İhalede ise gayrimenkule alıcı çıkmadığı, bundan dolayı satış talebinin düştüğü, bilahere alacaklı vekilinin 04/09/2018 günü yeniden satış talep ettiği, buna göre haciz şerhi konulma ve satış talep tarihleri olan 02/09/2014- 22/12/2014 günleri ile satış talebinin düşmüş sayıldığı 17/11/2017 günü ile yeniden satış talep edildiği 04/09/2018 günleri arasında 1 senelik satış istemek müddetinin dolduğu anlaşılmakla şikayet tarihi itibarile geçerli olan haczin ve satış talebinin düştüğü, bundan dolayı meskeniyet iddiasına mesnet teşkil eden haczin hükümsüz kaldığı ve davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, ancak davacı borçluya 11/08/2017 günü satış ilanı tebliğ edilmiş olup meskeniyet şikayetinin 7 günlük müddetten sonra 15/11/2017 günü ileri sürdüğü, esas yönünden de davanın reddi gerektiği anlaşılmakla davalıya tebliğat yapılmadan aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; İstanbul 10 icra dairesinin 2013/3492 numaralı dosyasından hacizli İstanbul...
Bunlar satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenlerdir. İhaleden önce, satışı yapılan menkuller hakkında, kendi dosyasından satış avansını yatırarak satış isteminde bulunmayan haciz alacaklısının, ihalenin feshi davası açmasına yasal imkan yoktur. Somut olayda, şikayetçinin takipte taraf olmadığı, ihalesi yapılan menkuller üzerinde haciz alacaklısı olsa da, feshi istenilen ihale tarihinden önce, alacaklısı olduğu takip dosyasında satış talebinin bulunmadığı, dolayısıyla ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı görülmektedir. Bu durumda şikayetçinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından işin esasına girilmeksizin istemin reddi gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değilse de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.12.2009 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; ... iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 26.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili ve duruşmasız temyizi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.10.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava Bornova 5....
ın haciz tarihinin 24.02.2010 olduğu, 15.02.2012 tarihinde satış talep ederek satış avansı yatırdığı, talebinin icra müdürlüğünce kıymet takdiri yapılmadığı gerekçesiyle reddildiği, bu karara karşı adı geçen şikayetçi tarafından şikayet yoluna gidilmemesi sebebiyle kararın kesinleştiği ve bu sebeple haczinin düştüğü, rehinle temin edilmiş alacakların satış tutarı üzerinde rüçhan hakları olmakla birlikte, somut olayda satış bedelinin ipotek konusu şikayet olunanın alacağını karşılamadığı, bu nedenle sıra cetvelinde icra vekâlet ücretinin satış masrafları ile birlikte ilk önce satış yapılan dosya alacaklısı olan şikayet olunana ödenmesi uslsüz ise de, şikayetçilere sıra cetvelinde herhangi bir pay isabet etmediğinden vekâlet ücreti bu şekilde dağıtıma dahil edilmesinde dahi ilk sıradaki ipotek alacaklısı şikayet olunanın alacağı için ödeneceğinden bu usulsüzlüğe şikayetçilerin değil ipotek alacaklısı şikayet olunanın itiraz hakkı olduğu, ayrıca şikayetçi ...'...
Mahkemece, araçta meydana gelen arızanın “gizli ayıp” niteliğinde olduğu, bu nedenle daacının satım sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçeleriyle davacının satış bedeli talebinin kabulüne,manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm her iki davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin ve davalı ... Oto Ltd.Şti.vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece, her ne kadar dava dilekçesi doğrultusunda araç bedeli olan 29.000.YTL'nin davacıya ödenmesine karar verilmişse de aracın satış faturasında belirtilen satış bedelini aşar vaziyette ve dayanağı gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....
Somut olayda, örnek 6 numaralı ödeme emri borçluya 21.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, alacaklı vekili tarafından taşınmazın satışı 07.04.2015 tarihinde istenilmiş ve süresi içinde geçerli satış avansı yatırıldıktan sonra satış kararı verilerek 09.08.2017 tarihinde ihale edilmiş, 16.08.2017 tarihinde ihalenin feshi davası açılmış, ve mahkemece ihalenin feshi davasının kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda, ilk satış talebi yasal süresinde yapıldığına ve satış talebinin geri alınması da söz konusu olmadığına göre, sonraki satış talebinin bir yıllık sürede olmaması sonuca etkili olmayıp, yasada belirtilen sürenin satış talebi için öngörülmesi karşısında; satışın aynı süre içerisinde yapılmamış olması, usulüne uygun satış talebini ortadan kaldırmadığı gibi takibin İİK'nun 150/e maddesi gereğince düşmesi sonucunu doğurmaz....
un tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla tapu iptali ve tescil istemi ile gerçek değer istemine yönelik davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki miktar dikkate alınarak temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 3- Diğer temyiz itirazlarına gelince; tapu iptali ve tescil talebinin 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak davacılar bu isteğin reddi halinde kademeli olarak tazminat talebinde bulunmuştur. Tazminat isteği bakımından zamanaşımına ait hükümlerin uygulama yeri yoktur. Zira dayanılan 09.12.1970 tarih ve 4173 yevmiye nolu noter satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın davacılar murisine teslim edildiği yazılı olduğu gibi, 26.10.2015 tarihinde yapılan keşifte davacılar murisinin mirasçılarının halen zilyet olduğu anlaşılmış olmakla davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Taraflar arasında görülen satış vaadi sözleşmesinin iptali davası sırasında davalı kooperatif temsilcisi 27/06/2007 günlü dilekçesiyle reddi hakim yoluna başvurmuştur. Bu konuda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davalı, 27/06/2007 günlü dilekçesinde “duruşma hakimini H.S.Y.K.'nu şikayet ettikleri” gerekçeleri ile davaya bakan hakim hakkında Reddi Hakim talebinde bulunmuştur. Red edilen Hakim ... ... (35305)’un red talebinin yerinde olmadığı görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci hakimliğince reddi hakim talebinin reddine ve H.Y.U.Y.’nın 36. maddesi gereğince (150.00) YTL para cezasının red talebinde bulunandan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
KARAR Davacı, 1997 yılında taşınmazını davalıya sattığını, satış bedelinden ödenmeyen 30.000.000.000 TL’lik kısım için senet verildiğini, alacağının tahsili için başlatmış olduğu icra takibine ise itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, resmi satış sözleşmesinden önce pazarlık aşamasında senedi davalıya teminat amacıyla verdiğini, tapuda yapılan satış sırasında tüm satış bedelini ödediğinden senedin hükümsüz kaldığını, resmi satış sözleşmesinin aksinin ancak aynı kuvvetteki delille ispat edilebileceğini savunarak, davanın reddini, %40 inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir....
in gerçekleştirdiği satış işlemi nedeni ile vekalet yetkisini kötüye kullandığından söz edilemez. Ne var ki; hesap verme yükümlülüğü altındaki vekil, satış bedelinin ödediğini ispat yükü altında olup, davalıların satış bedelinin davacıya ödendiği yönünde bir iddia ve ispatı söz konusu değildir. O halde, mahkemece, davalı ... 'in vekaletname kapsamına göre vekalet yetkisini kötüye kullandığından söz edilemeyecek olması karşısında evin gerçek değeri üzerinden değil, tapudaki satış bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile gerçek satış değeri üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....