Sayılı dosyasında yapılan yapılan yargılama neticesinde sözleşmedeki imza ve yazıların davacının eli ürünü olmadığının tespiti edildiği ve sanığın tecziyesine karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı adına, davalı şirket bayileri tarafından çok sayıda sahte hat çıkarıldığı, davacının şikayeti üzerine ceza yargılamaları yapıldığı, yerel mahkemelerce yapılan bilirkişi incelemelerinde söz konusu hatlara ilişkin abone sözleşmelerindeki imza ve yazıların davacının eli ürünü olmadığı açıklığa kavuşturulmuştur....
e ait kimlik bilgilerini vererek tutanakları bu isimle imzaladığı, ayrıca hakkında bu isimle trafik idari para cezası karar tutanağının düzenlendiğinin anlatılmış olması, dosya içerisinde bulunan 05.11.2010 tarihli tutanakta, sürücü belgesindeki sahteliğin polis memurlarınca hemen anlaşılması üzerine, sanık tarafından Ş.. Ş.. kimlik bilgilerinin verildiğinin tespit edilmesi karşısında, bu kişiye yönelik iftira suçunun unsurlarının oluşmayacağı; sanığın eylemi nedeniyle, Ş.....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, bilirkişi raporunun, denetime elverişli, kapsam ve niteliği itibariyle hüküm vermeye yeterli bulunmasına, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edilmiş olmasına ve imzadaki sahteliğin herkese karşı ileri sürülebilmesine göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
a yönelik nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda, 1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz başvurularının incelenmesinde; Mahkemenin, dosyada ele geçen tek sürücü belgesi olduğu belirlenen .... seri numaralı sürücü belge aslı üzerinde yaptığı inceleme neticesinde; tahrifatın gözle görülür olması ve yapılan sahteliğin iğfal kabiliyetinin bulunmaması ve de suçta kullanılan diğer sürücü belgesi ile nüfus cüzdanının aslı ele geçirilmemiş olması, fotokopisi mevcut olan evrakların sahteliği ve iğfal kabiliyetine sahip olup olmadığı yönünden bir inceleme yapılamaması nedeniyle suçun unsurunun oluşmadığını belirterek verdiği beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
açılmasına rağmen aralarında zincirleme suç ilişkisinin bulunması halinde ise, mümkünse davaların birleştirilmesi, birleştirme olanağının bulunmaması durumunda bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına konulması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi; zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde kesinleşen hükümlerin kapsamı dışındaki suçlar nedeniyle ek ceza verilip verilmeyeceği de tartışılarak hüküm kurulması gerektiği dikkate alınmadan, eksik araştırma ve inceleme ile tüm eylemlerin zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek her bir araçla ilgili ayrı ayrı özel belgede sahtecilik suçundan hükümler kurulması, 2- Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu araç ruhsatları incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve yapılan sahteliğin...
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, bilirkişi raporunun, denetime elverişli, kapsam ve niteliği itibariyle hüküm vermeye yeterli bulunmasına, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edilmiş olmasına ve imzadaki sahteliğin herkese karşı ileri sürülebilmesine göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, bilirkişi raporunun, denetime elverişli, kapsam ve niteliği itibariyle hüküm vermeye yeterli bulunmasına, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edilmiş olmasına ve imzadaki sahteliğin herkese karşı ileri sürülebilmesine göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
e verdiklerini söylemeleri, aldıkları makbuzlar üzerinde Van Jandarma Kriminal laboratuvarı tarafından yapılan incelemede 318 adet makbuzun sahte olduğunun ve sahteliğin iğfal kabiliyetinin bulunduğunun bildirilmesi, sanıkların savunmasında tercüman olan sanık ...'ın geçici sığınmacıların harç parasını yatırması konusunda yardımcı olup refakat ettiğini söylemelerine rağmen tanık ...'ın sanık ...'nın tercümanlık yaptığı dönemde harç paralarını kendisinin toplayacağını ve akşamdan akşama sanık ...'e vereceğini söylediğini, bunun üzerine paraları toplayıp sanık ...'e verdiğini anlatmasına karşın paraları Defterdarlığa yatırdığından bahsetmediği gibi kendisine hiç bir zaman makbuz gösterilmediğini söylemesi, tanık ...'un tanık olarak verdiği ifadesinde sanıklardan ...'nın bir dolabı göstererek oradaki makbuzlara bakmalarına gerek olmadığını, kendisinin kontrol ettiğini söylemesine rağmen gece vakti yaptıkları incelemede 58 adet sahte makbuzu ele geçirdiklerini anlatması, sanık ...'...
Taşınmazın tapu kaydında ipotek tesisine ilişkin işlemden önce konulmuş “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, sonradan verilen bu belgenin banka yetkililerinin el ve işbirliğiyle ve bilgisi dahilinde sahte olarak düzenlendiği ispatlanmadıkça, lehine ipotek tesis edilen banka, sahteliğin yol açtığı hukuki sonuçtan etkilenmez. O, işleme diğer eşin rızasını aramış ve kendisine sözü edilen belge sunulmuştur. Bankanın, “tacir” olmaktan kaynaklanan basiretli hareket etme yükümlülüğü (eTTK. m. 20/2, 6102 s.TTK. m.18/2), belgedeki imzanın rızası gereken eşe ait olup olmadığını araştırmaya kadar ulaşmaz. Dosyada muvafakat belgesinin banka yetkililerince ve bankanın bilgisi dahilinde sahte olarak tanzim edildiğine gösteren bir delil bulunmamaktadır. Öyleyse, lehine ipotek tesis edilen bankanın iyiniyetli kazanımı korunmalı (TMK. m.1023), dava reddedilmelidir....
Şti'nden ilgili proforma faturanın kendileri tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin sorulmasından sonra, fotokopi şeklindeki belgelerin asılları titizlikle araştırılıp ele geçmeleri halinde, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belgeler incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ile denetime olanak verecek şekilde belge asıllarının dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden ve sahteliğin iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu da kararda tartışılıp değerlendirilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2. Kabule göre de; a. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 82/2. maddesi gereğince noterler tarafından düzenleme şeklinde hazırlanan suça konu araç satış sözleşmelerinin “sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge"ler niteliğinde olduğu cihetle, sanıkların eylemlerinin TCK'nın 204/1-3 maddesi kapsamında kalacağı gözetilmeden eksik ceza tayini, b. Sanık H.. G..'...
