WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HD 12.06.2017 gün ve 2017/121 Esas 2017/2508 Karar sayılı kararı) Davacı yüklenici, menfi zarar kapsamında yapıp da ödenmeyen iş bedeli, noter masrafı, damga vergisi, teminat mektubu için yapılan masraf, faiz ve komisyonları, sözleşmenin imzası için gerekli sigorta poliçesi masrafı, karar pulu bedeli ve Kamu İhale Kurumu payını isteyebilir. (15. HD 16.09.2020 gün ve 2020/1557 Esas 2020/2455 Karar sayılı kararı) Bu durumda mahkemece davacının menfi zarar kapsamında olan damga vergisi ve karar pulu bedelinin isteyebileceği gözetilerek istenilen kalemlere ilişkin sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına tekabül eden miktar belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; 1....

    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yüklenicinin imara ve projeye aykırı bina inşa ettiği, yargılama süresince projeye ve imara aykırılıkları giderir tadilat projesi hazırlatarak belediyeden tasdik ettirip binayı imara ve projeye uygun hale getirmediği, ayrıca tadilat projesi ile imara uygun hale getirilmesinin mümkün olmadığı ve belediye tarafından yıkım kararı verildiği, davalının sözleşme uyarınca üstlendiği edimini yerine getirmediği, tapu iptali ve tescil davalarının tapuda malik görünen kişi ya da kişiler aleyhine açılması gerektiği, davalı yüklenici adına kayıtla bağımsız bölüm bulunmadığı, davacının menfi zararını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin geriye etkili feshine, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, fazlaya ilişkin isteklerin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

      Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yapımından itibaren 4 yılı aşkın süre geçtiği, komşu parsellerle ilgili problemlerin halledilememesi nedeniyle inşaat ruhsatının alınamadığı, inşaata halen başlanılamadığı, bu arada davalı şirketin iflasına karar verildiği, sözleşmenin davalı tarafından ifa edilme imkanının ortadan tamamen kalktığı, davacının sözleşmeyi fesih talebinin haklı olduğu, ancak davacının diğer taleplerinin müspet zarar niteliğinde olup, sözleşmenin feshi halinde sadece menfi zararların talep edilebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

        Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun 29.09.2010 tarih ve 2010/14- 386- 427 Esas ve Karar sayılı ilamında da tanımlandığı üzere; müspet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hükümsüzlüğü dolayısıyla ortaya çıkar. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın istenmesi mümkün değildir....

        Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi hâlinde söz konusu olur; sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcunun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu göz ardı edilmemelidir. 21. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....

          Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir (m.125/3). Sözleşmeden dönme hâlinde alacaklının sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zarar menfi zarardır. Menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından yahut geçersiz olmasından doğan zarardır ve bu bağlamda sözleşmenin kurulduğuna veya geçerli olarak kurulmuş bulunduğuna duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan bir zarar söz konusudur. Alacaklının malvarlığının hâlihazır durumu ile sözleşme yapılmamış olsaydı arz edeceği durum arasındaki fark, menfi zararı meydana getirir. Menfi zarar da tıpkı müspet zarar gibi fiili zarar ve yoksun kalınan kâr yani kaçırılan fırsattan oluşur....

            Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir (m.125/3). Sözleşmeden dönme hâlinde alacaklının sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zarar menfi zarardır. Menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından yahut geçersiz olmasından doğan zarardır ve bu bağlamda sözleşmenin kurulduğuna veya geçerli olarak kurulmuş bulunduğuna duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan bir zarar söz konusudur. Alacaklının malvarlığının hâlihazır durumu ile sözleşme yapılmamış olsaydı arz edeceği durum arasındaki fark, menfi zararı meydana getirir. Menfi zarar da tıpkı müspet zarar gibi fiili zarar ve yoksun kalınan kâr yani kaçırılan fırsattan oluşur....

              Oysa arsa sahiplerince yüklenici önce 12.12.2007 ve 10.01.2008 tarihinde vekaletten azledilmiş, peşinden de mevcut dava açılmıştır. Bu hali ile arsa sahipleri sözleşmenin sona ermesine neden olmuşlarsa da, aynı şekilde yüklenicinin de bu konuda; inşaata yapı ruhsatı almaksızın kaçak şekilde başlaması, bu sebeple belediyece tutanak tutulup yasal işlem yapılmasına sebep olması karşısında kusurlu olduğu, böylece tarafların müşterek kusuruyla sözleşmenin sona ermesine neden oldukları, aralarındaki güven ilişkisinin sarsıldığı ve sözleşmenin devamının taraflardan beklenemeyeceği görülmüştür. Bilindiği üzere, sözleşmenin sona ermesi (dönme) halinde sözleşmede aksine bir hüküm bulunmaması halinde olumlu zararın istenmesi mümkün değildir. Bu durumda ancak menfi zarar istenebilir ise de, bunu talep eden tarafın fesihte kusursuz olması gerekir....

                Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, 6098 Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. ...12/10/2017 Tarih ve ......

                  Hükmü davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamında yol gösterildiği üzere zirai ürün kira sözleşmesinin feshine karar verilmesinde bir yanılgı bulunmadığına göre davalının bu isteme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalının Yargıtay bozmasından sonra açtığı ve eldeki dava ile birleştirilen kar kaybı zararının tahsiline dair temyiz itirazlarına gelince; Zarar bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmedir. Buna maddi zarar da denilir. Zarar çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. Bunlardan biri de menfi-müspet zarar ayrımıdır. Müspet zarar o sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın girememesinden kaynaklanan zarardır. Bu niteliği gereği müspet (olumlu) zarar daima ileriye dönük olup bir beklenti kaybıdır. Doktrinde, müspet zarar; alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder....

                    UYAP Entegrasyonu