Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki, bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödeneceğinden alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için yetkili olan kendi ikametgahında da dava açabilir....

    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tarafından sözleşmeden doğan hakların arsa sahibince kendisine BK'nın 162 ve devamı maddeleri uyarınca temlik edildiği ileri sürülmemiş ve yazılı temlik sözleşmesi sunulmamıştır. BK'nın 163. maddesi gereğince alacağın temliki kapsamında sözleşmeden doğan şahsi hakkın temliki, yazılı biçimde yapılmış olmadıkça geçerli olmaz. Aralarında akdî ilişki bulunmadığı ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan dava dışı arsa sahibince sözleşmeden doğan hak ve alacaklar yazılı olarak kendisine temlik edilmediğinden arsa sahibinden daire satın alan davacı, yükleniciden eksik imalâtların giderilmesini talep edemez. Bu durumda mahkemece davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

      Bu husus gözetilmeden kıdem tazminatı ve sözleşmeden doğan tazminat taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        HMK.6.maddesinde; "genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir" HMK.10.maddesinde; "Sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir" düzenlemeleri yeralmaktadır. Somut olayda davacı; davasını genel veya özel yetkili mahkemede açmak konusunda bir seçim hakkına sahiptir. Sözleşmeden doğan bu dava davacının seçimine göre davalının yerleşim yerinde; ya da sözleşmenin yerine getirileceği yerde açılabilir. Mahkemece; davanın açıldığı yerin HMK.10.maddesine uygun olarak davacı tarafından seçildiği; sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde sözleşmeden doğan davanın açılmasının yasaya uygun olduğu gözetilmeksizin davanın yetkisizlik nedeni ile reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi verilen kararda yetkili mahkemenin gösterilmemesi de isabetli bulunmamıştır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir....

          feshi ile birlikte davalının sözleşmeden doğan tüm borçları muaccel hale geldiğini, davacının Finansal Kiralama Sözleşmesi'nden doğan borçları yalnızca kira bedellerine dayanmadığını kira bedellerinin vadesinde ödenmemesi sebebi ile işleyen temerrüt faizleri, gecikmiş masraf, sigorta masrafları vs kalemleri de kapsadığını, davalıya ticari defterlerinde yapılacak inceleme ile davalının davacıya borcunun olduğunu ve borç miktarı ortaya çıkacağını, davalı şirketin ticari defter kayıtları üzerinde yapılacak inceleme sonucunda bu husus açıkça ortaya çıkacağını ekte sunulan cari işlemler bakiye raporu'nda bu durum açıkça görüldüğünü, davacı taraftan alacağını tahsil edemeyen davalının alacağını tahsil etmek amacı ile icra takibi vs her türlü hukuki yola başvurma hakkı bulunduğunu, davacının iddialarının aksine davacıya sözleşmeden doğan toplam borç miktarı bildirilmesine rağmen bir kısım ödeme yaparak kalan miktarları ödeme sözü vermesine rağmen tüm çabaları ve görüşmelerine rağmen ödeme alınamadığını...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi KARAR Dava, eğitim-öğretim giderine ilişkin sözleşmeden doğan alacağın tahsili istemidir. 04.12.2014 gün ve 6572 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğe göre; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı kararı uyarınca “Taraflarının sıfatına bakılmaksızın, okutma, eğitim-öğretim ve yetiştirme giderleri ile ilgili olarak yasadan (657, 1416, 5535, 3466, 926, 5401, 4652, 2330, 2547, 3580 ve 3269 sayılı kanunlar ve benzerleri) veya sözleşmeden doğan her türlü davalar sonucu verilen hüküm ve kararların” temyiz inceleme görevi 01.02.2015 tarihinden itibaren Yargıtay 18. Hukuk Dairesine verilmiştir. ...

              Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlarda anılan hüküm uygulanmaz. Ne var ki, HMK'nun 10. maddesi hükmü, yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yerinde dava açılamaz (sebepsiz iktisap gibi). Bu durumda, ancak genel yetkili yer olan davalının ikametgahında dava açılır. Somut olayda, borçlu, icra müdürlüğüne sunduğu 22.03.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, sadece icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı, genel yetki kuralları gereğince takibin borçlunun ikametgahı icra dairelerinde başlatılması gerektiği itirazında bulunmuş, takip dayanağı borca dair itirazda bulunmamıştır....

                Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da ... yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Davacı, davasını ... veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı, ortaklık sözleşmesi gereğince davalılar tarafından elde edilen ürün bedelinden hissesine düşen gelir miktarının, başka bir ifade ile davalılarla aralarındaki sözleşme ilişkisinden doğan para alacağının tahsilini istemiştir. Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında dava açabilir....

                  Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Ancak, aranacak ya da aldırılacak borçlarda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89.maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uygulanmaz. Ne var ki, HMK.nun 10. maddesi hükmü, yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden kaynaklanan davalar, sözleşmenin ifa yerinde açılamayıp genel yetkili yer olan davalının yerleşim yerinde açılabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek “HUMK.'nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır....

                    SAVUNMA: Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmeden doğan borçlarını davacıya karşı eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacı şirketin mali açıdan zor durumda olduğunu bildirmesi nedeniyle müvekkilinin fazladan da ödeme yaptığını, davacının sözleşmeden doğan ceza koşulu borçları hariç toplam ---- müvekkiline borçlu durumda olduğunu, davacının sözleşmeden doğan borçlarını süresinde ifa etmediğini, sözleşme gereğince davacıya yapılan ödemelerden kesilen nakdi teminatların davacının müvekkiline olan borcuna mahsup edildiğini, müvekkilinin davacıya hakedişlerinden kaynaklı borcu bulunmadığını, teminat mektubunun davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle nakde çevrildiğini,----- çalışmasını müvekkilinin onaylamadığını, davacının mükerrer yaptığı imalat bulunmadığını, davacının imalatlarına zarar verilmediğini, aksine davacının diğer alt işverenlerin imalatlarına verdiği zararın giderildiğini, sözleşme bedelinin götürü bedel olarak kararlaştırıldığını...

                      UYAP Entegrasyonu