WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez....

edilmemesinden doğan tüm zararların giderilmesini ve tazminini talep ettiğini beyan ederek, Davalı ile yapılmış üç adet sipariş ve satım sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklanan (doğmuş olan) müvekkili zararlarının giderilmesine, bu zarardan oluşan 184.942,68 Euro tutarındaki alacağın 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi hükmüne göre işleyecek faizleri ile birlikte davalı taraftan tahsiline, sözleşmenin ifasını gerçekleştirmek amacıyla yapılan masrafları ile fatura bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faizlerinden oluşan toplam 35.085,69 TL (toplam : 3.463.497,60 TL) müvekkili zararlarının tazmini ile bu zararların da yine TCMB avans faiz oranı üzerinde işleyecek faizleri ile birlikte davalı taraftan tahsiline, her türlü harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta sunmuş olduğu 28/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” başlığı altında 1 numarada yer alan 184.942,68 Euro...

    Dolayısı ile davacının; sözleşmenin ifa edildiği 01.11.2014 ile 31.12.2015 tarihleri arasında asgari ücrette aşırı artış olduğu gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanarak fiyat farkı ödenmesi talebi ülkenin ekonomik durumu, sözleşmenin süresi ve niteliği, sözleşme ediminin ifa edilmesi, asgari ücretin önceki yıllardaki artış oranı ile 2015 yılındaki artış oranı arasındaki fark ile yine sözleşmeye göre davacının yararlandığı SGK pirim desteği dikkate alındığında sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan dengenin sonradan şartların değişmesi ile büyük ölçüde davacı aleyhine katlanılamayacak derecede bozulduğunun ve sözleşmenin temelinden çökmüş sayılacağının kabulü hukuken mümkün olmadığından, yani davacı tarafından sözleşme edimi ifa edilip yerine getirildiğinden ve davacının edimi ifa ederken aşırı ifa güçlüğü içinde olduğuna ilişkin dosyada somut hiç bir delil bulunmadığından yine sözleşmede fiyat farkının ödenmeyeceğine ilişkin düzenlemenin bulunması ve sözleşmenin personel alımına...

    ./... olduğu, sözleşmeden kaynaklanan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi yetkili olsa da dosyada bulunan sözleşmenin su aboneliğinden kaynaklanan abonelik sözleşmesi olduğu, sözleşmeden kaynaklanan ifa yükümlülüğünün Türkiye'nin her yerinde gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu, sözleşmenin ifa yerinin sadece İznik ilçesi olmadığı, bu haliyle genel yetki kurallarının geçerli olacağı anlaşılmakla, bütün bunlara göre davalının usul ve yasaya uygun olarak ileriye sürdüğü yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine kararı verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 27.10.2022 tarihli ve 2022/2155 Esas, 2022/318 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir. B. Büyükçekmece 1....

      BK'nın 106. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesine dayanılarak, borçlu direnimi nedeniyle sözleşmeden dönülmesi üzerine taraflar, BK'nın 108/I. maddesi uyarınca ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Ancak, karşısındaki kişiye güvenerek sözleşme akdetmiş olan ve haklı durumda bulunan tarafın, bu sözleşmenin karşı tarafça yerine getirilmemesinden kaynaklanan hayal kırıklığının yanında ayrıca, malvarlığında da eylemli bir azalma meydana gelmektedir. İşte, bu eylemli azalmaya, olumsuz zarar (negative interesse) denilir. Bu zararın tazminine ilişkin yasal dayanak, aynı maddenin ikinci fıkrasında (BK m. 108/II) düzenlenmiştir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır....

        Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı gibi davacı alacağının kat karşılığı inşaat sözleşmesi ya da başka bir sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanmış olmasının da görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi yoktur. Kaldı ki davada incelenmesi gereken husus borçlu tasarrufunun iptali gerekip gerekmediği başka bir anlatımla İİK 277 vd maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Açıklanan şekli ile görevin İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu açıktır. Hal böyle olunca davaya devam edilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar vermek yerine yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi isabetli değildir....

          nın kendisine güvendiği için tapudan adına devir yaptığı otelle bir ilgisinin olmadığı, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı, oteli alanları tanımadığı" belirtildiğinden bir başka ifade ile davacının ilk malik ... ile muvazaalı işlemde bulunduğu sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı ne şekilde munzam zarar oluştuğunu ispatlayamadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı ... Ltd. Şti. ile İraj Tavakoli yararına takdir edilen 990,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Ltd....

            Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirilmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK.m.158/II.), seçimlik ceza (BK.m.158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir..." şeklindeki gerekçesiyle HMK 353/1- a.6 maddesi uyarınca kaldırılmıştır....

            BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, öncelikle ilk derece mahkemesinin tespitlerinin hatalı olduğunu, davanın sözleşmenin hiç ifa edilmemesinden kaynaklandığını, ortadan herhangi bir husumetli şirket bulunmadığını, T3 tacir olduğuna dair 14.10.2016 tarihli 9176 nolu ve 04/07/2018 tarihli 9613 sayılı kaydı dilekçeleri ekte sunduklarını, davalı T3 gerçek kişi tacir sıfatıyla ticaret siciline tescilli olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır . Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir....

            Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş olduğu takdirde, alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikme sebebiyle zarar ve ziyan istemek hakkını haizdir. Bir de akdin icrasından ve gecikme sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vazgeçtiğini derhal beyan ederek, borcun ifa edilmemesinden doğan zarar ve ziyanını talep veya akdi feshedebilir. Bu hükme göre, sözleşmenin feshi için, münasip bir süre verilmesi ve sürenin sonunda akdin derhal feshedilmesi gerekir. Somut olayda, davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici arasındaki 08.01.2010 tarihli düzenleme şeklindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yapı ruhsatı alınması için herhangi bir vade kararlaştırılmamış olup, inşaatın temel üstü vizesi alındığı tarihten itibaren 34 ay içinde bitirileceği belirtilmiştir. Bunun dışında inşaatın tasdikli projeye, imar durumuna ve sözleşmede yazılı şartlara uygun olarak yapılacağı kararlaştırılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu