Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

... tescil olanaklı görülmezse satış bedelinin davalılardan tahsili istenmiştir....

    Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma” kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2020/677 Esas KARAR NO : 2021/368 DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 30/12/2020 KARAR TARİHİ : 28/04/2021 K.YAZIM TARİHİ : 28/04/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetleDavalı taraf, 23/02/2005 tarihinde arsa sahipleri ile Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Ve Kat Ve Daire Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalamış ve işbu sözleşmeye dayalı olarak müteahhit olan davalı sözleşme konusu arsanın inşaatına dair plan, proje, teknik şartname ve ruhsata uygun olarak anahtar teslimini taahhüt ettiği, sözleşmenin 16. maddesinde müteahhidin bu sözleşme ile yükümlükleri bakımından yeni maliklere karşı sorumlu olacağı belirtildiği, Davalı yan, sözleşmenin 9. maddesinde yer verilen anahtar teslim borcunu tam ve eksiksiz bir şekilde ifa etmediği ve Bahsi geçen arsa üzerine yapılan...

        Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/14132 Esas, 2019/6133 Karar sayılı ilamı) Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için satış vaadine konu gayrimenkulün sözleşmede belirtilmesinde zorunluluk bulunmamaktadır. Taşınmazların belirli veya belirlenebilir olması gerekli ve yeterlidir....

        Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca zorunlu resmi şekle tabi olduğundan,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olmaması,resmi nitelikte olmayan harici geçersiz bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olması,geçersiz sözleşmelerde sözleşmede kararlaştırılan edimin (evin yapılmaması) yerine getirilmemesi nedeniyle alıcı davacı tarafından sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebi halinde taraflardan her biri diğer tarafın/alıcı davcının ifa ettiği edimi davalı satıcı iade etmekle yükümlüdür. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.07.2007 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, kademeli olarak ise alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, kademeli olarak ise alacak istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazlara davalının elbirliği mülkiyeti halinde malik olduğu ve satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

          Davalılar 04.06.1999 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu A Blok 12 nolu çatı katı bağımsız bölümü davacılara satmış olup; taraflar arasında yapılan bu sözleşme resmi şekilde yapılmış olmakla geçerlidir. Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacılar, taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir. Her ne kadar davalı arsa sahipleri ile dava dışı müteahhit arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye dönük feshine karar verilmiş ise de,davalıların üçüncü kişi ile yaptığı sözleşmedeki ifa imkansızlığı , BK 117. maddesine göre davacılara olan sorumluluklarını ortadan kaldırır nitelikte değildir. Öyle olunca mahkemece dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli belirlenip bu bedele hükmedilmelidir....

            Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı kararı)....

              Ön ödemeli konut satış sözleşmesi,6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. (2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır. (3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz." şeklihde düzenlenmiştir. Ön ödemeli konut satış sözleşmesinin şekil şartı 6502 s.TKHK.nun 41.m.sinde;"Madde 41 (1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....

              Noterliğinin 20/09/2005 tarih, 68029 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığını, dava konusu satış vaadi sözleşmesinde, satış vaadinde bulunan vekil T6'nın sözleşmeye konu gayrimenkulü, "Mehmet Kavala'nın vefatı nedeniyle diğer mirasçılarla birlikte bana intikal etmesi lazım gelen..." olarak beyan ettiğini, oysa T6'nın vekil olduğunu, kendisine gayrimenkul intikalinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin Mehmet Kavala taşınmaz hissesi için verilmiş bir vekaletnamesinin de olmadığını, müvekkilinin Mehmet Kavala'nın mirasçısı olmadığını, bu nedenle dava konusu gayrimenkuller üzerinde Mehmet Kavala'dan gelen mirasçılık hak ve hisselerinin satış vaadi sözleşmesinin konusu olamayacağını ve tapuda devrinin de söz konusu olamayacağını, müvekkilinin T6'ya vermiş olduğu vekaletname ile böyle bir satış vaadi sözleşmesinin yapılamayacağını, yapılan satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin satış vaadi sözleşmesi sebebiyle hiçbir bedel almadığını, müvekkilinin T6'ya...

              UYAP Entegrasyonu