Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi ve izin yönetmeliği hükümlerine göre izin isteğinin bir ay önceden işverene bildirilmesi, işverenin işin durumuna göre izin dönemini belirleyeceği, kısaca izin verilmesi ve kullandırılmasının işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğu açıktır. Ancak somut uyuşmazlıkta işverenin bu yönetim hakkını dürüstlük kuralına uygun kullanıp kullanmadığı konusunu irdelemek gerekir. Davacı işçi, davalı işyerinde uzun süredir çalışmakta olup, dosya içeriğine göre yıllık ücretli izin kullandırılmamıştır. Buna karşın işveren işçinin ücretli izin hakkı olmasına rağmen, işin yoğun olmadığı dönemde ücretsiz izin uygulamasına gitmiştir. Belirtmek gerekir ki işçinin yıllık ücretli izin hakkı varken tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulamasına gitmek ve işçinin yıllık ücretli izin hakkını talep ettiğinde kullandırmamak, yönetim hakkının kötüye kullanılmasıdır. Somut uyuşmazlıkta işverenin izin kullandırılması noktasında yönetim hakkını dürüstlük kuralı gereği kötüye kullandığı sabittir....

    Somut uyuşmazlıkta; 10.03.1952 doğumlu olan davacı, davalıya ait işyerinde 20.06.2012-21.07.2014 tarihleri arasında 2 yıl 1 ay 1 gün süre ile çalışmış olup Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 40 gün yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu, imzalı olan yıllık izin cetveline göre 20.6.2013-04.07.2013 tarihleri arasında 14 gün yıllık izin kullandığı, buna göre kullandırılmayan 26 gün izin hakkı bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ve fesih tarihinden sonra ödenen 657,00 TL de mahsup edilerek sonuca gidilmiştir. Mahkemece bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Davacı, çalışma süresi boyunca hiç yıllık ücretli izin kullanmadığını ve yıllık ücretli izin cetvelinin iradesi fesada uğratılarak kendisine imzalatıldığını ileri sürmüştür....

      Dosyada, iş yeri dosyası içerisinde bulunan davacının imzasının bulunduğu izin fişi belgelerine göre davacının 134 gün yıllık izin kullandığı, davacı 30.12.2010- 31.05.2010 ve 05.10.2015.-05.04.2016 tarihleri arasında davalı vekilinin belirtiği gibi ücretsiz izin kullandığı bu ücretsiz izin kullandığı bu ücretsiz izin süresinin 11 ay olduğu bu süre düşürüldüğünde davacının 12 yıl çalıştığı kabul edilerek 5 yıl 18 günden 90 gün 7 yıl 24 günden 168 gün yaptığı toplam izin hakkının 258 gün izin hakkı bulunulduğu, kullanılan 134 gün düşüldüğünde 124 gün davacının imzasını taşıyan belgelere göre kalan kullanılmamış izin günü hesaplanması gerektiği, davacının son çıplak maaşı 2.615,00 olduğu dikkate alınarak hesaplandığında 7.727,22 TL yaptığı davacıya Haziran 2017 tarihinde 3.334,59 TL ödeme yapıldığı, mahsup edildiğinde davacının 4.392,63 TL yıllık izin alacağı bulunduğu, davalı vekilinin belirtiği 5.143,03 TL ödemenin brüt ödeme olduğu net miktarının 3.334,59 TL yaptığı yıllık izin davasının...

      Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede ise; davacı vekili tarafından bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının 240 gün yıllık izin alacağı bulunduğu ibranamede, ödenen 49 günlü yıllık izin süresi düşüldüğünde, davacının 191 günlük yıllık izin süresi bulunduğunun belirlendiğini, mahkemece bu yıllık izin süresine göre yapılan hesaplamadan ödenen yıllık izin ücreti mahsup edilerek mükerrer mahsup yapıldığını ileri sürmüş ise de mahkemece davacının çalıştığı sürede hak ettiği yıllık izin süresinden kullandığı belirlenen izin süreleri mahsup edilip yıllık izin alacağı bulunduktan sonra fesihte ödenen 49 günlük yıllık izin karşılığı ücret mahsup edilerek yıllık izin ücreti alacağı belirlendiğinden mükerrer mahsup bulunmamakta ise de mahkemece yapılan hesaplama hatalıdır....

