Yukarıda açıklanan aşamalara uygun olarak yapılacak araştırma sonucunda davacı ve davalılar arasındaki asıl sözleşmenin ve ek sözleşmenin ya da sadece asıl sözleşmenin tüm paydaşlar ve davalılar yönünden geçerli olduğunun belirlenmesi durumunda; Davalı tarafça imar durumundaki değişiklik sebebiyle sözleşmenin ifasının kendi kusuru olmaksızın imkânsız hale geldiği savunulmuş olup, dava dilekçesinde davalı yüklenicinin inşaata zamanında başlasa idi inşaatı yapabileceği, sözleşme tarihinde hukuki herhangi bir engel olmadığı belirtilerek sözleşmenin sonradan imkânsız hale geldiği kabul edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 117/1. (6098 sayılı TBK 136/1.) maddesinde borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borcun sona ereceği düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 96-108. maddelerinde borçların ödenmemesinin sonuçları düzenlenmiştir....
Menfi zarara da, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edimin kabul edilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla ve başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zararlar ve dava masraflarının gireceği kabul edilmektedir ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2016 gün 2016/4313 Esas, 2016/4946 Karar, 27.02.2009 gün 2008/1658 Esas, 2009/1058 Karar sayılı ilamları). Sözleşmenin ifası için yapılması gereken masraflar kural olarak talep edilemez. Çünkü yapılacak işte kâr edilebilmesi için bu masrafların yapılması zorunludur ve yapılan iş bedeline dahildir....
Taşınmazda davacıların paydaşlık durumu kalmadığından sözleşmenin aynen ifa talepleri konusuz kalmıştır. Bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur. Davacılar zararlarının tazmini için idari yargıda dava açmışlardır. Eldeki davada, davacılar kira kaybı tazminatı da istemişlerdir. Sözleşmenin aynen ifası konusuz kaldığından, davacıların sözleşmenin gecikmesinden dolayı kira tazminatı istemlerinin de dayanağının kalmadığı gözetilerek, bu taleplerinin de reddine dair karar verildiği görülmüştür....
, sözleşmede 1 yıllık hizmet bedelinin toplam 42.000 $ + KDV olarak belirlendiğini, sözleşmenin 12.maddesi ile davacının, davalıya anılan sözleşme kapsamındaki hizmetlerin ifası amacı ile personel tayin ettiği durumlarda davalının ilgili personele, davacının bilgisi dışında herhangi bir iş yaptırmayacağı ve anılan sözleşme süresi boyunca, sözleşmenin bitimini veya sözleşmenin herhangi bir nedenle feshini takip eden 1 yıl boyunca ilgili personeli kendi bünyesinde ve de herhangi bir grup şirketi bünyesinde istihdam etmeyeceğini, bu hükme aykırılık durumunda davalının, davacıya sözleşmenin fesih tarihi itibari ile hesaplanacak 1 yıllık hizmet bedelini nakden ve derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme'nin 12. maddesi kapsamında davalı şirkette görevlendirilen ve davalı şirket bünyesinde çalışmaya başlayan ... isimli çalışanın 29.06.2012 tarihine kadar davacı şirket bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, ancak 29.06.2012 tarihinde davacı şirket ile ilişiği kesilen ... isimli çalışanın...
nin Sözleşme'yi yerine getirilmemiş olmasında, edimini zamanında yerine getirmeyerek sözleşmede belirlenen 320.381,80 TL tutarındaki çek'i 3 gün sonra teslim ederek davalının dolar kur artışına maruz kalmasına ve sözleşmenin feshine neden olan davacı ... Şti.'nin de iki sözleşmenin tarihlerindeki kur artışlarına göre ; %4,9, %15,9 =% 30,12 oranında kusurlu olduğunun düşünüldüğü, takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, Türk parasının değerinin düşmesinde öngörülemezlik unsurunun oluşmadığı gerekçesi ile sözleşmenin uyarlanması şartlarının oluşmadığı kanaati ile, sözleşmenin ifası hususunda davacının davalıyı ...Yevmiye no.lu İhtarnamesi ile temerrüde düşürdüğü kanaati bildirilmiştir. Bilirkişi ek raporları taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri bilirkişi raporuna karış beyan ve itirazlarını ayrı ayrı sunmuşlardır. Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır....
Şti.ne satıldığını, yapılan satışların sözleşmenin ifa imkanını ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek sözleşmenin ayakta tutulması suretiyle ifası ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şerhinin tapuya tescilini ve dava konusu bononun iptali ile borçlu olmadığının tesbitini yahut sözleşmenin keyfi olarak davalı taraf kusuru ile feshi kabul edilirse şimdilik 250.000 TL. tazminatın reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillleri ... ve ... Ltd. Şti. aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, senedin bono vasfı taşımadığını, sözleşme konusu taşınmazın arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığını, inşaat yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalılar ... ve ... Ltd. Şti. yönünden husumet sebebiyle diğer davalı ... açısından esastan davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine 15....
Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı, taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir ise de; davacının talebi, ödenen paranın denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaşacağı alım gücünün değerinin ödetilmesine yöneliktir. İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/700 esas sayılı ilamı ile zemin, ecrimisil vs. bedelinin bu davanın davacılarına ödenmesi şartıyla kararın kesinleşmesini müteakip taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiğinden sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiştir....
Gerçekten Türk Medeni Kanununu 676 ve 10.12.1952 tarih 1950/2-1952/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mirasa dahil gayrimenkullerin taksimi hakkında mirasçılar arasında yapılacak sözleşmenin geçerliliği için yalnızca yazılı olması yeterlidir. Bu aktin ayrıca tapu memuru huzurunda resmi senede bağlanması gerekmez. Dolayısıyla dayanılan ve tüm mirasçıların katıldığı anlaşılan 1.3.1996 tarihli paylaşım sözleşmesi geçerlidir. Ancak, Medeni Hukukun düzenleyici hükümlerine göre yapılan bu sözleşmenin Borçlar Hukuku alanında ifa kabiliyeti olması gerekir. Zira Borçlar Kanununun 117 maddesi hükmüne göre borcun ifası, borçluya isnat olunamayan haller münasebetiyle mümkün olmazsa o borç ortadan kalkar. 1.3.1996 tarihli sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti için de Türk Medeni Kanununun 676.maddesi hükmü dışındaki diğer hükümlere bakmak gerekmektedir....
Asıl davada, sözleşmenin aynen ifası istenmiş, sözleşme konusu parselin (115 nolu) diğer davalılara devri nedeniyle dava yeni maliklere yöneltilmiş, birleşen davada yine 115 nolu parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi istenmiştir. Davalı arsa sahibi şirket, tapunun cebri ihale sonucu diğer davalılara devredildiğini, sözleşmenin konusu kalmadığından davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ihale sonucu taşınmazı satın aldıklarından iyiniyetli olduklarını bildirmiş, mahkemenin asıl ve birleşen davanın kabulüne dair karar dahili davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalılardan Avrupa ve ... A.Ş. arasında imzalanan 27.10.2000 tarihli biçimine uygun sözleşmede, davacıya ait (116) nolu parsel ile arsa sahibine ait (115) nolu parsel üzerine inşaatın yapılması, %27'si arsa sahibine, %73'ü yükleniciye ait olmak üzere paylaştırılması kararlaştırılmıştır....
numunelerin fen ve teknik şartlara uygun olduğunun DSİ tarafından tespit edilmiş olduğunu, ... ve gerekse de Enerji Bakanlığı tarafından yapılan kabul işlemlerinde ve sonrasında hazırlanan ve altında davacı şirket yetkililerininde imzası bulunan tutanaklarda ... projesinin teknik şartlara uygun olarak yapıldığı belirlenmiş olduğunu, tüm bunlara rağmen davacının ağır kusurdan bahsetmesini anlayamadıklarını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7.1.maddesinde garanti döenmi geçici kabulün yapılmasından itibaren 1 (bir) yıl olarak belirlenmiş olduğunu, yine aynı sözleşmenin 7.4....