Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece " Davalı tarafından ispatlanan 136 gün yıllık izin ile kayıtlara göre kullandırılmadığı belirtilen 233 gün yıllık izin ücretinin ödendiği ispatlandığından davacının çalışma süresi boyunca 584 günlük izin hakkında ispatlanan 369 gün düşüldüğünde bakiye 215 gün yıllık izin hakkının kaldığı belirlenmiş, bakiye yıllık izinin kullandırıldığı ya da karşılığının ödendiği ispatlanamadığından bakiye yıllık izin alacağı hüküm altına alınmıştır." şeklinde karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda yıllık izin süresinin hesaplanmasına ilişkin olarak, “Davacının toplu iş sözleşmesine tabi çalışan olduğu sendika üye formundan anlaşılmıştır. Davacının yukarıdaki tabloya göre 15/08/1990- 31/10/2000 tarihleri arasında mevsimlik işçi olarak çalıştığı dosya kapsamındaki belgelerden ve SGK belgelerinden anlaşılmış olup, Yargıtay kararlarında 11 aya kadar olan mevsimlik çalışmalarda yıllık izin hakkının bulunmadığı değerlendirilerek bu süreler dışlanmıştır....

Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27 nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir....

    Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinin 10/02/2023 tarih, 2023/8 Esas , 2023/96 Karar sayılı karar ile, "Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda davacı asilin yıllık izin konusunda yeniden isticvabı yapılmış, davacı isticvap beyanında; "izne çıkarken ve izin dönüşü imza atardık. İzin talep edipte kullanmadığım izin olup olmadığını hatırlamıyorum. Aradan uzun süre geçti." şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili, ileri sürülen tarihlerde davacının yıllık iznini kullandığına dair herhangi bir imzalı belge sunamamıştır. Davacının, 10.02.2023 tarihli isticvap beyanı, davalı tarafın ileri sürülen dönemlerde davacının yıllık iznini kullandığına dair imzalı belge sunamaması dikkate alınarak, dosya kapsamındaki davacının imzasını havi izin belgelerine itibar edilmesi gerektiği, buna göre davacının kullandığı izin süreleri düşülmek suretiyle kullandırılmayan izin süreleri yönünden bilirkişi tarafından 2....

    Gazetecinin yıllık izin hakkının kullandırılması noktasında yasal yükümlülük işverene ait olup, gazetecinin talebi üzerine bu hakkın kullanılacağı yönünde hiçbir düzenleme mevcut değildir. Yapılan açıklamalar ve yasal düzenleme çerçevesinde gazeteciye yıllık izin kullandırmayan işveren izin ücretlerini iki kat olarak ödemelidir. Bu iki kat ödeme koşulunun işçinin izin talebine bağlı olarak geçerli sayılması, 5953 sayılı Yasa'nın emredici hükümlerine aykırıdır. Öte yandan Yargıtay'ın yakın tarihli kararlarında, izin ücretinin dönem ücreti yerine son ücretten hesaplanması gerektiği yönündeki uygulaması, yıllık izin hakkının niteliğine daha uygundur. Gazetecinin yıllık izin hakkından feragat edemeyeceği 21. maddede düzenlendiğine göre, yıllık izin hakkı iş ilişkisinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve dinlenme hakkı olarak varlığını sürdürür....

      onayı verilen izin taleplerinde onay sonucu kısmında "OK" ifadesinin yer aldığını, davalı şirkette 4 yılı aşkın süre çalışması bulunan davacının izin kullanılabilmesi için sistem onayının yapılması gerektiğini bilmemesi gibi bir durumun söz konusu dahi olamayacağını, kaldı ki davacı vekilinin de dava dilekçesinde "izin talebinin reddedilmesi veya onaylanmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı" şeklindeki beyanları ile izin talebinin kabul edildiğine ilişkin davalının bir beyanının olmadığını örtülü şekilde kabul ettiğini, izin talebinin reddedilmemesi halinde kabul anlamına gelmeyeceği ise hukuk sistemi ve Yargıtay kararları gereğince malum olduğunu, davalı şirket tarafından davacının izin talebinin kabul edilme iradesi olmadığının ikrar edildiğini, davacı mazeret bildirmeden ve şirket yetkililerinden izin ve onay almadan işe gelmediğini, alınan savunmasında da işe gelmemesinde haklı ve geçerli sebep oluşturabilecek yasal herhangi bir belge sunamadığını ve beyanda bulunamadığını, davacının...

