Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince; "...Somut olayda, yukarıdaki kararda belirtildiği üzere şikayeti haklı gösterecek bazı emarelerin zayıf da olsa varlığının yeterli olduğu, davalının şikayetlerinin açıkça mesnetsiz olduğundan bahsedilemeyeceği, anılan karardaki bu şartın somut olayda sağlanmadığı, tarafların karşılıklı fiillerinin akabinde söz konusu olayların geliştiği ve tedbir ile soruşturma dosyalarının vücut bulduğu, davalının anayasal hakkını kullandığı ve davacıya yönelik mesnetsiz şikayetlerde bulunduğu hususunda mevcut delil durumunun yeterli olmadığı, şikayete dayanak bazı emarelerin var olduğu, şikayetin içeriği ve soruşturma dosyasında verilen kararlar ile alınan tedbir kararları bir arada değerlendirildiğinde iddianın yeterli ağırlığa ulaşmadığı, sonuç itibariyle bu şikayetler sebebiyle davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığı ve davacının manevi tazminat talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır....

Mahkemece, "...Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde ise; davacılar vekili mahkememize açmış olduğu iş bu dava ile, müvekkilinin davacılar ile davalı arasında bir süredir ihtilaflar bulunduğunu, bu ihtilaflardan kaynaklı olarak özellikle olayların daha da büyümesine ve tatsız hadiselerin yaşanmasını engellemek ve kendilerini koruyabilmek amacıyla müvekkili davacıların 6284 Sayılı Kanun kapsamında davalı aleyhine tedbir kararı talebinde bulunduklarını ve taleplerinin kabul gördüğünü, davalının 6284 sayılı kanun kapsamında tedbir kararlarına sürekli olarak muhalefet etmesi nedeniyle müvekkillerinin ilgili mercilere gerekli başvuruları yaptığını, ancak davalının taraf tedbir kararlarına uymadığını, müvekkilleri hakkında Ordu 5....

Şti hakkında kira ilişkisinin varlığının tespiti ile davalılardan Maysan Tarım A.Ş'nin haksız işgalinin sonlandırılması için dava açıldığını, bu dosyada her iki davalı şirketin davacı iş yerindeki faaliyetlerinin önlenmesi için dava sonuna kadar işletmeye girişlerinin yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verildiğini, tarafların ihtiyati tedbir kararını etkisiz kılmak için eldeki dosya davalısı Varlı Yem ... A.Ş ile15/03/2023 tarihli alt kira sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmeyi sunarak ihtiyati tedbir kararının icrasını engellediklerini, Varlı Yem ... A.Ş ile Gülen Yem Ltd....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı, tedbir nafakası talebinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davalı-karşı davacı kadın yararına...

    İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar.Madde de bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2014/3080 Esas, 2014/6118 Karar sayılı kararında; aynen "Bilindiği üzere; camiler, Müslümanların ibadetine mahsus umuma açık mabetlerdir. Bu nitelikleri gereği de kamu mallarındandır....

    İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar.Madde de bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2014/3080 Esas, 2014/6118 Karar sayılı kararında; aynen "Bilindiği üzere; camiler, Müslümanların ibadetine mahsus umuma açık mabetlerdir. Bu nitelikleri gereği de kamu mallarındandır....

    Temyize konu tedbir nafakası yıllık tutarı karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından tedbir nafakası davasına ilişkin karar kesindir....

      Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı erkeğin nafakalara yönelik temyizinin incelenmesine gelince; Mahkemece boşanmaya sebebebiyet veren olaylarda, davalı erkek tam kusrlu bulunarak davanın kabulüne karar verilmiş; hükmün gerekçesinde davacı kadın yararına boşanma ile yoksulluğa düşeceği sebebi ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği belitilmiştir. Kısa karar ve kısa karara uygun olarak düzenlenen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise "davalı lehine takdir edilen 400 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına" denilerek nafakalar yönünden gerekçe ile hüküm ve kısa karar arasında çelişki yaratılmış olup, bu husus bozma nedenidir....

        O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. 3- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davalı-davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

          KARŞI OY Dava; internet yayını yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemi ile internet yayınlarının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması istemine ilişkindir. Mahkemece ihtiyati tedbir istemi ile ilgili olarak "5651 sayılı kanun gereğince internet yayınlarının durdurulması görevsizliğin Sulh Ceza Mahkemesinin görevinde olduğundan" bahisle tensiben ret kararı verilmiş bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. 5651 sayılı yasanın çıkarılış amacı internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. 5651 sayılı yasanın 8. maddesi internet ortamında yapıları ve içeriği suç oluşturan yayınlarla ilgili erişimin engellemesini düzenlemiş olup bu suçlar ise maddede tek tek sıralanmıştır....

            UYAP Entegrasyonu