Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sürekli bir borç ilişkisi doğuran ve her iki tarafa borç yükleyen sözleşme olup, davacının aynı anda hem menfi hem de müspet zararını isteyemeyeceği, davacının talebinin müspet zararın tazmini olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu itibarla menfi zararın tazmini istemi açısından gereken koşulların oluşmadığı, davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiği, davacının sözleşmenin haklı sebeple sona erdiği 15.02.2008 tarihine kadar geçen sürece ilişkin olarak kâr mahrumiyetini talep edebileceği gerekçeleriyle davacının kanıtlanamayan menfi zarar talebinin reddine; davacının kâr mahrumiyeti talebinin kabulü ile 10.000 TL alacağın dava tarihinden,12.873,96 TL alacağın ıslah tarihi olan 21.02.2011 tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

    Müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Menfi zarar; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Mahkemece, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği kabul edilerek davacının yeni bir distribütörlük ilişkisi kurabileceği 2 aylık süreye isabet eden net kazanca hükmedilmiş, yatırım harcamalara ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm sadece davacı vekili tarafından istinaf edildiğinden istinaf incelemesi davacının gösterdiği istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu 04/07/2013 - 03/07/2018 dönemini kapsadığı, ancak sözleşmenin 07/07/2014 tarihinde davalı tarafından feshedilerek son verildiği anlaşılmaktadır....

      Sözleşmenin yapılmasına ilişkin noter masrafları, belediye ve vergi dairesine yapılan ödemeler, imar başvurusuna esas harcamalar ile yeni taşeron avanslarını menfi zarar kapsamında talep etmiş, ayrıca sözleşmenin ifa edilmemesi haksız fesih nedeniyle kâr kaybını dava konusu etmiştir. Geçersiz sözleşmenin ifası talep edilemeyeceği gibi, sözleşmenin yapılması nedeniyle uğranılan menfi zarar ve ve müsbet zarar kapsamında kalan kâr kaybı da istenemez. Bu nedenlerle belirtilen alacak kalemlerine ilişkin davaların reddi gerekir. Menfi zarar kapsamında dava konusu yapılan 200.156,12 TL'nın davalı defterinde kayıtlı olduğu belirtilmekle birlikte bu alacağı oluşturan ödemelerin dava dışı ... tarafından yapıldığı dava dilekçesi ve açıklama dilekçesindeki beyanlarla sabittir. Alacağın davacı Şirkete temlik edildiği öne sürülmediği gibi bunu gösterir belgede sunulmamıştır. Bu alacak kalemlerine ilişkin talebin de reddi gerekir....

        Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

        Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

        Menfi zarar kavramına şunların gireceği kabul edilmektedir (... , age., s. 427-428): Sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler: Harçlar, posta giderleri, noter ücreti gibi; Sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar; Sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar: gönderilen şeyin yolda kaybolması gibi; sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar; hükümsüz sayılan sözleşmeyle satın alınan şey, örneğin o zaman başkasından 100 liraya alınabilirken şimdi 120 liraya alınabilmesi; başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar; dava masrafları vb gibidir....

          Mahkemece asıl davanın ıslahla arttırılan miktar da dikkate alınarak 34.218,42 TL menfi zarar alacağının davalıdan tahsiline, birleşen davada teminat senetlerinin iptâl ve iadesine ilişkin davanın açılmamış sayılmasına, menfi tespit isteminin kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Menfi tespit, takibin iptali ve manevi tazminat istemine ilişkin olarak açılan davada ... 5. Asliye Hukuk ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, menfi tespit, takibin iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. ... 5....

              feshinin haksız olduğunun tespitine, davacının müspet ve menfi zarar talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

                Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır....

                UYAP Entegrasyonu