalılar ile yapılan satış vaadi sözleşmesi ile kendisine satışı vaat edilen taşınmazlar hakkında, davalılar tarafından dava dışı idareye karşı açılan kamulaştırmasız el atma davası sonucu 289.806,00 TL tazminata hükmedilerek bu kararın kesinleştiğini, satış vaadi sözleşmesindeki taşınmazın ikame değeri olan bu bedelin kendisine ödenmesi gerektiğini ileri sürerek; satış vaadine konu taşınmazların değeri olan 289.806,67 TL bedelin yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, satış vaadi sözleşmesinde kendileri adına vekaleten hareket eden kişileri tanımadıklarını, vekaletnamelerin sahtecilik ürünü olduğunu, bu sözleşme nedeniyle kendilerine ödenmiş bir bedel olmadığını, kaldı ki bu sözleşmenin kamulaştırma yasasının 31. maddesine aykırı olmakla geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.Davalılar açtıkları karşı dava ile, satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece...

      Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır....

        Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz. Somut olaya gelince 21.08.1996 tarihli ve 25431 yevmiye no'lu vekaletnamenin usulüne uygun şekilde düzenlendiği ve vekilin satış vaadi sözleşmesi yapma yetkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı ...'in bu vekaletname ile ...'i vekil tayin ettiği, vekilin ise 22.08.1996 tarihli ve 25473 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile müvekkilinin davaya konu 16, 132, 133 ve 428 parsel sayılı taşınmazlardaki miras hak ve hisselerinin tamamını davacıya satmayı vaat ettiği görülmüştür....

          Davalı vekili, davalı ile davacı arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunu, davalı tarafından sözleşmede kararlaştırılan bedelin nakden alındığını, asli müdahil ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin asli müdahil tarafından davalıya baskı ile imzalatıldığını beyan etmiştir....

            ın aleyhine 26.11.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, bu dava sırasında dava dilekçesi ve mahkeme kararının bilinçli olarak yanlış adrese tebliğ edildiğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuş, bu istek kabul edildiği takdirde de yeniden yapılacak yargılama sırasında satış vaadi sözleşmesini feshettiğini, bu hususun davalılara tebliğ de edildiği hususundaki savunmasının dikkate alınarak tapu iptali tescil davasının da reddini istemiştir. Davalılar, yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığını savunmuşlar, mahkemece satış vaadi sözleşmesinin davalısı ...'e tebligatın usulsüz yapıldığı kabul edilmiş, ancak tek taraflı feshin kabul edilemeyeceği, satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu gerekçesiyle yargılamanın iadesi davasının esastan reddi ile Yahyalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/300 - 2005/78 sayılı kararının onanmasına karar verilmiştir....

              aykırı olduğunu, ayrıca cevap dilekçesinde belirttiği üzere, davacının satış işlemi yaptığı vaat borçluları mirastan kaynaklı malvarlığına malik olmaları nedeniyle satış işlemi ve satış vaadi yapılan tarihlerde bu kişilerin taşınmazdaki hisseleri paylı mülkiyet vasfında olmayıp, elbirliği mülkiyetine tabi olduğunu, bu durumda elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazdaki hisseler üzerinden satış vaadi sözleşmesi yapılmış olması nedeniyle sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunmadığını, yerel mahkeme kararında bu hususun da gözetilmemiş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesinde, İlker Dil, Taner Dil, Hilal Dil ve Caner Dil adındaki satış vaadi borçlularının hissesine karşılık gelen miktarın tescili talep edildiğini, davacının 11.07.2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinin netice ve talep kısmında satış vaadi borçlularından İlker Dil, Caner Dil ve Taner Dil'e intikal eden hisselerin tescilini tekrar ederken, Hilal Dil adındaki satış vaadi borçlusunun hissesi ile ilgili bir talepte...

              Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi, Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi istinaden TMK 1009....

                Noterliğinin 09.06.2009 tarih ve 011580 yevmiye No'lu düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış ve vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkiline verilmesi gereken dairenin ... Aras Şirketi tarafından toprak sahipleri adına verilmesinin teklif edilmesi üzerine, ......

                  SAVUNMA: Davalı T3 ve davalı T4 ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; taraflarınca imzalanan 25/08/1998 tarihli satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığını, TMK'nun 125. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, zira noterde yapılan satış vaadi sözleşmesinden sonra murislerine ait satışa konu taşınmazların zilyetliğinin davacıya devredilmediğini, satış vaadine konu muris babaları Ahmet Domatesçi'den ölümü ile kendilerine miras yolu ile intikal ettiğini ve edecek olan taşınmazlar denilmekte taşınmazların ada, parsel, mevkii ve miktarlarının belirtilmediğini, satış vaadi sözleşmelerinde satış vaadine konu taşınmazların açıkça belirtilmesi gerektiğini, davaya konu 25/08/1998 tarihli satış vaadi sözleşmesine karşılık 06/01/2006 tarihinde kendisi tarafından Uzunköprü 1....

                  UYAP Entegrasyonu