Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda mahkemece davacının aldığı primlerin fazla çalışma ücretini fazlasıyla karşıladığı gerekçesiyle davacının fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, prim ve fazla çalışma birbirinden farklı kavramlardır. Davacının aldığı satış primi yaptığı satışlara bağlı olarak davacıya yapılan bir ödeme olup esas itibariyle çalışanı özendirme ve ödüllendirme amacına matuf ek ücret niteliğindedir. Fazla çalışma karşılığı yapılan ödeme ise bizatihi ücretin kendisidir. Fazla çalışma yapılsın veya yapılmasın, işyeri uygulaması gereği şartlar oluştuğunda prim ödemesine hak kazanıldığı nazara alındığında, prim ödemesinin, fazla çalışma ücreti yerine geçtiğinin kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilmesi isabetli değildir. Mahkemece satış priminin fazla çalışmadan mahsubu ile talebin reddi yerinde olmamıştır....

    hukuka aykırı olduğunu, -İhtiyati haciz talebinin reddi kararı ile borçlunun mevcut durumunda meydana gelebilecek bir değişme malvarlığında azalma meyana gelmesi nedeniyle alacağının elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusu olduğunu belirterek kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    hukuka aykırı olduğunu, -İhtiyati haciz talebinin reddi kararı ile borçlunun mevcut durumunda meydana gelebilecek bir değişme malvarlığında azalma meyana gelmesi nedeniyle alacağının elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusu olduğunu belirterek kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    nın davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre davalı asil Sevda'nın bütün teyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin Adli Yardım talebinin reddine, Ek Kararın temyizine ilişkin bütün temyiz itirazlarının reddi ile EK KARARIN ONANMASINA,(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı asil ...'in bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan asıl hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 8,20 TL kalan onama harcın temyiz eden davalı ...'dan aşağıda dökümü yazılı 25.615,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'ten alınmasına 26/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Maddesi uyarınca, davacının tedbir talebinde bulunduğu taşınmazların davalı şirkete ait bulunduğu ve uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili 04.06.2013 havale tarihli dilekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddi kararından rücu edilerek yeniden tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceği, davacı vekilinin bu talebinin temyiz mahiyetinde olduğu kabul edilip dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildiği görülmüştür. Ne var ki, davacı vekili 25.06.2013 tarihli temyiz dilekçesiyle mahkemenin verdiği 24.04.2013 tarihli ret kararını temyiz etmiş olmakla, temyize konu karar davacı vekiline 10.05.2013 tarihinde tebliğ edildiğinden ve bu arada yasal 15 günlük süre geçtiğinden davacı vekilinin temyiz talebinin süre yönden reddi gerekmiştir....

        Yani satışın yapıldığı tarihte ödenmiş olan bedel budur…” denilerek satış bedelinin 60.000,00 TL olduğunun belirtildiği ve satışın yapıldığı tarihte ödenmiş olan bedelin bu bedel olduğu şeklindeki davalı ...’ün beyanları karşısında gerçek satış bedelinin 60.000,00 TL olarak kabulü ve mahkemece 6098 sayılı TBK’nun 217. maddesi çerçevesinde yapılan araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından hükmün onanması gerekirken yazılı gerekçe ile bozma kararı verilmesinin doğru olmadığı görülmekle, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda her iki tarafın da temyiz itirazlarının yerinde olmadığı görülmüş, bu sebeple hükmün onanması gerekmiştir....

          Mahkemece, tescil talebinin bu gerekçe ile reddi gerekirken, taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu için satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından bahisle reddi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda ... numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, ... numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek düzeltilmiş bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, ....05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            -K A R A R- Şikayetçi vekili, şikayet olunan alacaklının 21.01.2011 tarihinde satış talebinde bulunduğunu ve satış avansını yatırmış olması nedeniyle haczin devam ettiği yönünde yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu zira icra müdürünün aynı tarihli kararda şikayet olunan alacaklının satış talebi reddolunarak 100,00 TL satış avansının dosyaya alınmasına karar verildiğini, satış talebinin reddine ilişkin karara karşı şikayet yoluna başvurulmadığını, bu nedenle şikayet olunan alacaklının geçerli bir satış talebinin varlığından bahsedilemeyeceğini ve haczinin de düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinde 1. sırada şikayet olunan alacaklıya ayrılan payın, müvekkiline ödemesini talep ve şikayet etmiştir....

              Hukuk Dairesinin 02.01.2017 tarih ve 2016/89 E., 2017/52 K. sayılı ilamıyla, şikayet olunanın haczinin 03.11.2009 tarihi olduğu, süresinde 20.09.2011 tarihinde avansını yatırarak satış talebinde bulunduğu, satış talebinin icra müdürlüğünce henüz kıymet takdiri yapılmadığı gerekçesiyle red edildiğini, söz konusu red kararına karşı icra mahkemesine başvurulmadığı, bu şekilde 20.09.2011 tarihinden sonra dosyanın uzunca bir süre takipsiz bırakıldığı, taşınmazın satışının şikayetçinin talebi üzerine 13.03.2015 tarihinde yapıldığı, bu aşamada şikayet olunanın bankanın beklemede kalmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu davranışın dürüstlük kuralına aykırı olduğu, her ne kadar bir kez satış talep edilmekle haczin düşmeyeceğine dair İİK’da düzenleme ve bu yönde içtihatlar mevcut ise de somut olaydaki gibi satış talebinin red kararının benimsenmesinden sonra satış için gerekli hiç bir işlem yapılmaması durumunun yasada düzenlenmemiş olması nedeniyle, bu husustaki...

                Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 500,00 TL'nin ödeme tarihi olan 20/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; manevi tazminat talebi yönünden ise talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı davalıdan satın aldığı aracın kilometresinin gerçeği yansıtmadığını ve daha fazla olduğunu belirterek, ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılması talebiyle davayı açmış; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda gerekçeleri açıklanarak dava konusu otomobilin sahip olduğu gerçek kilometrelerine göre hesaplandığında satış değerinden %5 (1250.00 TL) daha düşük bir bedel olan 23.750,00 TL'ye satılabileceği belirtilmiş; mahkemece yanılgılı şekilde 18/12/2015 tarihindeki duruşmada bilirkişiden “aracın satış sırasında...

                  UYAP Entegrasyonu