Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, Hazineye ait taşınmazın satışının vaat edildiği, satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığı, davacının ödediği bedelin dava tarihindeki güncel karşılığını isteyebileceği gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulü ile 7.353.38 YTL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacının mülkiyet aktarımı istemine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2- Davacının tazminat istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte davanın açıldığı tarihte davalı vaat olunan taşınmazın maliki olmadığından aynen ifa mümkün değildir....

    Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmaz mal satış vaadi ve borçlanma ve tüketici kredisi sözleşmesinin iptali ile 30.500.00.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı bu davada gayrımenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesinin iptalini talep etmesine rağmen mahkemece, hüküm kısmında "...taşınmaz mal satış vaadi ve borçlanma ve tüketici kredisi sözleşmesinin iptali..." ne karar verildiği yine mahkemece davalı şirket haricinde başka davalı olmamasına rağmen gerekçe bölümünde "...davalı banka 4822 sayılı yasanın 10. maddesi kapsamında yüklenici ile birlikte müteselsilen sorumludur." cümlesi ile "...Davacı sözleşmeden dönme isteminin haklılığını kanıtladığından davanın kabulü ile haricen düzenlenen...

      Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08/11/2004 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil, davalı ... ve davalı ... arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin iptali, davalı ... lehine verilen satış vaadi sözleşmesi şerhinin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01/10/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, sonraki tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptali, satış vaadi sözleşmesi şerhinin terkini istemlerine ilişkindir. Davacı vekili; davalı ...'...

        Vekili ise, davacı-karşı davalının şirketin eski ortağı olup hissesini devrettiğini, satış vaadi sözleşmesinin de gerçekte taşınmaz mülkiyetinin ileride devredilmesi amacı ile değil davacı-karşı davalının şirketteki hisse alacağının teminatı olarak düzenlendiğini belirterek, tapu iptali ve tescil isteminin reddini, satış vaadi sözleşmesinin de iptalini istemiştir. Asli müdahil ..., satış vaadine konu taşınmazın davacı-karşı davalı tarafından dava dışı ...adlı bir kişiye harici satış sözleşmesi ile devredildiğini,...'un da bu hakkını kendisine temlik ettiğini, kalan ödemeleri ...'a yaptığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde ise tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, 17.03.2011 tarihli celsede ...'...

          Yeniden somut olaya döndüğümüzde; her ne kadar davacı ... birleştirilen davanın davacısının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin danışıklı olduğunu ileri sürmüş ise de mahkemece önceki tarihli sözleşmeye üstünlük tanınarak birleştirilen davanın davacısının(asli müdahil) istemini kabul etmiştir. Mahkemenin ...'nin dayandığı satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu yönündeki kabulünün dayanağı da satış vaadi borçlusu ...'ın 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptali için 26.05.1997 tarihinde açtığı dava olmuştur. Bu davada ... 5 numaralı bağımsız bölümün önce ...'a satış vaadi sözleşmesi ile satıldığını, ...'ın isteği üzerine de gayri resmi eşi ...'in borcunun teminatı olmak üzere ...'den satış vaadi sözleşmesi yapılmasını istediğini, kendisinin bu nedenle ...'ye satış vaadinde bulunduğunu, yine ...'ın ...'ye borçlarını ödediklerini belirterek taşınmazı ...'na satmasını istemesi üzerine de ...'na sattığını belirterek sözleşmenin iptalini istemiştir....

            ten bu yerleri satın aldığını ileri sürerek satış vaadi sözleşmesi kapsamında kalan taşınmazların kadastro ile oluşan tapu kayıtları üzerinden kaydının iptali ile adına tesciline bu istem kabul edilmezse taşınmazın değeri üzerinden tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı ... miras taksim sözleşmesinin kadastro mahkemesinde görülmekte olan dava sırasında geçersiz kabul edildiğini, bu nedenle satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece satış vaadine konu yerlerin kadastro mahkemesinde görülen dava sonunda orman tahdidi içinde iken Hazine adına orman dışına çıkarılan alanlarda kaldığı, bu nedenle satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemi reddedilmiş, tazminat istemi yönünden de sözleşme bedeli olarak ödenen 5.000,00 TL'nin güncelliştirilmiş bedeli hüküm altına alınmıştır....

              Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/272 Esas, 381 Karar ile 2004/485 Esas 647 Karar 2004/310 Esas, 477 sayılı Kararlarına göre mirası reddettiğinden ve diğer davalılar sözleşmede taraf olmadığından davacının tapu iptali ve tescil, tazminat davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava konusu 14 no'lu bağımsız bölümün davalılardan ... tarafından 26.01.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle davalı ...'a satışının vaat edildiği ve satış vaadi sözleşmesinin 28.07.2000 tarihinde tapuya şerh verildiği, ...'ın ise 13.11.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle davacıya temlik ettiği, ...'ın davalı ... ...'e karşı satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası açtıktan sonra vefatı nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar verilip Dairemizce 09.03.2005 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı ... ...'in dava konusu taşınmazı üzerinde satış vaadi şerhi olmasına rağmen diğer davalı ...'...

                Dava konusu 23/07/2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin de asıl dava davalılarının murisi .....'ten intikal edecek hisseleri satmayı vaat ettiği ancak 28.03.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle muris ...'e vekaleten ...'nün dava konusu bir kısım taşınmazları ...'e satmayı vaat etmesi, asıl dava davalılarının birden çok kez aynı taşınmazların satış yetkisini içeren vekaletname vermeleri, dava konusu taşınmazlar dışında da ... ile satış vaadi sözleşmeleri yapmaları, birlikte değerlendirildiğinde, birleştirilen dava davalılarının vekaletnamenin kötüye kullanıldığını ve vekil eliyle yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ispat edemediğinden birleştirilen davanın kabulü ile satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesi için yeterli ve hukuki bir delil bulunmadığından doğru görülmemiştir...’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B....

                  Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 14.03.1974 günlü biçimine uygun düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine ve 21.02.2007 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalılar lehine tapuda gerçekleştirilen temliki işlemin muvazaalı olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve (murisleri adına) tescili istemine ilişkindir. Bir kısım davalılar, satış vaadi sözleşmesinin tanzim tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca tapuda iyiniyetli malik olarak mülkiyet hakkını edindiklerini söyleyerek davanın reddini istemişlerdir. Davalı ..., satış vaadi sözleşmesinin tanzim tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca satış vaadi sözleşmesinin tarafı olan murislerin davacılar haricinde başka mirasçılarının da bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava kabul edilmiş, ...ilçesi, ...köyü, 92 parselde davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'...

                    Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalılar- birleştirilen dosya davacılarından ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.03.2017 tarih, 2016/9241 Esas, 2017/2126 Karar sayılı ilamıyla, “Somut olaya gelince; asıl dava satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise satış vaadi sözleşmesinin iptali, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir. Davalı- birleştirilen davacılar satış vaadi sözleşmesinin vekilleri ... tarafından muvazaalı olarak davacı- birleştirilen davacıların murisi ... ile el ve işbirliği içinde bulunularak yapıldığını ileri sürmüştür....

                      UYAP Entegrasyonu