Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, sözleşmenin haklı nedenlerle feshi nedeniyle 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 22. maddesine dayanılarak uğranılan zarar, ihale masrafları ve KDV istemiyle açılmış, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre sözleşmenin feshi nedeniyle davacı idarenin herhangi bir zarara uğramadığının anlaşıldığı, rapordaki hesaplama yönteminin Yargıtay'ın menfi zarar hesabı için kabul ettiği yerleşik uygulamaya uygun bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı idare tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle...

    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; inşaatın tamamlanma seviyesine göre taraflar arasında akdedilen düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesinin geriye etkili olarak feshi şartlarının oluşmadığı, uyarılı davetiye tebliğine rağmen talep edilen menfi zararlara ilişkin kalemler ile ilgili açıklama yapılmadığı, duruşmada dava dilekçesinde dava değeri olarak belirtilen 20.000,00.TL'nin 10.000,00.TL'sinin sözleşmenin feshi, 10.000,00.TL'sinin menfi zarar tazminatına ilişkin olduğunun beyan edildiği, BK'nın 106, 107 ve 108. maddeleri uyarınca karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde taraflardan birinin edimlerini yerine getirmemesi durumunda sözleşmenin feshedilebileceği, bu durumda fesheden tarafın menfi zararlarını da talep edebileceği, menfi zararların şayet akit yapılmasaydı uğranılmayacak zararlar olduğu, sözleşmenin geriye etkili olarak feshi şartları oluşmadığından menfi zarar talebinin yerinde olmadığı, davacı...

      Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalı yüklenicinin sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğü (BK’nın 106. md), bu itibarla davacı arsa sahiplerinin fesih taleplerinin haklı olduğu saptanmış olmakla, davacıların bu yüzden uğradıkları menfi zararlarını BK’nın 108/II. maddesi uyarınca istemeye haklarının bulunduğu açıktır. Bilindiği gibi menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.01.1990 T., 1989/13-392, 1990/1 sayılı kararı)....

        Menfi yani olumsuz zarar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.01.1990 tarih 1989/13-392 esas ve 1990/1 karar sayılı ilâmında da açıklandığı üzere; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Yüklenilen sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yaptırılan ve malvarlığını eksilten harcama ve giderler karşılığı ile sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar menfi zarar kapsamına giren zararlardır. Bu kapsamda, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edimin kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, dava masrafları gibi zararlar menfi zarar sayılabilir. Özetle, Borçlar Kanunu’nun 108.maddesindeki düzenlemede, menfi zararın tazmini sözkonusudur....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESBİT SÖZLEŞMENİN İPTALİ, SENET İPTALİ -KARAR- Dava, menfi tesbit, sözleşmenin iptali ve senetlerin iptali isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 19.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 08.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ... ......

            Menfi zarar (Olumsuz zarar); dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar, genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır....

            Borçlu direnimi nedeniyle sözleşmeden dönülmesi üzerine taraflar, TBK'nın 125/son maddesi uyarınca ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Ancak, karşısındaki kişiye güvenerek sözleşme akdetmiş olan ve haklı durumda bulunan tarafın, bu sözleşmenin karşı tarafça yerine getirilmemesinden kaynaklanan hayal kırıklığının yanında ayrıca malvarlığında da eylemli bir azalma meydana gelmektedir. İşte, bu eylemli azalmaya olumsuz zarar (negative interesse) denilir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır....

              Hukuk Dairesi'nin 30/06/2020 tarih ve 2017/8601 Esas, 2020/5515 Karar sayılı emsal içtihadı) 3- İhale sözleşmesinin fesih edilmesinde davacı şirkete izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığından davacı şirket ihalenin feshi nedeniyle müspet zarar kapsamında kâr kaybı ve alacak isteminde bulunamaz ise de; geçici ve kesin teminatların iadesini ve menfi zararlarını talep etmeleri mümkündür. Menfi zarar da; uygulama ve Yargıtay içtihatlarında sözleşmenin ifası için yapılan ve sözleşme ilişkisi kurulmamış olması halinde yapılmayacak olan masraflar olup menfi zararların fesih ya da tasfiyede kusursuz olsa dahi sözleşmenin diğer tarafından talep edilmesi mümkündür. Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır....

              Hüküm açıklanan sebeple davacı ve karşı davalı ... yararına bozulmalıdır. 3-Borçlar Kanununun 108.maddesine göre akitten rücu eden alacaklı vaad olunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir. Şayet sözleşme alacaklı tarafından haklı olarak fesih edilmişse alacaklı Borçlar Kanununun 108.maddesine dayanarak menfi zararlarını isteyebilir. Menfi zarar alacaklının sözleşmenin ifası uğruna yaptığı bütün harcamalar, kısaca cebinden çıkan paradır. Davada karşı davacı vaad borçlusu Ayişe menfi zararlarının tahsilini istediğinden kendisine bu istek kalemi açıklattırılmalı ve delilleri toplanarak talebi hakkında sonucuna uygun bir hüküm verilmelidir. Mahkemece açıklanan bu husus üzerinde durulmaksızın karşı davanın konusu menfi zarar isteminin eksik araştırma ve inceleme ile reddedilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle de davalı ve karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir....

                Davacı vekili ( birleşen davada), davalıdan alınan gübrelerin ayıplı çıktığını, ürünlerin zarar gördüğünü, davalının bütün zararı kabul ettiğini, yanlar arasındaki şarta bağlı sözleşmenin davalının kötüniyetli ve hileli davranışları sonucu geçersiz olduğunu belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve uğranılan zarar toplamı 6.185.000.000 TL' nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili birleşen davanın reddini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu