Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borcun ifa edilmemesi borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder. Bu durumda borçlu ya borcu ifa imkanını kendi kusuru sonucu kaybetmiştir ya borcu ifa imkanına sahip olduğu halde haklı bir sebep bulunmaksızın ifadan tüm olarak kaçınmaktadır veya ifa etmiştir ama bu ifası noksandır, ayıplıdır ya da borçlu ifada kusurlu olarak gecikmiştir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu "kusurlu" kabul edilir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri muaccel borcun ifa edilmemesi sonuçlarını düzenlemektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin herhangi bir nedenle ifa edilmemesi sonucu vaat alacaklısı alacağını kısmen veya tamamen elde edemez. Dolayısıyla ifa yokluğu nedeniyle zarara uğrar. Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri uyarınca alacaklının zararının tazmini gerekir....

    Maddesinde yer alan sözleşmeden dönme hakkı esas alınarak taraflar arasında Söğütlü Noterliğinde düzenlenen 21/09/2016 tarih, 01758 yevmiye numaralı satış sözleşmesinin feshine ve iptaline, müvekkili ile banka arasında imzalanmış olan konut finansman sözleşmesinin bağlı kredi niteliğinde olmasından dolayı feshine ve iptaline, dava süresince kredi taksiti ödemelerinin durdurulması için ihtiyati tedbir karar verilmesine, müvekkilinin ifa edilmeyen sözleşme nedeniyle ödediği 50.450- TL peşinat 1.000- TL kaparo ve 39.616,50- TL kredi taksitleri olmak üzere toplamda 91.066,50- TL'nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

    Mahkemece, 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi gereğince imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmesi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

      ile aracın bedelinin ödenmesi açısından, senetler düzenleneceği konusunda mutabakat sağlandığını, aracın satışının bu şekilde gerçekleştirildiğini, aracın tescili ile birlikte yapılan anlaşma neticesinde aracın borcuna ilişkin araç üzerine 18.03.2014 tarih ve ------- yevmiye numaralı rehin sözleşmesi ile davalı aracın satış bedeline ilişkin alacağına karşılık rehin şerhi ilgili noterde işletildiğini, araç satış sözleşmesinin ve rehin sözleşmesinin yanında müvekkili olan davacı tarafından keşide edilen senetlerin davalı tarafa verildiğini, senetler ödendikten sonra rehin alacaklısının rehnin kaldırılmasına muvafakat edileceği hususunun kararlaştırıldığını,08.01.2020 tarihinde-------yetkilisi ve rehin alacaklısı olan ------vefatı üzerine araç üzerinde bulunan rehnin kaldırılması hususunun ihtilaflı duruma geldiğini, müvekkili olan davacının, müflis şirket ------ lehine tesis edilen------- plakalı aracın rehninden kaynaklanan borcuna ilişkin 18.03.2014 tanzim tarihli 29 adet 1.800,00...

        Somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin düzenleme şeklinde noterde yapıldığı, sözleşme içeriğinde taşınmaz bedelinin nakden ödendiği ve zilyetliğinin de davacıya devredildiğinin ifade edildiği görülmüştür. Dolayısıyla taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin yasal maddi unsurları ihtiva ettiği ve geçerli olduğu noktasında bir tereddüt yoktur. Ancak davaya konu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve elbirliği mülkiyetinin halen çözülmediği görülmüştür. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir ve elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

        ın dayandığı satış vaadi sözleşmesi sözleşmeye konu taşınmazın tapu kaydında bulunan 442 sayılı Kanunun ek 13. maddesi uyarınca devir ve temlik yasağı bulunmaktadır. Ancak dava açılmadan önce yürürlüğe giren 442 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca tapu kaydındaki devir ve temliki önleyen sınırlandırma hükümsüz duruma dönüşmüştür. Kaldı ki dava açılmasından sonra 17.01.2013 tarihinde sınırlandırma sona ermektedir. Bu nedenle davacı ...'ın dayandığı satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmaktadır. Dolayısıyla, taşınmazın devir ve temlikine engel olacak bir sınırlandırma bulunmadığından satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunması nedeniyle davacı ...'ın öncelikli isteminin değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle ikinci kademedeki isteminin hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....

          Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez....

          Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

            MAHKEME KARARI Mahkemece, davacı ile davalı ......İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasındaki satış sözleşmesinin kararlaştırılan tarihte ifa edilmediği,... Belediyesi ile ......İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedilmesi neticesi ifasının da mümkün olmadığı, yüklenici ......İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, ... aleyhine ...1....

              BORÇLAR KANUNU [ Madde 213 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "alacak"davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.6.1999 gün ve 385-127 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 29.11.1999 gün ve 7957-8892 sayılı ilamiyle; (... Davacı, davalı arsa sahibinden harici sözleşme ile daire satın aldığını, davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini öne sürerek, sözleşmenin 9.maddesi gereğince ödediği bedel ile, sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zarar toplamı olan 5.000.000.000 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, harici sözleşme hükümlerine göre satış bedelinin iade edilmeyeceğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur....

                UYAP Entegrasyonu