Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, davacı ile dava dışı İl Özel İdaresi arasında, kum çakıl ocağı işletilmesine ilişkin 1.8.2005 tarihli sözleşmeden doğan hakkın, maden işletme ruhsatı sahibi olan davacı tarafından davalı şirkete devrine ilişkin 17.4.2006 tarihli sözleşmeden kaynaklandığından, davanın niteliğine göre kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 2.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Belirtilen bu duruma göre sözleşme yapıldıktan sonra tesis edilse bile sözleşmeden kaynaklanmayan sözleşmeden doğan bir hak ve alacağın takibi niteliğini taşımayan, idarenin kamu gücüne dayanarak ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların da idari yargı yerinde görülüp, çözümlenmesi zorunludur....

      Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.11.2022 Tarihli ve 2022/86 Esas, 2022/609 Karar Sayılı Kararı Taraflar arasında taşınmaz devrine ilişkin sözleşme akdedildiği, ancak taşınmazların devri gerçekleşmediği iddiasıyla davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin istendiği, taşınmaz devri sözleşmelerinin kanunen resmi şekilde yapılması gerektiği, resmi şeklin geçerlilik koşulu olduğu, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğu, bu nedenle ifa yeri ve buna bağlı olarak sözleşmeden doğan davalarda yetki kuralının uygulanma olasılığı bulunmadığı, sözleşmeden kaynaklanan davalardaki yetki kuralının uygulanabilmesi için davanın sözleşmeden kaynaklanması gerektiği, aksinin savunulması halinde bile taraflar arasında kurulduğu iddia edilen sözleşmede devredilecek taşınmazların Manisa ili Alaşehir ilçesindeki taşınmazlar olduğu için sözleşmenin ifa yerinin de Alaşehir ilçesi olduğu, davacı zaten satın alan konumunda olmakla ve satış...

        Dosya içinde bulunan 28.03.2007 tarihli kira sözleşmesinin birinci maddesi ile kiralayan tarafından yapılacak işler belirtilmiş, ikinci madde ile, birinci maddede sayılan işler dışında kiralayan tarafından başkaca bir ... yapılmayacağı, dördüncü madde ile de sözleşmeden doğan her türlü damga vergisi ve harçların kiracıya ait olduğu, kiracının geriye dönük herhangi bir hak talep edilemeyeceği hususları taraflarca hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, kiracının sözleşmenin düzenlendiği tarihte taşınmazın iskan ruhsatının olmadığını bilerek kiraladığı, tarafların sözleşmeye bağlılığının esas olduğu, kiracı tarafından iskan ruhsatının alınması için yapılan giderlerin davalı-kiralayandan istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme ile, sözleşmeden doğan harç ve vergiler hüküm altına alınmış olup ferdi iskan izni için gereken harç ve masrafların kime ait olduğu hususunda taraflarca bir kararlaştırılma yapılmamıştır....

          Sözleşmeden doğan bu ilişkide davacının sözleşmeden kaynaklanan talepleri dava yoluyla isteyebileceği ortadadır. Sözleşmeden doğan hakların dava dışı finansal kiralama şirketine temlik edildiğine dair bir belge de sunulmamıştır. Bu durumda davacının sözleşmeye dayanarak açtığı bu davada davanın esasının incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davacının pasif husumet ehliyetinin bulunmaması gerekçesiyle davanın reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Tapuda devrin yapılması sözleşmeden doğan hakların devredildiği anlamına gelmeyeceğinden davacı mirasçılarının sözleşmeye dayanarak sözleşmeden doğan haklarını talep edebileceklerinin kabulü gerekir. Muris ... sözleşmeden doğan haklarını temlik etmemiştir. Sözleşmede tapuya şerh edilmiştir. Diğer yandan eser sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiş olmadıkça sözleşmeden sonra yapılan ve tapuda satış gösterilen işlemlerin satım olarak değil eser sözleşmesinin ifası amacıyla gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Davalı kooperatif sözleşmenin karşılıklı olarak anlaşma yoluyla veya bir mahkeme kararına istinaden feshedildiğine dair bir delil sunmamıştır. Genel Kurul Kararına dayanılarak satın alınıp bedelinin ödendiğini belirtmiştir. Ancak bu konuda da bir belge ibraz etmemiştir....

              Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu düzenlemeler özel yetkiye ilişkindir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı, alınan üzüm bedellerinin ödenmediği iddiasıyla davalıya karşı takip başlatmış, başka bir ifade ile sözleşmeden kaynaklanan para alacağının tahsilini talep etmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 89.maddesinin 1.fıkrasına göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp dava açabilir. Dava konusu olayda alacaklı davacı para alacağının ödetilmesi için ikametgahı olan ... İcra Dairesi'nde takip başlatmış olup ......

                Sözleşmenin tarafı olmayan kişiden talepte bulunulabilmesi için geçerli bir borcun nakli sözleşmesi bulunması, sözleşmenin tarafı olmayan kişinin talepte bulunabilmesi için ise geçerli bir alacağın temliki sözleşmesi bulunması gerekir.Bu açıklamaları Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yönünden değerlendirdiğimizde sözleşmeye konu taşınmaza ilişkin, arsa sahibi tarafından münhasıran tapuda pay devredilmesi sözleşmeden doğan hakların temlik edildiği sonucunu doğurmayacağından arsa sahibinin inşaat sözleşmesinden kaynaklanan hakları ile ilgili olarak dava açma hakkı bulunmaktadır. Pay devralanın dava açabilmesi için, pay devredenin sözleşmeden doğan alacaklarını da temlik etmiş olması gerekir. Bu nedenle arsa sahibinden daire satın alanlar, sözleşmeden doğan hak ve alacaklar yazılı olarak kendilerine temlik edilmediği takdirde yükleniciden gecikme tazminatı isteme hakkına sahip olmadığı gibi eksik ve kusurlu iş bedeli talebinde de bulunabilmesi mümkün değildir....

                  Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Ancak, aranacak ya da aldırılacak borçlarda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89.maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uygulanmaz. Ne var ki, HMK.nun 10. maddesi hükmü, yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden kaynaklanan davalar, sözleşmenin ifa yerinde açılamayıp genel yetkili yer olan davalının ikametgahında açılabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek “HUMK.'nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır....

                    -TL zararın da davalı firmaca karşılanması gerekmekte olduğunu, davalı tarafın işi eksik teslim etmesine karşın müvekkil firmadan sözleşme bedelini talep ettiğini hatta müvekkil hakkında icra takibi başlattığını, ancak davalı tarafın sözleşmeden doğan edimlerini tam olarak ve zamanında yerine getirmediğinin açık ve net olduğunu, davalı tarafın müvekkil firmanın iyi niyetini kullanarak söz konusu mutabakattan sonra anlaşılan bedelin çok üstünde bir miktar üzerinden davaya konu icra takibini başlattığını belirterek davanın kabulü ile 24.02.2017 tarihli sözleşmeden doğan 30 günlük gecikme cezası olan 7.500,00 TL, 26.10.2016 tarihli sözleşmeden doğan 34 günlük gecikme cezası olan 8.500,00 TL gecikme cezasının, işin eksik teslimi nedeniyle başka firmaya yaptırılmasından doğan 3.000,00 TL ’nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu