Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilirkişi heyetinin değerlendirilmesi de dikkate alındığında öncelikle olayda aluid ifa ya da ayıplı ifa bulunup bulunmadığı sorunu çözülmelidir. Bilirkişinin belirlediği üzere davaya konu ve davacıya teslim edilen makinenin faturada belirtilen buzdolabı olduğu ve bir başka ürün teslim edildiği iddiası bulunmadığı, hakim görüşe ve yüksek mahkeme uygulamalarına göre çeşit satışlarında nispi çeşit tanımı benimsenmiş ve tarafların sözleşmede belirlediği bu çeşide dahil olmayan bir şeyin teslim edilmesini aluid ifa olarak değerlendirmek gerektiği, olayımızda ise marka ve modeli belirlenen ürünün teslim edildiği, bu hali ile aluid ifadana söz etmenin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir (Yargıtay HGK 2009/19-527 esas 2009/590 karar sayılı ilamı / Satış Sözleşmesinde Aluid Teslim, Yüksek Lisans Tezi, Emre Esen, sayfa 17). Bu hali ile üründeki ayıp hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir....

    Davalı yan; dava konusu konutun KDV'siz olarak davacıya satıldığı ve KDV'nin müvekkili şirket tarafından karşılandığını savunmuş ise de; yanlar arasındaki satış sözleşmesinin yapılan tetkikinde konut bedelinin KDV ve satış bedeli olarak ayrıştırıldığı ve dolayısıyla nihai satış fiatına KDV'nin dahil olduğu görülmüş olup KDV'nin davacıya iadesine yönelik ilk derece mahkemesi kararın bu yönüyle isabetli olduğu görülmüştür. Tüm dosya münderacatı değerlendirildiğinde, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara göre 21.05.2019 tarihli bilirkişi raporunu haızrlayan bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, usul ve yasaya uygun bulunan ek rapor alınarak degerlendirme yapılmalıdır....

    DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 19/05/2021 KARAR TARİHİ : 03/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin 19/05/2021 tarihli mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ ... Ve Tic....

      DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 19/05/2021 KARAR TARİHİ : 03/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin 19/05/2021 tarihli mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ ... Ve Tic....

        Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin düzenleme şeklinde noterde yapıldığı, sözleşme içeriğinde taşınmaz bedelinin nakden ödendiğinin ifade edildiği görülmüştür....

        Ön ödemeli konut satış sözleşmesinin şekil şartı 6502 s.TKHK.nun 41.m.sinde;"Madde 41 (1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi hâlde satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. (2) Satıcı, geçerli bir sözleşme yapılmış olmadıkça tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez." şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklı/Alıcı'nın,temerrüde düşen satıcı/borçludan isteyebileceği seçimlik haklar 6098.s.TBK'nun 125.m.sinde "- Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir....

        Noterliği'nin 16253 yevmiye sayılı 26.09.2014 tarihli vekaletnamesini verdiğini, bu vekaletnameni 2014 yılının 12.ayından itibaren davalı yanında sigortalı olarak gösterilen ifa yardımcısı Volkan ŞENYURT'un aslında davacının personeli olduğunu ve davacının ifa yardımcısı sıfatıyla hizmet ifa ettiği hususununu da ispat ettiğini, müvekkilinin davalı şirketin gayrimenkullerinin pazarlanması- satışı için davalının şantiyesi içerisinde bulunan bir alana personel- malzeme tesis ettiğini, yapılan satış ve pazarlama çalışmaları sebebiyle satış ofisinde sürekli olarak durması gereken Volkan ŞENYURT adlı kişinin olası iş sağlığı ve iş güvenliği riskleri ile SGK tarafından yapılan yoklamalarda sigortasız personel çalıştırılması halinde ceza verilebileceği riskleri gözetilerek davalı şirket yanında kısa bir dönem sigortalı gösterildiğini, ancak bu şahsın davalı şirketin değil müvekkilinin personeli olduğunu, davacı tarafından yapılan hizmet neticesinde satışı yapılan bağımsız bölümlerin ilk satış...

        İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmaz üzerindeki orman şerhi nedeniyle taşınmazın satış vaadi sözleşmesine konu olamayacağını ve İmar Kanunu'nun 18/son maddesi gereğince satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, satış vaadi sözleşmesinin bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameye rağmen davacının müdahalesine son vermediğini, davaya konu edilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin vaad borçlusu taşınmaz maliki olmadığından fiilen ve ayrıca kanuna aykırı bir sözleşme akdedilmiş olması nedeniyle hukuken de ifa imkânsızlığının bulunduğunu belirterek doğru olmayan kararın kaldırılmasını istemiştir. C....

          Alacaklı her zaman için ifa gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir; derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir veya ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Bu durumda sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Müspet zarar kavramı kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Kar mahrumiyeti müspet zararlardan olup sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde aktin feshinden sonra talep edilemez....

            Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa. 6098 sayılı TBK'nın 125. maddesine göre; Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. 6098 sayılı yasanın ifada sıra başlıklı 97....

              UYAP Entegrasyonu