Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki, bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava, 2009/13821-2010/4200 Komisyon sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödeneceğinden alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için yetkili olan kendi ikametgahında da dava açabilir. Kaldı ki 28.3.2007 tarihli sözleşmenin 7. maddesinde bulunan “Bu anlaşmanın uygulanmasından doğacak her türlü uyuşmazlığın giderilmesinde ... Mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.” Şeklindeki yetki sözleşmesi ile de taraflar yetkili mahkemenin ......
Bu husus gözetilmeden kıdem tazminatı ve sözleşmeden doğan tazminat taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacılar arsa sahibinin halefi olarak dava açma hakkının bulunduğunu ileri sürerek bu davayı açmış ve mahkemece de aynı gerekçeyle dava kısmen kabul edilmiş ise de, davacılar tarafından sözleşmeden doğan hakların arsa sahibince kendilerine BK’nun 162 ve devamı maddeleri uyarınca temlik edildiği ileri sürülmemiş ve yazılı temlik sözleşmesi sunulmamıştır. BK’nun 163. maddesi gereğince alacağın temliki kapsamında sözleşmeden doğan şahsi hakkın temliki, yazılı biçimde yapılmış olmadıkça geçerli olmaz. Aralarında akdi ilişki bulunmadığı ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan dava dışı arsa sahibince sözleşmeden doğan hak ve alacaklar yazılı olarak kendilerine temlik edilmediğinden arsa sahibinden daire satın alan davacılar yükleniciden gecikme tazminatı talep edemezler. (Dairemizin 23.11.2006 gün 7468 E.-6797 K. sayılı ilâmı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.03.2008 gün 2008/15-279 Esas 2008/277 Karar sayılı ilâmı)....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen dava yönünden her türlü danışmanlık sunumunu üstlendiklerini ve gereği gibi yerine getirdiklerini, bu sözleşmeden doğan alacak için ... .... ... Müdürlüğü’nün 2009/14701 sayılı takip dosyası üzerinden iflas yolu ile takibe giriştiklerini, yine taraflar arasında düzenlenen ikinci bir hukuk müşavirliği ve avukatlık hizmet sözleşmesi uyarınca müvekkillerinin ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/120 Esas sayılı dava dosyasının nihai karara ulaşması için gerekli müşavirlik hizmetini vermeyi ve bununla birlikte davalının ... .... ve .... Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmeye devam edilen davalar yönünden her türlü danışmanlık sunumunu üstlendiklerini ve gereği gibi ifa ettiklerini, bu sözleşmeden doğan alacak için ... .... ......
Hükmü, davacı vekili süresinde temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun "Sözleşmeden doğan davalarda yetki" başlıklı 10.maddesi hükmünde; sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği açıklanmıştır. Somut olayda; davacı, davalının elektrik abonesi olduğundan, HMK 10.maddesine göre, sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, davacının aboneliğinin bulunduğu yer olan ..........'dir. Bu durumda, mahkemenin yetkili olduğu kuşkusuzudur. Hal böyle olunca, mahkemece; işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/120 Esas sayılı dava dosyasının nihai karara ulaşması için gerekli müşavirlik hizmetini vermeyi ve bununla birlikte davalının ... 1. ve 3.Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmeye devam edilen davalar yönünden her türlü danışmanlık sunumunu üstlendiklerini ve gereği gibi ifa ettiklerini, bu sözleşmeden doğan alacak için ... 1.İcra Müdürlüğü’nün 2009/15584 sayılı takip dosyası üzerinden iflas yolu ile takibe giriştiklerini ve her iki takibe de davalı yanın itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların akdedilen sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, bazı dosyalarda vekalet dahi sunmadıklarını, davaların bir kısmının henüz sonuçlanmadığını ve davacıların avukatlık ücretine KDV talep etmelerinin de yerinde olmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir....
Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır.Bu durumda, sözleşme ilişkisinin mücbir sebeple sonlandırılıp tasfiyesi sonucu akdî ilişki kusuru olmaksızın sonlandırıldığı ve menfi zarar kapsamındaki alacakların sözleşmeden doğan hakların içinde kalması sebebiyle talep edebileceğinden mahkemece davacının kanıtladığı ve menfi zarar kapsamına giren, alacakları ile ilgili toplanan kanıtlar değerlendirilip, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile menfi zararların sözleşmeden doğan hak kapsamı dışında kaldığı ve davacının menfi zarar talep etme hakkından feragat ettiği kabul edilerek davanın reddi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile ...Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, ilk...
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, sözleşmeden doğan tazminat istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, dava tarihi itibarı ile 6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesi uyarınca kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davaların sulh hukuk mahkemelerinde görüleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava konusu uyuşmazlığın kira sözleşmesinden değil devir sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararlar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Somut olayda davacı vekili; müvekkili ile davalı ... arasında 21/01/2011 tarih ve gayrimenkul devir ve kiralama taahhüt sözleşmesi başlıklı protokol akdedildiğini, bu sözleşmede davalı ...'...
Aş'nin sağlayıcı olarak gösterildiği devre tatil sözleşmesi imzalandığını, Bu sözleşmeden doğan 13.200 Euro borç karşılığı senetlerin de davacı ... tarafından imzalandığını 21.03.2012 vade tarihli 200 Euro bedelli ilk senet bedelinin ödenmesine rağmen senedin kendilerine iade edilmediğini, sözleşmeden caymak istediklerinde taleplerinin olumsuz karşılandığını, cayma talebini içeren 26.03.2012 tarihli ihtarnameye davalılar tarafından cevap verilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ilk senet karşılığı ödenen 200 Euro'nun ödeme gününden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte istirdadına, henüz ödenmemiş olan bir adet 1300 Euro bedelli muaccel olmuş ve henüz muaccel olmamış her biri 325 Euro bedel içeren 37 adet senet toplamı 13.000 Euro bedelli senetlerin sözleşmeden cayılması nedeniyle karşılıksız kalması sebebiyle davacı ...'ın davalılara borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı... İnş. Tur. Tic....
Yani davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmadı ise, borç alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlar da Borçlar Kanununun 89/l. maddesi uygulanmaz. Ne varki HMK'nun 10. maddesi hükmü yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yerinde dava açılamaz, (sebepsiz iktisap gibi) genel yetkili yer olan yani davalının ikametgahında dava açılır.Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek “HUMK'nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin yerine getirileceği yerin Borçlar Kanunu'nun 73. maddesine (6098 sayılı BK 89.md) göre belirleneceği” açıklanmıştır....