Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, hazine fazlalığını alma yükümlülüğünün yükleniciye ait olmadığını, bunun yanında hazineye başvurma ve davalar açma yolu ile hazine fazlalığına ilişkin sorunun giderilmesinin amaçlandığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı dava ile ise; sözleşme çerçevesinde harcamalar yaptığını, sözleşmenin feshi halinde de kar kaybının doğacağını ileri sürerek, şimdilik 130.000,00 TL menfi zarar ile 800.000,00 TL olan müspet zarardan şimdilik 100.000,00 TL müspet zararın tazminini istemiş, bakiye müspet zarara ilişkin harç tamamlatılmıştır....

    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; belediyenin yazı cevaplarına göre, taşınmazın 28/01/2013 tarihinde ıslah projesi kapsamından çıkartılmış olduğu, bu tarihten itibaren inşaata başlanması, en azından ruhsat proje işlemine başvurulması, işlem dosyası açılması gerektiği, davalının çektiği ihtar tarihine göre 2013 Ocak-2013 Mart tarihleri itibariyle işe başlanması gerektiği, davacının sözleşmenin gereği yerine getirmek için gerekli ilgi ve çaba gösterilmediği, davalı arsa sahibi şirketin sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, fesih haksız olsa dahi davacının seçimlik hakkı TBK 125. maddesine göre ya menfi zarar ya da müspet zararın istenmesine ilişkin olabileceği ve her ikisini de isteme hakkı olmadığı, her ikisi istenilmiş ise menfi zararın istendiğinin kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      yol ve tesislere gidiş ücretleri, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme yapma fırsatını kaçırması nedeniyle uğranılan zararlar, sözleşmenin yerine getirilememesi nedeniyle uğranılan zararlar, borcun ifa edilmemesinden kaynaklı zarar kalemlerinden oluştuğu, Türk Borçlar Kanunu’ nun 112 ve 125. maddeleriyle Yargıtay kararlarına göre bu zararlardan davalının sorumlu olduğu, iş bu zararların tahsili amacıyla arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu, 2019/5532 başvuru numarası 2019/43125 Arabuluculuk numaralı dosya için davalı taraf görüşmede bulunduğu, anlaşma sağlanamadığı, davalı şirket ile imzalanan sözleşmeye rağmen, sözleşmenin kurulmamasından ve gerçekleşmemesinden kaynaklanan zararın tazmini için iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğu belirtilerek, fazlaya dair haklan saklı kalmak kaydıyla 09/05/2018 tarihinde imzalanan danışmanlık sözleşmesinin kurulmaması ve geçerli olmaması nedeniyle uğranılan müspet ve menfi zararların tazmini için şimdilik 5.000,00 TL’nin...

        suretiyle yapılması gerektiği, menfi zararın ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğu, menfi zararın borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıktığı, burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusu olduğu, menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemlerin örnek olarak verilebileceği...

          Sözleşmenin feshi halinde BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca ancak menfi zararlar istenebilir. Menfi zarar, sözleşme yapılmasaydı uğranılamayacak olan zarar biçiminde tanımlanmaktadır. Davacı sözleşme tarihinde en yakın fiyatla hangi miktara işi yaptırabilecek ise bu fiyat ile fesihten sonraki makul sürede yeniden yaptırma bedeli arasındaki farkı (kaçırılan fırsatı) zarar olarak isteyebilir. Oysa davada ödenenin istirdadı yanında yeniden yapım bedelinin tamamına hükmedilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken iş, az yukarıda değinildiği şekilde davacının menfi zararının bilirkişiden ek rapor alınarak hesaplanıp hüküm altına alınmasından ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

            Bu durumda akdin feshinden dolayı ancak sözleşmede yer alan cezai şart ile menfi zararını talep edebilir. Kar mahrumiyeti talebi ise menfi zarar olmayıp müsbet zararlardandır. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3- Davacının temyizine gelince; davacı ...Ş. davalı ... hakkındaki icra takibinde adı geçenin talep konusu alacağın 500.000.000 TL.’sinden sorumlu olduğunu belirtmiş ve davasını da bu şekilde açmıştır. Bu durumda ... hakkında reddedilen dava yönünden 500.000.000.TL. üzerinden yürürlükteki Av. Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

              İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....

              Mahkemece toplanan delillere göre; taraflar arasında akdedilen 26/09/2012 tarihli mal alım satım sözleşmesinin 5 ay süreli olduğu ve bu süre zarfında davalının tedarikini üstlendiği makineyi sürenin bitimi olan 26/02/2013 tarihine kadar temin edemediği, bunun üzerine davacı tarafça sözleşmenin 01/03/2013 tarihinde feshedildiği, dolayısıyla sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalının davacıdan almış olduğu 69.800,00 TL'yi iade etmesi gerektiği, davacının menfi zarar talebinin ise haklı görülmediği, zira davacının ...'...

                -TL menfi zarar=398.821,60.-TL) karar verilmiş olup hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir. İş sahibi tarafından sözleşmenin haklı olarak feshi halinde sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerinden olan 125. maddesi gereğince olumsuz (menfi) zararını talep edebilir. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlanabilecek olumsuz zarar kavramına; sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan masraflar ile daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmış olmasından doğan zararlar girer. Dolayısıyla davacının eldeki davada iki ihale bedeli arasındaki farktan kaynaklanan zararlarını talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Yargıtay 15....

                - KARAR - Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri arsa sahipleri ile davalı arasında 03.10.2011 arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre teslim tarihinin 30.05.2014 olmasına rağmen bu tarihe 5 ay kala yapılan tespitte inşaatın halen kaba inşaat seviyesinde olduğu, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, müvekkillerinin zarara uğradığını ve davalının sözleşmeye göre cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshinin tespiti ile 50.000,00 TL kira tazminatı, 1.000,00 TL menfi zarar ve 500.000,00 TL cezai şartın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı şirket yetkilisi, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan ayrık hüküm uyarınca sözleşme konusu taşınmazın davacı şirketin hissesine düşen %65'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu