Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın kendisine güvendiği için tapudan adına devir yaptığı otelle bir ilgisinin olmadığı, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı, oteli alanları tanımadığı" belirtildiğinden bir başka ifade ile davacının ilk malik ... ile muvazaalı işlemde bulunduğu sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı ne şekilde munzam zarar oluştuğunu ispatlayamadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı ... Ltd. Şti. ile İraj Tavakoli yararına takdir edilen 990,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Ltd....

    Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş olduğu takdirde, alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikme sebebiyle zarar ve ziyan istemek hakkını haizdir. Bir de akdin icrasından ve gecikme sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vazgeçtiğini derhal beyan ederek, borcun ifa edilmemesinden doğan zarar ve ziyanını talep veya akdi feshedebilir. Bu hükme göre, sözleşmenin feshi için, münasip bir süre verilmesi ve sürenin sonunda akdin derhal feshedilmesi gerekir. Somut olayda, davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici arasındaki 08.01.2010 tarihli düzenleme şeklindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yapı ruhsatı alınması için herhangi bir vade kararlaştırılmamış olup, inşaatın temel üstü vizesi alındığı tarihten itibaren 34 ay içinde bitirileceği belirtilmiştir. Bunun dışında inşaatın tasdikli projeye, imar durumuna ve sözleşmede yazılı şartlara uygun olarak yapılacağı kararlaştırılmıştır....

      BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, öncelikle ilk derece mahkemesinin tespitlerinin hatalı olduğunu, davanın sözleşmenin hiç ifa edilmemesinden kaynaklandığını, ortadan herhangi bir husumetli şirket bulunmadığını, T3 tacir olduğuna dair 14.10.2016 tarihli 9176 nolu ve 04/07/2018 tarihli 9613 sayılı kaydı dilekçeleri ekte sunduklarını, davalı T3 gerçek kişi tacir sıfatıyla ticaret siciline tescilli olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır . Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir....

      Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 126. maddesi uyarınca ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir....

        edilmemesinden doğan tüm zararların giderilmesini ve tazminini talep ettiğini beyan ederek, Davalı ile yapılmış üç adet sipariş ve satım sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklanan (doğmuş olan) müvekkili zararlarının giderilmesine, bu zarardan oluşan 184.942,68 Euro tutarındaki alacağın 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi hükmüne göre işleyecek faizleri ile birlikte davalı taraftan tahsiline, sözleşmenin ifasını gerçekleştirmek amacıyla yapılan masrafları ile fatura bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faizlerinden oluşan toplam 35.085,69 TL (toplam : 3.463.497,60 TL) müvekkili zararlarının tazmini ile bu zararların da yine TCMB avans faiz oranı üzerinde işleyecek faizleri ile birlikte davalı taraftan tahsiline, her türlü harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta sunmuş olduğu 28/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” başlığı altında 1 numarada yer alan 184.942,68 Euro...

          Noterliği'nin 21.04.2006 tarih ve 21633 yevmiye sayılı Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından yapı ruhsatı alınması için yapılan girişimlerin ilgili belediye tarafından ruhsat işlemlerinin durdurulması sebebiyle sonuçsuz kaldığını ve 2010 yılı Nisan ayına kadar bu durumun devam ettiğini, ruhsat işlemlerinin yeniden başlamasından sonra yapılan başvuruların ise yol durumu ve yeni imar planı değişiklikleri nedeniyle sonuçsuz kaldığını, ortaya çıkan mücbir sebepler ile inşaata başlanamadığını, yaşanan bu süreç nedeniyle davalı tarafından gönderilen fesih ihbarına da itiraz edildiğini ileri sürerek, sözleşmenin davalı tarafından ifasını, sözleşmeye uyulmadığı takdirde müvekkilinin işbu inşaat için harcadığı 2.973,00 TL maddi tazminatın, sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı şimdilik 5.000,00 TL kazanç kaybının, 5.000,00 TL kaçırılan fırsat kaybından kaynaklanan tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte...

            Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirilmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK.m.158/II.), seçimlik ceza (BK.m.158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir..." şeklindeki gerekçesiyle HMK 353/1- a.6 maddesi uyarınca kaldırılmıştır....

            - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin alacağının sözleşmeden kaynaklandığını, yetkili mahkemenin sözleşmenin ifa yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü tamamen yerine getirdiğini, ancak davalının borcunu ödemediğini, davalının hakkında başlatılan takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, borçlunun itirazının iptalini, % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, geçerli bir icra takibi bulunmadığını, davanın yetkisiz bir mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Söğüt Mahkemeleri olduğunu, temel borç ilişkisine itiraz edildiğinden sözleşmenin ifa yerinin dikkate alınamayacağını, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, davacının hiçbir edimi yerine getirmediğini, taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını savunarak, davanın reddini, % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir....

              Asıl dava, taşıma sözleşmesinin ihlal edilmesi ve sözleşmeye aykırı olarak işin başkasına yaptırılması nedeniyle kazanç kaybının tespiti ile tahsili, birleşen dava ise, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile, birleşen davanın reddine, asıl davanın ise, kabulüne karar verilmiştir. Ancak, birleşen davada davacı-asıl davada davalı tarafça, davalı taşıyıcının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği, sevkiyatta aksamalar olduğu, taşımayı gerçekleştiren tırların Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne aykırı yük taşıdığı gerekçesiyle trafikten men edildiği, taşıyıcının kusurlu ve sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ileri sürülmüş ve bu kapsamda deliller ibraz edilmiştir....

                Davacının iddiası yapılan iş bedelinin ödenmediği davalının savunması ise makinelerin ayıplı çalışarak kendisinin kar kaybına sebep olup sözleşmenin haksız feshinin de yeni makine nakliye bedeline mal olduğunu öne sürmüştür. Davalı her ne kadar davacının sözleşmede öngörülen süre kadar çalışmadığını öne sürse de davacının talebi ve buna dayanak faturaların çalışılan günler bazında hesaplandığı ve takibin de buna göre başlatıldığı anlaşılmaktadır. Ticari defterlere göre ise davalının davacıya 59.030,95 TL borçlu olduğu görülmektedir. Davalının savunması mahsup talebi üzerine kurulmuştur. Taraflar arasındaki ilişki bir sözleşme ilişkisi olduğundan sözleşmenin gereği gibi ifa edildiğini ispat külfeti davacıya, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden ötürü bir zarara uğradığını ispat külfeti ise davalıya düşmektedir. Yani sırf sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemiş olması karşı tarafa bir tazminat hakkı kazandırmaz; ayrıca bir zarara uğranıldığının da ispatı gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu