Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre bağlı kredi sayılamayacağını, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme / cayma hakkını kullanmadığı ve teslim tarihi geçmeden dava ikame edildiği hususunun yerel mahkeme tarafından gözardı edildiğini, 6502 sayılı TKHK'nin “Sözleşmeden Dönme” başlıklı 45. Maddesi ve Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinin 7....

Maddesine göre bağlı kredi sayılamayacağını, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme / cayma hakkını kullanmadığı ve teslim tarihi geçmeden dava ikame edildiği hususunun yerel mahkeme tarafından gözardı edildiğini, 6502 sayılı TKHK'nin “Sözleşmeden Dönme” başlıklı 45. Maddesi ve Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinin 7....

Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş parasının geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay HGK---Bu halde karşı tarafın dönme-feshin haksız olduğunun tespiti ile sözleşmenin aynen ifasını talep etmesi mümkün değildir (Yargıtay ---. H.D. ---) ---Bölge Adliye Mahkemesi ----- Hukuk Dairesi ---Esas ve --- Karar)....

    Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş parasının geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay HGK---Bu halde karşı tarafın dönme-feshin haksız olduğunun tespiti ile sözleşmenin aynen ifasını talep etmesi mümkün değildir (Yargıtay ---. H.D. ---) ---Bölge Adliye Mahkemesi ----- Hukuk Dairesi ---Esas ve --- Karar)....

      KARAR Davacı, davalı ile arkadaş olduklarını, kendisinin yabancı uyruklu olması nedeniyle işlemlerin uzun süreceğini düşünerek parasını kendisinin ödemesi ve davalı adına tescil edilmesi konusunda anlaşarak araç satın aldığını ve davalı adına tescil edildiğini, ancak davalının daha sonra aracın devrini kendisine vermediği ileri sürerek aracın adına tescilini, olmaz ise araç bedeli olan 28,500 TL’nın faiziyle tahsilini istemiştir. Davalı davacı ile duygusal ilişkisi bulunduğunu, davacıya bu sürede paralar verdiğini davacının kendisinden aldığı paraları iade ettiğini, üzerine de bir miktar kendisinin katarak aracı satın aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

        Davalı yüklenici ...’nün üstlendiği edimin ifası için sözleşme gereği devraldığı taşınmazı dava dışı 3. kişiye satıp devretmesi sebebiyle sözleşmenin ifa olanağının kalmadığı ve davacıların da sözleşme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini talep etmeleri karşısında sözleşmeden dönüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde dönme seçimlik hakkının kullanılmasının doğal sonucu olarak tarafların karşılıklı olarak üstlendikleri ifa yükümlülüklerinden kurtulduğu ve daha önce ifa ettikleri edimlerin iadesini talep edebilecekleri kabul edilmelidir. Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davalı malik Cengiz’in iyi niyetli kabul edilmemesi sebebiyle, ilk malik ve yüklenici ... tarafından belediyeye davacıların halefi olarak ödenen bedelin iadesi şartıyla tapu kaydının iptaline ve davacılar adına tesciline karar verilmesi isabetli ise de yüklenici ...’ye ödenecek bedelin tespitinde hataya düşülmüştür....

          Tescil, idari bir işlem olduğu gibi davacının da dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmamaktadır. Trafik kaydındaki tescilin iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. Bu nedenle mahkemece, araç satış sözleşmesinin iptaline ve mülkiyetin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, davacının talebini de aşar şekilde trafik tescil kaydının iptali ile yeni kayıt ve tescile de karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, ikinci el araç satışından kaynaklı ayıplı mal iddiasına dayanan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebine ilişkindir. İkinci el araç satımlarında, alıcı tarafından bilinseydi aracın daha düşük bedelle alınacağı ya da hiç satın alınmayacağı söylenebilen her durumda ayıp mevcut demektir. Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Fakat yerleşik yüksek yargı kararları gereğince, araçtaki ayıpların alıcıya bildirildiğinin yazılı delil ile ispat yükü satıcıdadır. Aracın internette yer alan satış ilanının da bu yönden ispat niteliği mevcuttur....

            Ne var ki, mahkemece, davacıya bu talebi hakkında değişim hakkını mı, yoksa sözleşmeden dönme hakkını mı kullanacağı hususu açıklattırılmamış ve hükmün 2. fıkrasında aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, 3. fıkrasında ise bu mümkün olmadığı taktirde araç bedelinin davacıya iadesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece, davacının davasını neye hasrettiği açıklattırılıp, seçimlik hakkını ne şekilde kullandığı sorularak, değişim mi yoksa sözleşmeden dönmek mi istediği açıklattırılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." denilmiştir....

            BENZİNLİ marka hususi otomobilde değişik aralıklarda ve değişik ünitelerde ortaya çıkan arızaların kaynağının, (ayıp İddiasının) üretim hatası olarak değerlendirilmesi gerektiği ve niteliği itibari ile gizli ayıp olarak değerlendirileceğinin anlaşıldığı,Davacının aracını sürekli olarak servise götürdüğünün anlaşıldığı bu hali ile davacının araçtan beklenen faydayı sağlayamadığı ve bu hali ile aracı kullanmaya zorlanamayacağı ,araçtaki ayıpların aracın trafik tescil tarihi itibari ile 2 yıllık garanti süresi içerisinde defaatle tekrarlandığının ve servis kayıtları ile davalının ayıptan haberdar olduğunun anlaşıldığı bu hali ile davacının ikame araç talebinin TBK.'nun 231. Maddesi uyarınca yerinde olduğu..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür....

              UYAP Entegrasyonu