      Bu durumda 04.10.1990 tarihinde işe başlayan davacının yıllık izin hakkı 30 gün üzerinden hesaplanmalıdır. Bu bilgiler temel alınarak bilirkişi tarafından 22.11.2018 tarihinde hazırlanıp dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre davacının davalı bankadan temin edilen yıllık izin formları incelendiğinde, çalışma süresi boyunca davacının 806 gün yıllık ücretli izni hak ettiği, kullanılan toplam yıllık izin süresinin 558 gün olduğu, 94 günlük yıllık izin ücretinin iş akdi emeklilik nedeniyle feshedildiği sırada davalı tarafından ödendiği, bakiye 154 günlük yıllık izin ücretinin ise 47.611,67 TL olduğu hesaplanmıştır....

      Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz. Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda davacı 5 tam yıl çalışması karşılığında 66 gün izne hak kazanmıştır. Dosya içerisindeki imzalı izin belgelerine göre 54 gün izin kullanmıştır....

        E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davacı işçi, yıllık izin ücreti isteğinde bulunmuş, davalı işveren ise davacıya çalıştığı sırada bir miktar yıllık izin ücreti ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık izin hakkının çalışırken ücrete dönüşmeyeceği belirtilerek kullanılmayan 14 günlük izin ücreti hesaplanmış, mahkemece davacının imzasını içeren bordroda geçen ödeme tutarı dikkate alınmaksızın yıllık izin ücretinin kabulüne karar verilmiştir. Yıllık izin hakkı dinlenme ve ücret haklarından oluşur ve çalışırken dinlenme hakkı ücrete dönüşmez. Bu nedenle iş ilişkisinin devamı sırasında izin kullanılmadığı halde izin ücreti adı altında yapılan ödemeler dinlenme hakkını ortadan kaldırmaz. İşçinin kullandırılmayan izin hakkı son çıplak ücretten hesaplanır....

          Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davalı işyerinde 13 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık izin süresinin 254 gün olduğu belirlenmiş, davacının imzasını taşıyan yıllık izin belgelerine göre 145 gün yıllık izin kullandığı kabulü ile 109 gün üzerinden yıllık izin hesabı yapılmış iken, itiraz üzerine alınan ek bilirkişi raporunda ise bu sefer davacının hak ettiği yıllık izin süresinin 230 gün olduğu, yıllık izin belgelerinin imzasız olduğu da belirtilerek yıllık izin belgelerinin geçerli olduğuna kanaat getirilirse, davacının 266 gün yıllık izin kullandığı kabulü ile yıllık izin alacağının olmadığı belirtilmiş olup, ek bilirkişi raporunda davacının kullandığı kabul edilen 266 gün yıllık izin süresinin nasıl belirlendiği hususu bakımından da ek bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı görülmektedir....

          Davacının yıllık izin ücreti alacağı istemi bakımından izin ödemesi adı altında bordroda yer alan tahakkukların işçinin farklı şantiyelerdeki çalışmalarının iş bitimi sebebiyle sona erdiği dönemlere rastlayıp rastlamadığı yurda giriş ve çıkış polnet kayıtlarıyla birlikte değerlendirilerek iş bitimi sebebiyle çıkışların verildiği dönemde yapılan ödemelerin karşılığı olan izin günleri ile izinlerin kullandırıldığını gösteren imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile desteklenen izin tahakkukları hesaplamadan düşülmelidir....

            Ancak bu düzenlemeye göre izin ücretinin iki kat olarak ödenmesi için, gazetecinin çalışırken talep etmesine rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmediğini iddia etmesi gerekir. Çalışırken bu yönde talebi olmayan gazetecinin, fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti, 21. maddedeki sürelerle sınırlıdır. Başka bir anlatımla fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti 29. madde gereği 2 kat hesaplanamaz. Ancak davacı tarafça izin talep edildiği halde bu iznin kullandırılmadığı ileri sürülmediği gibi, dosya kapsamında bunu kanıtlamaya yarar herhangi bir delil de bulunmamaktadır....

              UYAP Entegrasyonu