      (örneğin yıllık izin kartı 1997 yılı karşılığı izin başlama 07.07.1997- 14.07.1997 izin bitiş karşılığındaki imza; 1997 yılı izin başlama 15.09.1997- 22.09.1997 izin bitiş karşılığındaki imza gibi, böylelikle işveren tarafından sunulan 3 adet yıllık izin kartında gösterilen her kullanıldığı belirtilen izin dönemi aralığındaki imzaların tek tek davacıya gösterilip sorulması, ayrıca işveren tarafından sunulan her bir yıllık izin talep formundaki imzaların davacıya ait olup olmadığı ve talep edilen yıllık izinlerin kullanılıp kullanılmadığı da tek tek sorulmalı) Davacıdan alınan beyan doğrultusunda imzası inkar edilen edilen yıllık izin kartlarındaki her bir yıllık izin kullanım dönemine ilişkin imzalar ile imzası inkar edilen yıllık izin talep formlarındaki imzaların tek tek ayrı ayrı belirtilmek suretiyle söz konusu imza inkarı yapılan imzaların davacıya ait olup olmadığı hususunda ATK'dan rapor aldırılmalı ( daha önce ATK raporunda belirtilen ve imza incelemesinden geçirilen yıllık...

      Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işverenlikçe sunulan imzalı yıllık izin belgesinde 1475 sayılı Kanun döneminde de davacıya 14 gün izin kullandırıldığı, ancak 4857 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce bu Kanunda öngörülen sürede izin kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan imzalı izin defterine itibar edilmeyerek, davacı tarafın beyanına dayalı olarak davacının 50 gün izin kullandığı kabul edilmek suretiyle yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak yargılama aşamasında imza itirazına uğramayan davalı işverenlikçe sunulan imzalı izin defterinin dikkate alınmaksızın hesaplama yapılması hatalı olmuştur. Buna göre, davalı tarafça sunulan imzalı izin defterindeki yıllık izin süreleri usulüne uygun olarak mahsup edildikten sonra davacının yıllık izin ücreti alacağının hesaplanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

        Somut olayda davacı çalıştığı süre boyunca 2011, 2012 yılı ve izin ücretinin ödendiği 2013 yılı hariç yıllık izin kullandırılmadığını ve ücretinin de ödenmediğini iddia etmiştir. İşverence dosyaya kısmen yıllık izin kullandırıldığına dair davacı imzası bulunmayan yıllık izin defteri sunulmuştur. Yıllık izin defterinin daktilo ile yazılı 2. sayfası ile işverence sunulan son 5 yıllık ücret bordrolarının birlikte incelenmesinde söz konusu sürelerde yıllık izin kullandırıldığının bordrolarda yer almadığı bilakis bordrolarda fiili çalışmaya dayalı iaşe bedeli ödendiği tespit edilmiştir. Davalı Kurumca sunulan genel emir niteliğindeki 24.12.2010 yazıda ise emekli olan işçilere kullandırılmayan yıllık izinlerden son iki yıl dışında yıllık izin ücreti ödenmeyeceğine dair belge cevap dilekçesi ekinde sunulmuştur. Bu savunma ve kabullerde davacının iddia ettiği süreler dışında yıllık izin kullandırılmadığını açıklar mahiyettedir. ......

          Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zaman aşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır....

            Aynı yerle ilgili yeniden izin talep edilmesi yeni izin talebi olarak değerlendirilir."; "Kesin izin süre uzatımı" başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında, "İzin sahibinin yenilenmiş ruhsat, revize edilmiş rehabilitasyon projesi ve bu Yönetmelik hükümlerine göre istenen evrak ile birlikte izin süresi son günü mesai bitimine kadar bölge müdürlüğüne müracaatı halinde mevcut iznin bitim tarihinden itibaren bu Yönetmelik hükümlerine göre süre uzatımı yapılabilir. Süre uzatımının Bakanlıkça uygun bulunması halinde teminat ve arazi izin bedeli güncellenir, onaylı taahhüt senedi alınır." hükümlerine yer verilmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Orman sahalarında madencilik faaliyetinde bulunulabilmesi için Orman Kanununun 16 ncı maddesinin Uygulama Yönetmeliği kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığından izin alınması gerekli olup, anılan Bakanlığın izin verme hususunda takdir yetkisi bulunduğu muhakkaktır....

              UYAP Entegrasyonu