Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nin 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nin 25. ve 26.) maddeleri gereğince Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 01.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Cumhuriyet Gazetesindeki 25/96 hissesinin çıplak mülkiyetini davalı vakfa bağışladığını, intifa hakının kendilerinde bulunduğunu ve bağışlama senedinde kendilerine kaydı hayat şartıyla irat ödenmesi öngörüldüğünü, davalı vakfın gazetenin isim ve imtiyaz hakkı kira bedeli olarak her bir davacı için aylık 380.000.000 TL ödediğini ileri sürerek, bu paranın her bir davacı için uyarlama suretiyle 8.750.000.000 TL'na çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak her bir davacı için aylık 447.876.071 TL ödenmesine karar verilmiş; hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık gazete isim ve imtiyaz hakkı bedelinin uyarlama suretiyle tespitine ilişkin olup, olayda 5846 sayılı FSEK hükümleri uygulanacağından davaya bakmaya görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesidir....

      Ağır Ceza Mahkemesi TARİHİ VE NO : 16/07/2014, 2014/91 (E) ve 2014/273 (K) SUÇ : Kasten öldürme TÜRK MİLLETİ ADINA Hükümlü M.. T.. hakkında 765 sayılı TCK.nun 448, 51/1, 59, 31, 33, 36, 40. maddeleri gereğince kurulup, Yargıtay 1....

        Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğine ve mahkemece de,davanın reddine karar verildiğine göre ,reddedilen tutar üzerinden ,davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, 4820 TL nisbi vekalet ücretinin takdiri gerekir.Davalı lehine vekalet ücretinin eksik takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir .Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/7 maddesi hükmü 2010/15340 2011/4851 uyarınca mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

          Davacı dava dilekçesinde, kiralanan taşınmazın 1.1.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile kiraya verildiğini, aylık 150 USD olarak halen ödenen kiranın emsalleri karşısında çok düşük kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi dosyada bulunmamakla beraber ,kira sözleşmesinin varlığı davalı tarafından da kabul edilmektedir.Davacı ve davalının beyanları birlikte değerlendirildiğinde açılan dava bir tespit davası olmayıp; niteliği itibarıyle kira bedelinin günün ekonomik koşullarına uyarlandırılması davasıdır. Dava değerine göre de Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. Uyarlama koşullarının bulunup bulunmadığı da yapılacak 2008/14550-2009/3938 yargılama sonunda belirlenecektir. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

            yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11/12/2015 tarihli dilekçe ile talebini 22.954,99 TL ye çıkarmıştır....

              Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/746 esas sayılı kira uyarlaması davası devam ettiğini, kira sözleşmesi dikkate alındığında 01.07.2017 – 30.06.2020 tarihleri arasında söz konusu işletmenin müvekkiline verildiğini, sözleşmenin bitiş tarihi 30.06.2020 gibi görünse de sözleşmenin 8. maddesinde ''tabii afetler (yangın, deprem, su baskını vs.), ülkede genel veya tesisin bulunduğu yerde kısmi seferberlik ilanı, genel veya kısmi grev, lokaft gibi kısmi hak kullanımından doğan imkansızlıkların meydana gelmesi, bulaşıcı hastalık, salgın gibi olayların çıkması ve benzeri haller gibi mücbir sebepler ile sözleşmenin düzenlenmesinden sonra ortaya çıkan ve kamudan kaynaklanan hakkın kullanımını engelleyen sebepler hariç olmak üzere, kiracı sözleşmenin devamı süresince kira süresinin uzatımı, kira bedelinin indirilmesi, ödeme tarihi ve miktarlarının, kiralanan alanın yüzölçümünün değiştirilmesi talebinde bulunamaz.” hükmü bulunduğunu, ayrıca kira genel hükümlerinde yeni ihaleye çıkılmaması ve son 15 gün...

              Bu boşluk, sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur (M.K. 1.mad). Bu yönteme, sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denir. Uyarlama, daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestliği“ ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi, istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuki tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için gerekil olan esaslara değinelim: Sözleşme kurulduktan sonra, ifası sırasında ortaya çıkan olaylar, olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Örneğin para değerinin aşırı derecede düşmesi (enflasyon) gibi....

                Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kira bedelinin uyarlanması talebine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir....

                Davalılar da cevaplarında bu sözleşme ile alacak davası açtıklarını ve derdest olduğunu bildirmişlerdir. Bu durumda taraflar arasında aynı sözleşme nedeniyle açılmış bir alacak davası var iken davacıların ayrıca dava açarak sözleşmenin iptalini istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 550,00 YTL duruşma avukatlık parasının davacılardan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 1.695,80 YTL temyiz harcının istek halinde iadesine, 2.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu