yani ruhsat hakkının müvekkili davacıya verilmesi mahkemece aksi kanaate ulaşılması durumunda ise, ödenen bedelin avans faizi ile birlikte kendilerine iadesine istemiş, mahkeme ise sözleşmenin ifası yönündeki asli taleple ilgili gerekli tahkikat yapılın icap eden karar verilmediği, asli talebin reddine dair bir hüküm kurulmadan bedelin ödenmesine ilişkin davacı feri talebi hakkında karar verildiği görülmektedir....
Öncelikle, seçimlik ceza veya aktin ifası ancak sözleşmeye dayanılarak talep edilebileceğinden, bu cezanın istenebilmesi için sözleşmenin ayakta olması yani feshedilmemesi gerekir. Çünkü, fesh edilen sözleşmeye dayanılarak ceza istenemez. Hukukumuzda cezai şarta ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Az yukarıda yazılan taraflar arasındaki 07.05.2003 tarihli sözleşmenin 9.maddesi davalıya iki borç birden yüklemektedir. Bunlardan ilki 47 numaralı bağımsız bölüm tapusunun davacıya aktarılması, ikincisi ise taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhinin iki aylık süre içerisinde davalı tarafından kaldırılması borçlarıdır. Gerçekten, sözleşmeye dayanarak davalı 47 numaralı bağımsız bölüm tapusunu 07.05.2003 tarihinde davacıya aktarmıştır. Eldeki davada ipoteğin terkini de istenilmekle davacı aktin icrasını (ifasını) talep ettiğinden ve aksine sözleşme hükmü olmadığından, seçimlik cezaya ilişkin dava bölümünün reddi de açıklanan nedenlerle doğrudur....
Şirketi arasında düzenlenen 28.02.2017 tarihli protokolde sözleşmede belirlenen sürelerin geçirildiği, ek süreler verildiği, protokol tarihi itibariyle iş ortaklığının muaccel cezai şart borcu bulunduğu, sözleşmede tarafların karşılıklı anlaşmasıyla her zaman fesih olunabileceğinin hükme bağlandığı, sözleşme tarihinden itibaren 3 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen iş ortaklığının onaylı proje ve ruhsatları ibraz ve teslim edemediği, inşaata başlayamadığı, sözleşmenin devamında tarafların yararının kalmadığı da belirtilerek sözleşmenin karşılıklı olarak sona erdirilmesi hususunda anlaşıldığı, yine davalı Kooperatif ile iş ortaklarından ... Şirketi arasında düzenlenen 17.05.2017 tarihli fesihnameyle kat karşılığı inşaat sözleşmesinin anlaşmayla karşılıklı olarak feshedildiği belirlidir....
- K A R A R - Davacı vekili, davacı yüklenici ile taşınmazın çoğunluk hissesine sahip davalı arsa sahibi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmenin ifası amacıyla davalı yanca davacıya taşınmazın kalan hisselerinin elde edilmesi bakımından diğer paydaşlar aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açılması ve yapılacak ihale neticesinde payların satın alınması yönünde vekaletname verildiğini, ancak davalının 27.11.2013 tarihinde haksız ve dayanaksız olarak sözleşmeyi feshettiğini ve davalıyı vekaletten azlettiğini ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olduğunun tespiti ile muarazanın önlenmesini talep ve dava etmiş, bilahare talebini sözleşmenin haklı nedenle feshi ve 10. madde uyarınca fesih tazminatının tahsili olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, öncelikle süresinde yapılmayan ıslah talebi yönünden HMK’nun 177/1 ve 180.maddeleri uyarınca ıslah talebinin...
Davacının iddiası ve davalı tarafından keşide edilen ihtarnameler ile delil tespit dosyalarına göre inşaatın tamamlanmadığı ve sözleşmenin inşaatın yapım aşamasında feshedildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık yapım-eser sözleşmesinin ifası sırasında ortaya çıktığından ihtilâfın eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Bu durumda mahkemece davacının tacir ve işin ticari işletmesi ile ilgili ticari iş olması sebebiyle ve 6100 Sayılı HMK'nın .... maddesi gereğince değer ve miktara bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarda asliye mahkemeleri görevli olduğundan işin esası incelenip deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken sözleşmenin kira sözleşmesi düşüncesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir....
KARAR Davacı vasi, eşinin akıl sağlığının yerinde olmadığını, Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile vesayet altına alındığını, eşinin davalı bankadan bireysel tüketici kredisi çektiğini ancak tam ehliyetsiz olması nedeniyle imzalanan sözleşmenin mutlak butlanla malul olduğunu belirterek, sözleşmenin iptaline, kısıtlının maaşından yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı banka, kredi sözleşmelerini imzalayana ve parayı alana kadar normal biri gibi davranan kısıtlının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu savunmasıyla, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava bireysel tüketici kredisi sözleşmesinin iptali talebine ilişkindir....
nin 20.06.2011 tarihinde vefatı sonrası, ihtara rağmen mirasçıları tarafından müvekkili şirkete yeni vekaletnamenin verilmeyip yer tesliminin de gerçekleştirilmediğini dolayısıyla davalıların akde aykırı davranmak suretiyle kusurlu olduklarını ileri sürerek taraflar arasındaki sözleşmenin aynen ifası sureti ile davalılarca yapı içerisindeki kiracıların tahliyesi ile vekaletname içeriğine uygun yetkinin verilmesi ile müvekkilinin gecikme tazminatına sebep olacak haller ile yoksun kaldığı kazanç kaybı açısından şimdilik 3.600 TL'nin faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı mirasçı ...'...
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, sigortalıya ait emtiasının davalı tarafından işletilen antrepoda bulunduğu sırada meydana gelen sel baskını nedeniyle hasarlandığı iddiasına dayalı rücuan tazminat istemine ilişkin olup, Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi hükmü uyarınca karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. Buna göre; "Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur" yasa maddesine göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur. ( BK, m. 20 ). Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır....
Sözlemenin iki ve üçüncü maddelerinde tanımlanan işin bedelinin 1.500.00 TL olduğu, bedelin 120.000 TL'sinin sözleşmenin imzalanması anında ödendiği, kalan kısmın davalı hesabına blokeli olarak yatırılacağı, imar durumunun çıkması ve inşaat ruhsatı alımı ile birlikte bir hafta içinde blokenin çözüleceği sözleşmenin beşinci maddesinde belirlenmiştir. Sözleşmenin altıncı maddesinde, imar ve inşaat ruhsatı alım masraflarının davacıya ait olmakla birlikte sair masrafların aracıya ait olduğu, sözleşme konusu emidim ifası için gerekli her türlü işin aracı tarafından yerine getirileceği, davacıya işin ifası için iş bu sözleşme ile kararlaştırılmayan hiç bir ek yükümlülük getirilmeyeceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin yedinci maddesine göre, 2 ay içerisinde işlerin tamamlanaması halinde sözleşmenin fesh edileceği ve ödenen 120.000,00 TL' nin bir hafta içinde iade edileceği anlaşılmıştır....
İlk Derece Mahkemesince: Davanın, sözleşmenin feshinin geçersiz olduğunun tespiti, aynen ifası, aynen ifasının mümkün olmaması halinde kar mahrumiyeti tazminatı istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında, Ankara 5. Noterliğinin 28/03/2017 tarihli ve 13096 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı, iş bu sözleşmenin feshi için davalı kooperatifin Ankara 57....