Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nun 1010. maddesi gereğince çekişmeli hakların korunması şerhi (davalıdır şerhi) konulmasına, 4721 s. TMK'nun 716. maddesi gereğince davaya konu hisselerin müvekkili davacuya aidiyetine/T4 adına tescilde bulunan dava konusu parsellerdeki hisselerin iptali ile müvekkili davacı adına hükmen tesciline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir....

DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı ..., davalı ... ile evli olduklarını, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın eşi olan davalı ... tarafından, rızası dışında diğer davalı Gülfısiyah'a satıldığını belirterek Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince tapu kaydının iptali ile yeniden eşi adına tescili ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istemiyle dava açmış, ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile "..., Karesi, 2. Kayabey Mahallesi, 3168 ada, 3 parselde" tapuya kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, davalı ... adına tesciline ve aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davalı ... tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine ......

    Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/248 Esas sayılı dava dosyasının, 2- Çekişmeli taşınmaza ait tespit tutanağında kullanıcı şerhi bulunmasına rağmen, dosya arasında bulunan tapu örneğinde kullanıcı şerhi bulunmamaktadır. Tapu müdürlüğünden çekişmeli taşınmaz üzerinde kullanıcı şerhi bulunup bulunmadığının ve terkin edilmiş ise sebebinin sorulması, çekişmeli taşınmazın tapu kaydı hükmen oluşmuş ise onaylı mahkeme ilamının dosya içine konulması, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere göderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Daha sonra davacı, 27.10.2015 tarihli dilekçesiyle ipoteklerin kaldırılması yönündeki talebinden feragat etmiş ancak aile konutuna dayalı tapu iptal ve tescili ile dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulması talepleri yönünden ise davalarına devam etmiştir. Mahkemece, davanın münhasıran aile konutu şerhi davası olduğu kanaati ve taşınmazın halen başkası adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiştir. Mahkemece, davacının davası TMK 194. maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davası ile aile konutu şerhi konulması davası olduğu dikkate alınmaksızın, münhasıran aile konutu şerhi konulması davası olarak nitelendirilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

        Somut olayda; tarafların herhangi bir başvurusu olmaksızın mahkemece re'sen, 23.09.2014 tarihli tashih şerhi ile hüküm fıkrasının 2. bendinde bulunan ''davanın kabulü ile ... İli, ... İlçesi, ... mahallesi 908 ada 4 parselde tapu maliki olan ... oğlu ... adına olan tapu kaydının hissesi oranınında tamamının iptali ile bu hissenin tamamının davacı Koço oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline'' ibarelerinin'' davanın kabulü ile Rize İli, Merkez İlçesi, ... mahallesi 908 ada 4 parselde tapu maliki olan ... oğlu ... adına olan tapu kaydının1/2 oranında iptali ile iptal edilen bu hissenin davacı ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 1/2 hissenin ise davalı... ... adına tapuya kayıt ve tesciline'' şeklinde HMK'nın 304. maddesi gereğince tashihine karar verilmiştir. Hükmün tashihinin nasıl ve hangi durumlarda yapılacağı HMK'nın 304. maddesinde açıklanmıştır. Madde hükmüne aykırı olarak hükümde değişiklik yapılması mümkün değildir....

          - KARAR - Davacılar vekili, müvekkillerine ait taşınmaz üzerinde inşaat yapımı konusunda davalı ile ........2006 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, davalının inşaatla ilgili hiçbir işlem yapmadığını, halihazırdaki durum gözönüne alındığında davalının sözleşme ile ilgili edimlerini tamamlayabilmesi için oldukça uzun bir süreye gereksinim duyduğunu, sözleşmenin geriye doğru feshinin davalı tarafa ihtar edildiğini, ihtara cevap olarak "taşınmaz üzerine sit alanı şerhi konulması sebebiyle inşaata başlanılamaması ve sözleşmenin feshinde kusurlarının bulunmadığının" bildirildiğini, TBK'nın 136. maddesi gereği davalının savunmasında haklı olmadığını, müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını ayrıca davalıdan elde ettiği herhangi bir menfaatinin de olmadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile taşınmazın müvekkillerine teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Davalı Artrom İnşaat A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava da aynı çekişmeli olan sadece 20056 Ada 12 Parsel olduğu, tedbir konulan diğer parsellerin ise çekişmeli olmadığından tedbir konulamayacağı, ihtiyati tedbir kaldırılan tüm taşınmazlar üzerinden ise davalıdır şerhi konulmasının da ayrıca kanuna aykırılık teşkil ettiği, tasarruf hakkının da bu suretle kısıtlandığı, davacı tarafça hem alacak hem de tapu iptal talebinde bulunmuş olup, aynına ilişkin bir dava bulunmayan parseller yönünden davalıdır şerhi konulamayacağı, ancak ihtiyati haciz istenebileceği belirterek, tedbir kararı kaldırılan taşınmazların tapu kaydına davalıdır şerhi konulması şeklindeki ara kararın kaldırılmasına, diğer taşınmazlar üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına, tedbir kaldırılan taşınmazlardan talep olunan alacağı karşılayacak bir adet taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir....

            Noterliğinde 24.09.2010 tarih 30473 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, anılan sözleşmenin 30.09.2010’da tapuya şerh edildiğini, Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca 5 yıllık süre dolduğundan şerhlerin tapu müdürlüğünce resen terkin edilebileceğini, sözleşmeye konu tüm taşınmazların iştirak halinde mülkiyete tabi olması sebebiyle zamanaşımı süresinin başlamadığını belirterek şerhlerin devamına ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, Tapu Kanununun 26. maddesine göre işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi borçlularına karşı tapuyu devretmeleri konusunda icbar davası açması gerekirken bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

              Mahkemece 15/12/2021 tarihli tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine, tapu kaydına davalıdır şerhi konulmasına karar verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine, 10/01/2022 tarihli ara karar ile davalıdır şerhi kaldırılmış, bu ara karara karşı davacı vekilinin itirazı üzerine, 14/01/2022 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmiştir. Bu kez davacı tarafça 14/01/2022 tarihli dilekçe ile taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulması talep edilmiş, mahkemece aynı tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talebi reddedilmiştir....

              ve 7. maddelerine göre rehin hakkının tescil ile doğacağı, rehin sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren on gün içinde ticaret siciline tescil edileceği ve tapu kütüğünün beyanlar hanesine derhal kaydedileceğinin açıklandığı, diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli 4 sayılı tarifenin 11. pozisyonunda, " teferruatın tapu siciline kaydında beyan olunan değeri üzerinden binde 2,4 oranında harç alınacağının belirtildiği, olayda teferruatın tapu siciline kaydının söz konusu olmadığı, kaydın zaten mevcut olduğu, 1447 sayılı Yasa gereğince konulması zorunlu olan ticari işletme rehninin varlığının bilgi olarak yazılmasının açıklama şerhi niteliğinde bulunduğu, bu şerhin üçüncü şahısları bilgilendirme amacıyla konulduğu, bilgi şerhi rehin verenin isteği ile değil, kendisi dışında yapılan yazışma ile konulduğundan dava konusu ticari işletme rehni tapu kayıt harcında isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek tarhiyatı terkin eden ......

                UYAP Entegrasyonu